24 Oca 2013

ZÜLKARNEYN AYETLERİNİN EN GÜZEL TEFSİRİ

Bu yazı biraz gecikti. Geçen haftalarda Ülke Tv de Sıradışı programında bu konu konuşuldu. Konuklar Mehmet Ali Bulut ve Zülkarneyn hakkında bu güne adar ki en başarılı tefsiri yapan ve bunu kitaplaştıran akademisyen İskender Türe'ydi. Bu kitabı bulup okuyun derim. Ufkunuz açılır ve hayat görüşünüz değişebilir. Müthiş bir çalışma gerçekten ben okuyalı çok seneler oldu. Nasıl oldu da bugüne kadar kimse keşfetmedi diyordum. Çok çok önemi bir kitap. Maalesef doğu bin yıldır uyuyor. Bu ayetleri cüppeli hocanın bir yorumu var ki evlere şenlik. Gitmiş görmüş Lübnan dağlarında devasa bir mağara varmış ye'cüc me'cüc bu mağaralara hapsedilmiş miş. Zülkarneyn mevzusu çok gündeme gelecek ilerde.

SNİJDER GELDİ,YANGIN ÇIKTI,BİRAND ÖLDÜ,ZİHİN FITIK OLDU

Snijder geldi şark usulü tantana ile daha önce gelen niceleri gibi. Hep aynı film hep aynı senaryo..Akıl fikir zikir şükür ya rabbi.. Galatsaray Üniversitesinin binası yandı malum. Sanırım Galatasarayda bazı tarihi gelenekler ateş aldı bina bunun tezahürü oldu. İlginç bir rastlantı. Hayatta rastlantı yoktur bakalım hikmeti neymiş göreceğiz.. 


 Birand'ın ölümüyle ilgili en ilginç detayı Yeni Şafak'ta Osman Özsoy'un makalesinde okudum. Rahmetli, Taraf Gazetesine verdiği 20 soruluk anket cevaplarından nasıl ölmek istersiniz sorusuna ,kalp krizi geçirerek aniden demiş. Yeni Şafak yazarı da bazı sözler eşref saatine denk geliyor yorumunu yapıyor. Gönülden istenen şey gönülden cevap bulur bunu bilen bilir. Nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşar ve nasıl ölmek istiyorsan da öylece ölürsün.Bunu anlamak niye bu kadar zor geliyor?? 

 Dün Habertürk Gazetesinde kenara sıkışmış bir haber vardı. Uzun bir ünvanı olan uzman bir dr. bel fıtığı ve boyun fıtığının ifade edilemeyen duygular,bastırılan öfkeler gibi zihinsel durumların tetiklediğini açıkladı.Kısa geçtim merak eden haberin detaylarını okusun. Modern tıp nihayet bir şey söyledi yani. Hastalık ve zihinsel durum arasında bir ilişki kurdu. Fıtık dediğin senin aynen öyledir içine atarsın atarsın,yükler ağırlaşır ve pırt. Japon deyişinde söylendiği gibi hastalıkların hepsi zihinden kaynaklanır. Bunun dışında söylenen her şey hakikatı dolanmaktır.

 Bizim şöför var Tokat'lı. Dikiş tutturamamış hayatta. Şöförlük yapıyor geçici olarak. Parayla ilişkisi benden vahim durumda. Bir akşam konuşurken bu durumunu değiştirmek senin elinde dedim.Cevaben yok abi dedi fakir adamın oğlu da fakir olmaya mahkum dedi. 

