14 Nis 2015

SIKINTI KAFANDA HACI

Bu aralar geçmiş güzellemelerine çok denk geldim. Geçmiş şöyle güzeldi böyle iyiydi. Asr-ı saadet (mutluluk çağı) bu söylemin pik noktası. Özellikle günümüz donkişot dindarlarının elektriği keselim güzel günlere geri dönelim (bununla ilgili iki üç yazı yazdım bakınız) minvalindeki yazıları şaka gibi. İşin kahredici yanı ise şaka yapmıyor olmaları. Ne diyeceğini bilemiyor insan.
Geçmiş için nostaljik güzellemeler yapılabilir akşam vakti kahve içerken sevdiklerinle ya da dostalrınla beraber. Bunu hemen hemen hepimiz yaparız. Bence problem olansa koca koca adamların bunu köşelerinde ciddi ciddi makale olarak yazmaları. 

Geçmiş öyle güzel müzel değildi kardeşim az biraz o geçmişi bilirim. Ben çocuktum dünyaya bakışım çocukçaydı lakin yaşanan hayat belleğimde ve bugün geçmişe dönüp baktığımda yetişkin gözüyle ne kadar sıkıntılı olduğunu anlıyorum. Kusura bakmayın ama hayvandan biraz daha iyi yaşıyorduk. Tuvalet ve banyo yoktu. Benim ve kardeşlerimin uyuduğu oda ambarın yanındaydı ve gece oldumu çeşit çeşit böcek ve fareler üstümüzde cirit atıyordu. Çamaşır yıkamak sabahtan akşama kadar süren çok yorucu bir işti zira su kuyulardan alınırdı evlerde şebeke falan yoktu. Banyo yapmak ancak banyo için ayrılan günde olabilirdi. Akşam oldumu karanlığa gömülürdün hele kış ise gaz lambasının loş ışığında yapardın ne yapacaksan genelde tek lamba yakılırdı ikinci lamba zorunlu haller dışında yakılmazdı. Ayna bile yoktu hacım. Tırnak makası da yoktu. Hazır elbise de yoktu. Diş fırçası ve macunu yoktu.Tuvalet kağıdı da yoktu dediğim gibi tuvalet bile yoktu. Tuvalete benzeyen yapılar çok sonra hayvan dışkılarının biriktirildiği (avlu içinde) yerlerin hemen yanına yapılmıştı. Gündüz sote bir yere gider hacetini giderirdin. Yaprak taş artık ne bulursan temizliği onunla yapardın..

Rahmetli babaannem iki üç gecede bir pire ayıklaması yapardı elbiselerimizden. Temizlik çok büyük bir problemdi. İki göz odada yaşanırdı. Ev eşyası diye bir kavram yoktu. Evdeki eşya süpürge, makas , ibrik, yatak yorgan, gaz lambası, iğne iplik ve kap kacaktan ibaretti. Bir de kuyudan su getirmek için kovalarımız vardı.
Yazın toz içindeydi her yer kışın da çamur...Eğer rahmetli anneme bu aklı evvel yazarların yazılarını okusaydım muhtemelen şöyle derdi: Yane yuştı yısağ ay.(türkçesini buraya yazamam)

Yediğimiz dayakları, sağlık sorunlarını, geleneğin bunaltan baskısını daha anlatmadım. Annem o gelenek zamanlarını nefretle anlatırdı son zamanlarında..

Geçmişin tek güzel tarafı yediğimiz doğal gıdalardı ve çok lezzetliydiler....

Nostaljikinizi yesinler sizin ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder