30 Ara 2016

YÜKLERIMI BIRAKTIM

2016'nin son iki ayi benim acimdan tam bir karar aylari oldu. Kendimle yüzlesme ve safralirimla da vedalasma cesaretini gösterdim. En büyük farkindaligim da 20 senedir paslanmis bir pranga gibi ayagima dolanmis olan ve ardimdan sürüdügüm bir iliski artigini görmek oldu. Gecmisten hicbir gereksiz ani günah ya da artigi 2017 ye tasimiyorum an itibariyle...

Istanbul Psikodrama Enstitüsünde basladigim egitim süreci hayatimin dönüm noktasi oldu. Calismalarda ki cagrisimlar ve hissedilen duygular ve akla üsüsen farkindaliklar pek cok duygusal ve düsünsel dönüsümün kapisini acti.

2017 ye ferahlamis hafiflemis ve icimdeki gücü uyandirmis olarak giriyorum...Yeni yil mottosu da su: Yasamda yeni bir sayfa acmayi beceremeyenlerin en büyük hatasi islenen günahlarin ceremesini bütün hayatlarina ödetmektir.

Yasamda yeni bir sayfa acmaniz diklerimle iyi seneler.....

TÜRKIYE MANEN BÖLÜNDÜ

"Bugün birçok kişi Türkiye’nin büyük bir jeopolitik ‘oyunla’ karşı karşıya olduğuna, ülkenin Batı tarafından bölünmek istendiğine, Gülen darbesinin gerçekte bir ‘işgal’ girişimi olduğuna, çarenin ise ‘oyunu bozacak hamleden’ yani Batı’dan kopmaktan geçtiğine inanıyor. Her olaya Türkiye merkezli bakılıyor, ya birilerinin bize diz çöktürmeye çalıştığı, ya da bizim önümüzde diz çöktükleri şeklinde yorumlanıyor.
Bu bir görüş veya düşünce değil inanç… Ortada ileri sürülenleri kanıtlayan herhangi bir bilgi olmadığı ve bunun için uğraşılmadığı gibi, çelişkili bulgular da göz ardı ediliyor. Çünkü bilgiye değil, sadece bir anlamlandırmaya ihtiyaç var ve onu da ideoloji üretiyor. Herkes bu ideolojinin içinde açıklama bulmaya ve söylemeye davet edilirken farklı düşünenler dışlanıp mahkum edildikçe de ortaya toplumsal bir patoloji çıkıyor.
Bunun bedeli psikolojik açıdan çok ağır olacak… Ama fazlası da olabilir: Türkiye dağılma ve bölünme korkusuyla öyle bir ruh haline sürüklenmekte ve çareyi öylesine patolojik bir tezde aramakta ki, eğer bu tez siyasete egemen olursa ülke gerçekten manen dağılma ve kopuşun eşiğine gelebilir…"
Etyen Mahcupyan'in bugünkü makalesinden alinmistir... Tamamini Karar Gazetesinden okuyabilirsiniz...      

29 Ara 2016

GÖRGÜSÜZLER

Necef Uğurlu

26 Aralık 2016

Görgüsüzler ve Dücane Cündioğlu’nun Değerli Yalnızlığı

+A-

Paylaş

Lüks yaşam yoksulluğun karşıtı mıdır, tam değil.

Sanat, resim heykel, moda lükstür bunu inkar etmek budalalık olur, değerli sanat bal gibi lükstür demek doğru olur mu , hadi ucuz değildir diyelim ve parayı aradan çıkaralım , lüks yoksulluğun karşıtı bir olgu değildir.

Bir sanatkarın amacı paha biçilmeze ulaşmaktır .

Para doğal sonuçtur değerli olan şeyler ‘ucuz’ değildir.

Para kazanmaması başka bir meseledir ve yapılan işin değeriyle ilgili olmayabilir , mesela ‘Tabutta rövaşa’ önemli bir filimdir, değerlidir ülkesinde gösterime 1 sinemada 1 hafta giren bir filim dünyaya dokunmuştur ama milyonlarca gişe yapanlar bunu başaramamıştır.