 Dün başka bir haber vardı gene gazetelerde. Bir gardiyan servis otobüsünde dellenip üç arkadaşını öldürdü Ankara'da malumunuzdur. Bu öldürülen gardiyanlardan birinin karısı ile ilgili bir detayı okumuşsunuzdur. Seda Uygun muydu neydi ismi hatırlayamadım tam olarak. Bu kadıncağız bütün ailesini 99 depreminde kaybetmiş,sonra bir adamla izdivaç yapmış balayına giderken koca yolda ölmüş,kazada sanırım. Daha sonra bir yudum mutluluk demiş bu herifle evlenmiş. Hop bu adamı da dün öldürdüler. Kaderin bu kadına bir kastı mı var dersiniz? Yoksa hikayenin bütününü öğrenince bunun bir seçim olduğunu görür müyüz? Bu kadında ileri derecede yalnız kalma korkusu var tahminimce,sebebini bilemeyeceğim tabi. Deprem tetiklemiş olabilir ,çocuklukta başka bir olay olabilir her neyse bu kadın o kadar korkmuş ki yalnız kalacağım diye sürekli yalnız kalıyor. Korktuğunu hayatına çekersin. Gayet iyi biliyorum kendimden netekim.

21 Oca 2013

RÜYA;HER GECE MİSAFİR OLDUĞUMUZ SONSUZ HAZİNE YURDU

"Rüyalar bizi hayata hazırlar" Ömrümüzün neredeyse yarısını uykuda geçirmemize ve her gece rüya görmemize rağmen rüyalarla ilgili bilgimiz ve ilgimiz çok yüzeysel ve çok çok azdır. Oysa rüyalar bizim yapı taşlarımız ve her gece sonsuzluk alemine açılmamız için Yaratıcının armağanı hazine adasıdır. Rüyalar görülmek için değil hayata geçirilmek içindir. Benim fikrim uyumamızın nedeni rüya görmek içindir. Rüya işi çok ciddidir ve günlerde ya da ayak üstü dost sohbetlerinde muhabbet mevzusu olmaktan öte değere sahiptir. İslam peygamberi rüya konusuna çok önem vermiş ve her sabah namazından sonra sahabenin gördüğü rüyaları "bu gece kim ne rüya gördü " diyerek anlattırmış ve kendi gördüğü rüyaları da arkadaşı Hz.Ebubekir'e tabir ettirmiştir.Kurandaki Yusuf kıssasını hepimiz biliriz, Yusuf Peygamberin bariz vasfı rüya tabircisi olmasıdır ve Kuran bizzat o rüyaları anlatır ve Yusuf Peygamberin ağzından da tabir eder. Ayrıca Hz.İbrahim'in de rüyalarından bahsedilir. Rehber rüya gören için amel edilecek bir ilimdir. Yani rüyalar devr-i saadette hep hayatın içinde olmuştur. Hatta Taif kuşatması sırasında Peygamber Efendimiz gördüğü rüyayı Hz.Ebubekir'e tabir ettirmiş ,Hz.Ebubekir yaptığı yorumda Taif'i fethedemeyeceğiz ya resulallah demesi üzerine Hz.Peygamber kuşatmayı kaldırmıştır. Tarihte pek çok ünlü rüya ve rüya tabircisi vardır. Mesela Barbaros. Günümüzde İmam Nablusi namlı islami rüya tabirleri diye bir kitap ortalıkta dolaşmaktadır. Bu kitap rüya konusunda bugün ne kadar vahim durumda olduğumuzun göstergesidir.Rüya Üniversitesi olması gereken bir zorunluluk bugün. Özellikle devlet adamlarının gördüğü rüyaların rutin olarak yorumlayan bir birim şart. Modernizm bu işleri tukaka etse de kulak asmadan bu işleri organize edecek bir akıla ve kadroya ihtiyacımız var acilen. Dünyada rüya ustaları denen bir grup var ve bunlar her yıl toplanıp istişare ediyor lar. Aborjinlerin lüsid rüya uzmanı olduklarını biliyor musunuz ? Birey olarak hepimiz rüyalarımıza dikkat kesilelim. Çok şey kaçırırız yoksa. Yaşadığımız hayat kadar gerçek hatta daha da gerçek. Benim hedeflerimden biri de bir rüya okulu kurmak. Hayatımız rüyalarımızda şekil alıyor .

