27 May 2011

HEY ÇOCUK


HEY ÇOCUK,SENİ ÜZDÜK !YÜZÜNDEKİ GÜNEŞİ KİRLETTİK KARA ELLERİMİZLE,
BİRBİRİMİZİ SEVEMEDİĞİMİZDEN SEVGİN KARŞILIKSIZ KALDI,

DUYAMADIK SESİNİ !
KULAKLARIMIZDA TANK PALETLERİ,SESİMİZDE UĞULTU VARDI
O YÜZDEN ANLAYAMADIN BİZİ,ÖLDÜRÜRKEN KARDEŞLERİNİ


TUTAMADIK ELİNİ!
ELLERİMİZLE BİRBİRİMİZİN GIRTLAĞINDAYDIK
ÇÜNKÜ
SANA VERECEK KÖTÜLÜKLERİMİZ KALDI TUTABİLECEĞİN

KUCAKLAYAMADIK SENİ!
BEDENLERİMİZ ELMA KURDUYDU,ELMA ÇÜRÜMÜŞTÜ
NEFESİN ISINMANA YETİYOR MUYDU ? SORMADIK !?

HEY ÇOCUK!?
GÜNEŞİ ELLERİNLE TUTACAKSIN,YÜREĞİNDE BÜYÜTECEKSİN BAŞAKLARI,
GÖZ PINARLARINDAN MI BULURSUN YA DA KEVSERDEN Mİ BİLEMEM
GETİRİP DÖKECEKSİN SUYU ,METRUK RUHUNA

AĞLATTIK SENİ!
HIÇKIRIKLARINDAN GÖKLER SARSILDI AMA TOPRAK DÖKTÜK ÜSTÜNE
KARANLIK GÖZLERİMİZİN AK TARAFINA GECE İNMİŞTİ
GECE ÇOK UZUNDU BU MEVSİM

HEY ÇOCUK !
BU MASUM OYUNLARI BIRAK , CESETLER MASUMİYETİNİ YİTİRDİLER
NAMLUNUN UCUNDASIN,KOLLARINDA ÖLÜ ŞARKILAR VAR
DÜNYAYI DEĞİŞTİREMEZSİN ,SENİ KANDIRDIK


6 May 2011

HIDRELLEZ VE DEĞİŞİM

Havalar hala ısınmadıysa da hıdrellez yazın başlangıcıdır ve değişimin sembolü.Tabiatın kendi küllerinden dirilmesidir adeta.

Bu hıdrellez ben de kendi küllerimden dirilmeye karar verdim.

Dünya böyle çünkü sen böylesin(Tanrılar Okulu)

Aslında yazmak değil sesim kısılana kadar çığlık atmak geçiyor içimden,içimdeki eski benliğimi olumsuz düşüncelerimi kusabileceğimi bilsem sabaha kadar kusarım. Alt benliğimin ; kararlarımı almamı sürekli ertelemesinden , yeteneklerimi kullanmama çıkardığı engellerden , duygularımı ifade etmekten bir ceylan kadar ürkek olmamdan , bilmeme kaç yaşıma gelmiş olamama rağmen beni 14 yaşında bırakmasından,en önemlisi kendim olmama engel olmasından yıldım artık.

O'nu dönüştürmeye , bir savaşçı yapmaya , kendi hayatının kahramanı olmasına, cesaretle yaşamasına karar verdim.

Yaptığım salaklıkları bir gün kitaplaştıracağım demişti Şanal bey bir programda, ben salaklıklarımı düşünüyorum da ben bile o salaklıkları nasıl yapmışım aklım almıyor başkaları hiç anlamaz. O kadar yani. Ekmekten put yapıp tapan sonra da karnı acıkınca o putu yiyen bedevi kadar salakça şeyler yaptım. Nİye ??? İşte öyle..

Korku insanın damarlarında gezinen bir durumdur diyor D'anna. Burdaki korku tepkisel yani deniz korkusu köpek korkusu ya da tehlike karşısındaki ölüm korkusu gibi değil hakkaten durumsal bir korku. Harekete geçersem eylemlerimin sonucunda eleştirilebilirim , hata yapabilirim ya da ben eylem gerçekleştiremem hali, işte korkunun deli gömleği aldığı hal. İnsanın kendi kendine elini kolunu bağlaması..

Benim büyüme ve başarı korkum mesela..Büyürsen başarılı olman gerekir o halde küçük kal..
Çünkü sen başarılı olamazsın ..Niye?? Deden,Ninen,Baban,Annen ve etraftaki herkes öyle dediği için..Ben de onlar diyorsa doğrudur demişim öyle kalmışım mesela..

İşte bütün bunları değiştiriyorum bugün ve artık büyüdüm ve kendi hayatımın sorumluluğunu aldım ve ilerlemeye ve hayatımın şiirini yazmaya başlıyorum...

O gün bugündür....




3 May 2011

BAHAR VE IHLAMUR AĞACI

Nihayet bahar geldi şehrimize,iki gündür ısındık bahar güneşiyle..

Ortalık cıvıl cıvıl,rengarenk,ışık ve renk karnavalı her yer..Erikler çoktan çiçeklerini döküp meyveye durdular,onları kiraz ağaçları takip ediyor..Baş döndürücü kokular sinmeye başladı sokaklara..Erguvanlar muhteşem çiçeklerini döktü zarif dallarına..Ve ıhlamurlar yapraklandı yeni yeni ve yaklaşık bir ay sonra etraf huzur veren çiçeklerinin kokusuyla dolacak..

Benim için ıhlamurların yapraklanmasıyla başlar bahar,o taze sürgün vermiş yaprakların yeşiline bakmaya doyamam.Çocukluğumun geçtiği köydeki evimizin hemen karşısında ıhlamur ağacı vardı ve ben o ağacı çok severdim. Tarlamızdaki yaşlı armut ağacı ve bu genç ıhlamur ağacının çocukluğumun anılarında vazgeçilmez bir yerleri vardır. Ha bu ıhlamur ağacının ıhlamurlarını toplamışlığım hiç yoktur zira mezarlığın yanında diye ailem bu işe sıcak bakmazdı. Yaz başı çiçeklerini dökünüp o enfes kokusunu akşamın alacasına saldığında bahçedeki hanımeli kokusuyla adeta yarış edercesine avluyu doldururdu.

Ondan mıdır bilmem bana hep evde olma duygusunu, anne kucağındaki çocuğun huzurunu çağrıştırır. Şöyle alıp başımı gidesim gelir, ıhlamur ağaçlarının uyandırdığı sabahlarda Cumalıkızık'ta bir kahvaltı masasında hayal ederim kendimi. Sıcacık kızarmış ekmeğin üstünde tereyağımı eritirken o nefis kokuyu ciğerlerime çekerim,hmmm ruhumu teslim ederim..

Bir evim olsun bahçesinde kocaman bir ıhlamur ağacı ve dahi mezarım o gölgede,serin ve huşuyla dolu..