Sadece zengin olmuşlardır , bu filmin sonradan eklemlenen yapımcısı batınca icra yoluyla diğer üretimiyle birlikte haciz konulması çok derin bir acıdır.

Eşim Ahmet Uğurlu, ufak tefek bir adam bir başına yorumculuğuyla dünyaya meydan okumuş kazanmıştır, kazandırmıştır ama zengin olmamıştır !

‘Ucuz’u değerli kıldırmak ise bize mahsus onun için her alanda taponla mücadele etmek zorundayız. Bu ‘negative selection’ Cumhuriyetimizin hep temel zaafiyeti olmuştur. İyisi varken kötüyü tercih etmek.

Bu kadar ucuzlamanın bedelini halk öder, ülke öder.

Lüks kabalığın karşıtıdır ve Coco Chanel ömrü boyunca işiyle kabalığa karşı savaştığını söylemiştir hep.

Öyle boş laflar değildir bunlar.

Ecevit’in kasketi, Bask bereleri gibi zaman zaman ideolojilerin simgesi olmuş objeler semboller, maliyetleri düşük olabilir ama ucuz simgeler değildirler.
Ne yazık ki simgelerimiz uzun zamandır görgüsüzlükle ilgilidir,
Bir kasket, bir bere 400 metre kare apartman dairesi, 3 katlı köşk, beş katlı düğün pastasından, 11 araba koleksiyonundan çok daha pahallıdır çünkü değerlidir.

Değer üretmek görgüsüzlükle mümkün değildir.

Bu nedenle bizim zenginliğimizin toplamı ne yazık ki çağdaş değerlerin çok altnda , bir face book etmiyor, görelim bunu artık.

Görgüsüzlük denizde boğulduk son yıllarda,
Öyleki dizilerde kullanılan zengin evlere dikkat edin içinde değerli hiç bir şey yoktur betimlenen yani tasvir edilen , değersiz yeni zenginliğin tanımıdır bu diziler.
Ve yoksulluğun ta kendisidir.

Sosyeteye ayrılan sayfalarda poz vermiş sosyetik kadınların giyimleri de farklı değildir , noel ağacı gibi süslü olanları kastediyorum, gündüz vakti nişan yüzüğü dışında pırlanta takmayanları değil.
Çok renkli yarı değerli , değersiz taşlar gittikçe büyüyen yüzükler, küpelerle Afrika kabilelerinin kadınlarının o dünya modasına esin olan kendilerine has süslerinin yanında çok görgüsüz ve zavallı kaldık.

İnançlarımız da ne yazık ki bu görgüsüzlük girdabında yara aldı , Batı inancını sorgulayabilecek Güneşin oğlu yerine Tanrı’nın oğlunu koyanlara kırmadan , dökmeden hudut tayin edebilecek bir diskur geliştirecek kaç tane Dücane Cündioğlu var?
Kaldırılan Atatürk Heykeli arkasından oh çeker gibi ‘Bu bize yeter’ diyene ekran, köşe açan akıl, dini görgüsüzlerle bırakın yaymayı muhafaza edebilir mi?

Görgüsüzlük narsisttir, kendine hayrandır ve halka yayılan görgüsüzlüğe alkış tutar.

Ne yazık ki artık cenazelerimiz bile görgüsüzdür, öyle ki ölenler öldükten sonra bu acıyı çekmek zorunda kalıyorlar.

Görgüsüzlük uygarlığın ödeyebileceği en korkunç, en acı bedeldir.

Dücane Cündioğlu Halk TV’de Gürkan Hacir’in Şimdiki Zaman programında bütün bu görgüsüzlükler, kabalık, vahşet karşısında soluk aldırdı.