10 Oca 2013

ÖZLEM DENİZMEN BÜYÜLEDİN BENİ RESMEN

Bütün hayatının şiirini yazan kendini gerçekleştirmiş insanların benzer hikayeleri gibi Özlem Denizmen'in de hikayesi. Hedefleme var,küçük yaşta para kazanma var,çokça çalışma ve sonsuz gayret var. Kendine güven ve ben yaparım bilinci var. Sürekli fayda üretiyor tam anlamıyla ameli salih denen şey. Sürekli güzel görüyor güzel düşünüyor ve güzel yaşıyor . Mutlu ve hayatından keyif alıyor. Kendi hayatının kahramanı.. İşte bir röportajından bir bölüm (hepsini okuyun derim.Okullarda bunlar öğretilsin işte) ........ İnandığınız için inandırıyorsunuz da! Olabilir, ben kendime koşulsuz inanan bir insanım. Yüksek manevi inançlarım ve bilincim var. Hedeflerim içinde her zaman bir şeyler yaratmak var. Kendim için bir şey istemiyorum artık. Bana göre kendin için bir şey istediğin zaman gelmiyor ama fayda için istediğin zaman geliyor. Benim bir hedefim olsun, eğer ben ona inanıyorsam, yaparım. Rastlantılara inanır mısın? Hayır, her şey olması gerektiği gibi oluyor. İlahi adalet? Kesinlikle var. Sabır? Olmazsa olmaz. 

 Hayatındaki en büyük beş inancın. 
 1. Hedef odaklı olmak. 
 2. Disiplin. Ben bir şeye asla hayır demem. Bana uçan adam yarat de, ben olmaz demem. Uçan adam nasıl yaratılır diye düşünür, çalışır ve muhakkak bir yol bulurum. 
 3. Alternatifli olmak. Her zaman iki, üç alternatifli olarak gitmeyi seviyorum. Senaryoları seviyorum. 
 4. Eğlenmek. İş yaparken eğlenmeyi seviyorum. Gülelim, eğlenelim.
 5. Değişim. Değiştirmeyi seviyorum. Kendimi değiştiriyorum, evimin dekorasyonunu değiştiriyorum, insanlar değişsin istiyorum. Hayat enerjim yüksek. Daha az duygusalım. Belki de rasyonel olduğum için hedeflerime daha çabuk ulaşıyorum. .......

 Parasını yönetebilen hayatını da yönetir diyor bir başka söyleşide. Ben hayıflanıyor muyum ? Evet. Peki umutsuz muyum ? Hayır. Şanal'ı Sky Tv de program yaparken Diyarbakır'dan arayan ve 62 yaşında olduğunu söyleyen ve ben hayatımı değiştirmek istiyorum diyen babaanneyi hatırlarım hep böyle durumlarda. Geç kalmış olabilirim ama bu başlamayacağım anlamına gelmiyor. Evet ben de 42 yaşındayım ve hayatımı değiştirmeye kararlıyım. Artık zengin ve başarılıyım bu yıldan itibaren. Aklımı ve yeteneklerimi kullanıyorum..

2 Oca 2013

İNSAN NASIL YAŞIYORSA ODUR AZİZİM

Bugün Habertürk Gazetesinin manşete taşıdığı Necip Fazıl tarafından Menderes'e yazılan mektuplar(ve dahi pekçok şair ve yazarımızın)haberi ve bu haber etrafında şekillenen tartışmalarda "sen adama değil eserine bak " yollu ifadeler üzerine ben dahi birkaç kelam edeyim dedim. Ben biyografi okumaya bayılırım. Özellikle şair ve yazar biyografisi. Benim görüşüm şudur; şahsın hayat hikayesi yazdığı hikayelerden önemlidir. Ben Nietzsche'nin kitaplarından daha çok kadınlarla olan ilişkilerindeki sancılarını ve delirmesini önemserim. Rimbaud'nun şiirlerine nazaran hayat hikayesi daha muhteşemdir. Kant'ın felsefesinden çok arkadaşının karısını ayartmaya çalışması benim ilgimi çeker. Ben eseri değil müellifi önemserim. Pearl Jam'in bir konserinde bilet fiyatını 1$ olarak sabitlemesi Tremor Christ kadar mühimdir benim için. Ben Pearl Jam'i bu yüzden severim. Stefan Zweig'ın intihar etmesi(talihsizliktir ve korkaklıktır ayrı) bence en büyük eseridir. Dostoyevsky'nin sarhoş babası ve hasta annesiyle olan ilişkisini ve bu durumun ruhunda yarattığı yaraları ve kumar bağımlılığını Karamozof Kardeşler'den önemli bulurum. İmam-ı Azam'ın fıkıh bilgisi ve fakihliğinden çok isyanı değerlidir. Cemil Meriç'in Journal'leri Bu Ülke'sinden kıymetlidir benim için. Balzac'ın parasızlıktan kurtulmak için yazması romanlarından daha öğreticidir. Sonunda zengin bir hatun bulur fakat ömrü vefa etmez sefa sürmeye. Ebu Zerr'in hayat hikayesi bence Kapital'den daha öğreticidir ve kendi romanını ve manifestosunu yaşayan biri olarak Das Kapital'den mühimdir. Bu uzar da uzar..Necip Fazıl'ın Menderes'ten para dilenmesi ve kumarbazlığı Çile'sini gölgeler benim nazarımda. Saygı duymadığım kişinin eserine de saygı duymam. Ben müzikten çok o müziği yapış gayeleri ve tutumları üzerine müzisyenleri ya da şarkıcıları dinlerim. Hayat tarzını tutmadığım adamın müziğini de dinlemem. O yüzden Nirvana'nın solisti Kurt Cobain'in " I hate my self and I want to die " dedikten sonra kafasını uçurması müziğine de saygı duymamı sağlar çünkü sahicidir. Yazdığı ile yaşadığı birbirine benzemeyen şahısların bana hakikat ve nasihat etmesi saçmadır. O yüzden ahlakçı Kant'ın arkadaşının karısını ayartması bütün felsefesini gözümde çöp haline getirir. Şahsiyetsiz hıyarın tekidir benim için. O yüzden ben evdeki Necip Fazıl külliyatını ve Saf Aklın Eleştirisi kitabını çöpe attım. İmam Gazali'nin külliyatını ve bilumum ilmihalleri atmam gibi. Evli olmayan evlilik danışmanları vardır ya..Bana sahici gelmez o yüzden bu kitaplar. Sevdiğim tek şair Rimbaud'ur. Evimde hiç roman yoktur. Falan filan yani. Ayşenur Arslan'ın sözüyle bitireyim "insan nasıl yaşıyorsa odur azizim"