Yalnız  doğarız, yalnız  ölürüz, aslında yalnız da yaşarız, aradaki hayat dediğimiz zamanda yaşanan aşklar, dostluklar yalnız olmadığımıza dair bir illüzyondan ibaret ise, asıl değerli yalnızlık Dücane Cündioğlu’muzun yalnızlığıdır, her türlü görgüsüzlükten azade.
Yazının taç beyitleri onun sözleri olsun:

‘Herkes kendisinden esirgenen şeyler hakkında saplantılıdır. Neden mahrum olduysa, neyin yoksulluğunu / yoksunluğunu çektiyse, muhtemelen o şeyle ilişkisi sapkınca değilse bile saplantılı bir biçim kazanacaktır. Mecburen değil ama, muhtemelen. ‘

‘Yaşamında yeni bir sayfa açmayı beceremeyenlerin en büyük hatası budur işte! Geçmişlerinden ötürü bütün hayatlarını mahvetmeye çalışanların, nasıl tevbe edeceklerini bilmeyenlerin… İşlenen günahların ceremesini bütün hayata ödetmek!'

GÜLME TEORILERI

Bir kitap önerisi: • Rıdvan Şentürk, "Gülme Teorileri" (Küre 2016) Dindar bilinç neşeden ve gülmekten neden hoşlanmaz? Nedeni trajiktir.

RAISON D`ETAT-BU IS SAKAYA GELMEZ

Devletler,evlilikler,sirketler vs kurulurken irrasyonel gerekceler bulunabilir illa da temelinde bir akil olmasi gerekmez fakat bunlarin devami icin "rasyonel akil" gerekir . 

Rasyoyla yönetilen devletlerde ortak bir bürokratik akil vardir ve politikalari belirler. Kisilere bagimli degildir. 

(ne zamandir yazacaktim ancak sira geldi) Bir devlet aklinin kandirilmasi söz konusu degildir. Devlet akli kanmaz. Devlet akli faal olarak devredeyken olasi tehditleri önceden sezer ve geregini yapar(misal Vezir Mahmut Pasanin -Fatihin bastan onayi olmamasina ragmen kurdugu kumpasla padisahi da ikna ederek Hurufi takimini toptan imha etmesi ) devlet akli kanmaz . Kisiler kandirilabilir lakin devlet kandirilamaz. Devlet akli hata yapabilir ama kandirilamaz.

Malum Cemaat olayinda CB "kandirildim" demisti. Gecenlerde Nevzat (soyadini hatirlamadim) isimli gazeteci bir programda buna benzer bir söz sarfetmisti Suriye konususlurken; CB neden ABD ye bu kadar kizgin cünkü kandirildi yari yolda birakildi.

Sürekli bir kandirilma halleri icindeyiz...

Mevcut CB ve mevcut hükümetin devlet akliyla hareket etmedigi cok acik. Cemaat ve Suriye ile ilgili politikanin boka batmasi bu yüzden bir de "cözüm" vardi sonu binlerce ölüyle bitti.. Ortada bir devlet akli yok. 

Neden ?

Köylülükten. Alt kültür degerlerini tasiyanlarin daha becerikli olmalari beklenemezdi zaten. Ben cemaat tehdidini sezdigimden beri bu iktidara oy verdim bizi bu beladan kurtarabileceklerine inandigim icin. Lakin artik hersey bitti. Islamcilik soslu köylülügün gidebilecegi daha fazla bir yol yok...Ne islamcilarda ne de köylülerde yetkin akil yok faal akil da yok basiret desen kaf daginda..

Islamcilarin ve dahi ülkede hakim cogonluk olan atadan dindarlarin akila düsman bir tavirlari var. Bu anlasilabilir zira düne kadar %70 köylü olan bir memleketin bir ingiliz ya da alman aklina (alman aklindan süpheliyim bak onlar da nerede duracaklarini bilmiyorlar)  es deger beceriler sergilemesini beklemiyorum....

Bu uzar gider burada kesiyorum...