2012 NASIL GEÇTİN HABERSİZ

Mayalar ,kehanet , kıyamet derken 2012 de bitti. Geçen yıl biterken yaptığım değerlendirme yazısını okudum bakalım ne olmuş ne bitmiş diye. Mehter takımı misali pek yol katetmemişim. Para ile ilişkim hala yoluna girmiş değil mesela. Borçlarım olduğu gibi duruyor hatta artma var. Bu açıdan başarısızım. Bu yıl için en önemli hedef artık mali özgürlük ve ayda 30.000 TL hedefine yaklaşmak. En önemlisi kendi korkularımı aşıp kazanma ve kaybetme sorumluluğumu almak. Bir blog yazarı kadın şöyle yazmıştı " para ile olan ilişkimi düzeltmek için 47 sene uğraştım ve ancak 47 yaşında bunu başardım. Şimdi cinsellikle ilgili sorunlarımı çözmeye geldi sıra" . Ben 43 yaşında bu işi nihayetlendireceğim inş. yani para ile olan ilişkim bu sene yoluna giriyor. Çocukluğumun en büyük hayallerinden biriydi 2012 yi görmek ,gördük çok şükür. Bişey olmadı ama olsun olmadığını görmek bile güzel. Geçen yıl yeni alt komşularımız oldu. Amerikadan geldiler. Biz onlara kuantum kitaplarını vermiştik onlarda bize milyoner zihin ve egoist olma sanatı diye iki kitap verdiler yaz başında. Bu yıl bu kitapları okumakla geçti. Bir senede iki kitap okumuyorum tabiki canım. Okuduk derken okuyorum uyguluyorum. Bakalım faydaya dönüştürecek miyim bu yıl. İkisi de şahane kitaplar onu da belirteyim. Kitap okuyarak zengin ya da başarılı ve de egoist olunur mu dersen cevabım evet. Okur ve ilham alıp hayatını değiştirirsen dolaylı olarak kitap hayatını değiştirmiş olur. Yoksa Yüce Yaratıcı niye kitap göndersin okuyarak bir şey olmayacaksa. Egoist olma sanatının kapağında yazan motto ise şahane " kimsenim hoşuna gitmese de hayatınızın iplerini elinize alma cesaretini gösterin". Bütün mevzuu bu değil mi zaten. İpleri elimize alamadığımızdan ıkınıp sıkınıp duruyoruz. Kahraman mıyız yoksa kurban mı? Özellikle egoist olma sanatı derin bir farkındalık yarattı bünyede. Kitaptan bahsetmişken bu yıl ki en büyük ilerlemem bu konuda oldu diyebilirim. Hayır demeyi öğrendim az biraz. Duygularımı ifade ederken eskisi gibi karşımdaki ne hisseder diye çok takmıyorum artık. Bağırıp çağırmayı da az biraz beceriyorum artık. Şu cümleyi de sürekli hatırımda tutuyorum " saldırganlara karşı özel alanınızı korumak hususunda bir kere taviz verdiniz mi sizde bir şey kalmayıncaya kadar almaya devam ederler". Saldırgan burada sizden gereksiz fedakarlık ya da ödün isteyen herkes özellikle en yakınınızdakiler. Çocuğun hayır dönemi hayati öneme sahip bu yüzden. Hayır döneminde öğrenemezsek bu hayır işini sonra çok zor. Sömürüye açık hale geliyorsun. İpleri eline alma ve cesaret. İki temel kavram. Bir korkağım ben , bir korkak olarak yaşadım daha doğrusu, o yüzden hayatımın iplerini elime almış olmam bana fayda etmedi zira başkalarının direktifleri ile yönümü çizdim. İşte 2013 demek artık cesaretle ilerlemek demek. Bu yılki parolam cesaret. Korkakça yaşamak çok zor be kardeş. Gözümün kara olduğunu söylerler ama bu karalığı kendi hayatımı inşaa etmek için kullanmalıyım. Farkındayım bunun ve yapıyorum. Ha bir de suçluluk duygusu var. Asıl korkaklık dediğim şey bu suçluluk duygusundan kaynaklanıyor. Yani iki temel arınmam ve iki temel hedefim var bu yıl. Bir de yaz başı araba alacağım. Bir de bu yıl için bir temel bir hedefim daha var; rüyalarım konusunda ustalaşmak. Bu yıl bu rüya işini ihmal ettim. Rüyada geçen zamanı efektif olarak kullanmaya kararlıyım bu sene. Parasal hedefim de en az yüzbin kazanmak. Arda Turan gibi ben de ayda 80.000 TL harcadığımdan şikayet etmek istiyorum. Ayda 100.000 kazanıp. Şimdilik aklıma gelenler bunlar..Sene sonunda arabamla çekilmiş resmimi koyacam buraya inşallah. Gülmeyin arkadaşlar kırkından sonra akıllandık napalım. Öpüyorum hepinizi sağlıklı günler diliyorum.