Su soru sorulmali: halkin akli var mi ?

AKIL ILE ILGILI GÖRSEL ile ilgili görsel sonucu

27 Ara 2016

MISAFIRIM GITMEK BILMIYOR

Dostlar üc dört gündür davetli bir misafirim var geceleri beni atesler icinde uykusuz gündüzleri ise dayak yemis gibiyim ve bitmek bilmeyen bir öksürügüm de buna eslik ediyor. Neden bu hastaligi cagirdim onu bulmaya calisiyorum..

Kendinizi sevin böyle yaramaz arkadaslari da davet etmeyin beni canimdan bezdirdi...

23 Ara 2016

CENNETTE SESSIZLIK

bülbülleri, sakaları bombalarla susturduktan sonra
hasbahçede hayallerin erişemeyeceği sessizlik başlar:
büyük hayaletin, ‘insanlığın’ sessizliği,
buzulların sessizliği,
buzdan ve külden meleklerin sessizliği...

Tanrı’yla, önce çığrışarak,
sonra onun sessiz ve kıpırtısız diliyle
konuşmayı deneyen
Filistinli, Felluceli, Srebrenicalı,
Halepli anaların çoğalttığı sessizlik...

gökçe kozalakları
havan mermileri halinde
başımızda patlayan
kutsal bilgi ağacının sessizliği;

dağılan tüveyçleri,
katledilen bebeklerin beyinlerinin zarı
ve gözlerinin akıyla bir arada yüzümüze saçılan
gökçe minelerin, hatmilerin,
hüsnüyusufların sessizliği.

- akbabanın süslenip püslenip
yüreğimin başına konmasından,
orada boğuk boğuk ötmesinden
ve yüreğimin ebediyen susmak,
ebediyen yok olmak arzusundan cüret bulan sessizlik,

kevser ırmağının uyurgezer sessizliği.

yamaçta,  Brugel üslubuyla boyanmış
                 toprak yoldan yukarı
ceset dolu bir römorku çekerek göğe doğru tırmanan
ve bir resimden beklendiği gibi, doğal olarak,
sesi soluğu, homurtusu duyulmayan
ilahî tartının ve dengenin arkasında bıraktığı sessizlik.

ruhun millerce, millerce diplerinde,
cennetin mülteci köylerinde
öğle sıcağında, ağıl kapıları önünde,
gübre yığınları üzerinde - üveyik midir, nedir -
çöplenen, pinekleyen ve arada kem küm
                       boğazını temizleyip
requiem cıvıldayan ‘vicdan’ın
çekilmez kıldığı sessizlik.

bir meleğin bir sırtlan gibi ulumasının,
bir köpeğin, bülbül gibi şakımasının
                ıssızlaştırdığı sessizlik.

ölümün sesini şehvetle titreten sessizlik.

gelinlerin, güveylerin yanaklarını, dudaklarını,
                 perçemlerini,
ölümün tırnağıyla tuvale kazırkenki
                sessizliği, ressamın.

sözcüklerin dikelen tüylerinin sessizliği,
taşların büzüşen sessizliği,
suların ürperen sessizliği,
çayırların sararan sessizliği,
göklerin sancıyan sessizliği.

‘ebediyet’in, güllelerin açtığı çukurlarda kaynayan,
toplu mezarları dolduran,
aklın, vicdanın, sanatın göz pınarlarından taşan
ve yanaklarında donan alçıdan sessizliği...

ve “sen Tanrım, yalnızsın, yapayalnız,
işin zor!
dua edelim mi senin için?
ağlayalım mı?”
diye yakaran divanenin
                         ağlayarak kanattığı sessizlik...
                                                                           Cahit KOYTAK(Serbestiyet`ten alinmistir)

19 Ara 2016

TABUT TABUT EKSILIYORUZ

Gecen aksam misafirlikte oturuyoruz cocuklar icerde cizgi film seyrediyorlar. Bizim oglan bir ara salona geldi tam o sirada tv de sehit cenazesi vardi. Oglum bana dönerek ,

- Baba, her aksam bu kutularda ne tasiyorlar ?

- Onlar kutu degil oglum tabut ve icinde cenaze tasiyorlar.

- Her gün mü ölüyorlar cok kötü.

Gecen hafta da Halep´te savasi kim kazandi diye soruyordu. Ne aci daha alti yasinda ama bütün ömrü savasa ve cinayetlere taniklik etmekle gecti ve bunu anlamlandiramiyor. 

Afyonkarahisarda Fırat Kalkanı Şehit Ateşi (5)

16 Ara 2016

ILIM KENDIN BILMEKTIR



1. Çok film izlemek ya da çok roman okumak belki hoş zaman geçirmeye yarar ama insanın film ve öykü "yorumlama" kapasitesini artırmaz.

2. Hiçbir kitap veya tablo ya da film insanı tanımamış, yaşamı deneyimlememiş bir bilinç düzeyine insanı tanıtmayı beceremez, sadece uyarır.

3. Sırf hasedin kötü olduğunu okumakla hasedin "ne" olduğu öğrenilmiş olmaz. Bir uyarıyı anlamak için önce uyarının konusunu anlamak gerek.

TUTKU YOK EDILEBILIR AMA YARATILAMAZ


equus görsel ile ilgili görsel sonucu





"bir insana ibadetini engellemekten daha büyük bir kötülük yapilabilir mi ?" Equus filminden 

12 Ara 2016

GÜLEN CEMAATI ÖLDÜ AMA RUHU YASIYOR

"Bu minvaldeki eleştirilerimiz söz konusu programdaki bazı katılımcılar tarafından yadırgandı ve yüksek volümlü tepkiyle karşılandı. Belli ki bu zevatın cemaat angajmanları vardı. Oysa bizim eleştirilerimiz muayyen bir cemaatten öte, genel çerçevede dinî cemaat ve grupların yapısal özellikleriyle alakalıydı. Daha açıkçası, dinî cemaatler hakkında söylediklerimiz, Mustafa Çalık’ın Türkiye Günlüğüdergisinin 15 Temmuz konulu yeni sayısına yazdığı yazıdaki tespitlerle hemen hemen aynıydı. Çalık’ın yazısından aktarırsak;
 (1) Gülen Cemaati bugün için belki “öldü”, ama bilmeliyiz ki ruhu “istikamet”ten çok “keramet”e meraklı diğer bütün cemaat ve dergâhlarda ve onların “Gassâl elinde meyyit” olmaya can atan müntesibleri arasında kol geziyor. 
(2) Dürüstçe çalışıp ter dökerek kazanıp, haysiyetiyle alnı açık, başı dik gezmek yerine herhangi bir kanatlı hayvan gibi havalarda uçmanın hayaliyle eteğine yapışacak mürşit arayan bunca miskinin bulunduğu yerde, “the Cemaat” gider, “another Cemaat” gelir. Gülen gider, yerine başka bir soytarı mehdiliğe soyunur. (3) Şeyhlerin âlimlerden daha itibarlı ve sözü geçer olduğu bir memlekette, okuyandan çok “zikir” çekenin, düşünüp sorandan çok “rabıta” edenin rağbet gördüğü bir cemiyette ne “Cemaat” biter, ne “Mehdi” biter.
(4) Kâşiflerin, mucitlerin nasıl çalıştığını, nasıl yetiştiğini merak etmeyip de “aktab” ve “agvâs”ın kendilerinden menkul keramet rivayetlerini ezberlemekle mutmain olan Müslüman semtlerinde keşif de olmaz icat da; sonunda “zikirmatik”ler bile Çin’den gelir.
(5) Cenab-ı Allah’ın en büyük nimeti olan aklı küçümseyen, “‘akıl’ı akıl ile iptal etmek” türünden akıl-mantık çatlatıcı aforizmaları dillerine dolayan bilgisiz demagogların “büyük üstad” muamelesi gördükleri bir camiada daha nice “hoca efendiler”in çıkacağını fehmetmemek sadece ahmaklık değil, aynı zamanda mesuliyetsizliktir."

Mustafa Öztürk'ün "o cemaat kötü bu cemaat iyi " baslikli makalesinden alintidir.

Altina imzami atiyorum.. Ne diyordu Dücane Hoca ; iyi bir mümin olmak icin aptal olmaya gerek yok. BUgün icin islami cemaatler arasinda ahmaklik kol geziyor..Kendine müslüman diyenlerin sizofrenik halleri akildan ve hayattan bu kadar kopuk kafalari icimi cok acitiyor...

Ulustan ümmete diye program yapiyorlar ici gecmis islamcilar tv de.. Komünist ütopyanin müslümancasi... Proleterya kardesliginden islam kardesligi masalina...

Midem bulaniyor artik bu islamci tayfasindan da hoca tayfasindan da cemaatlerden de... 

Alicam colugu cocugu Yeni Zelandaya yerlesecem dünyanin en uzak yerine..Bu dinci ahmakligindan olabildigince uzaga.. Umarim oradaki fetöcüleri siktir etmislerdir oradan...

9 Ara 2016

DOLARI BOZDURDUK AMA :::

Doları bozdurduk ama...

 - Son Güncelleme: 09.12.2016 Cuma 10:01
-A+

Ekonomiye sahip çıkma adına dolar bozdurma kampanyaları yapıldı. Bu kampanyaları özellikle ekonominin canlanması açısından önemsiyorum. Doların değerini etkileme adına çok önemli görmesem de, yastık altının ekonomiye kazandırılması açısından çok önemli buluyorum.
Öyle ki, dolardan TL’ye geçtiğini ilan eden kurumlara ve işlere baktığımda “acaba bizde lira nerde kullanılıyordu?” diye sorasım geliyor.  Meğer ne kadar çok işimizi dolara bağlamışız. İnanın liranın asıl itibarı kullanım alanının yaygınlaşması ile gelecektir. Yoksa dolar satarak piyasayı yönlendirebileceğimiz meçhul bir soru...
Lira önemli. Zaten asıl sorun dolarda değil, lirada.
5 Aralık tarihli yazımda herkes doları konuşurken “asıl tehlike: Likidite” demiştim. Yani piyasada para yok, para dönmüyor. 
***
Maalesef ekonomide çok yanlış zeminde olayları tartışıyoruz. Konu hakkında Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın yaklaşımları oldukça önemli. Galiba reel sektörden gelmesi önemli bir şans.
Oysa kamuoyunda dolar düşünce “biz yendik”; yükselince “sizi yendik” gibi çok saçma bir alan oluşuyor. Ekonomi bilminin kuralları gayet açıktır. Geçen hafta Prof. Dr. Özgür Demirtaş  TV programında “doları kontrol edecek yer Merkez Bankasıdır (MB); ve en büyük silahı da faizdir” dedi. Hatta, piyasaları asıl yönlendirici noktanın da faiz artırmak veya döviz satmak olmadığını, MB’nin konuşmaları ile de piyasaları dengeleyebileceğini izah etti. Nitekim hafta başında Merkez Bankası, gerektiğinde bütün silahları kullanırım, faiz de artırırım, dolar da satarım anlamında açıklamalarda bulunca dolar hızla geriledi.
Merkezin “güç bende” demesi bile doların düşmesinde çok önemli faktör oldu.
H H H
Peki, dolar bozdurma kampanyası ne oldu?
Merkez Bankası “Haftalık Para, Banka İstatistikleri” verisine bakıyoruz. Kampanyaların başladığı 25 Kasım 02 Aralık haftasında ne olmuş? Türk halkı ne kadar dolar satmış? İşte veriler:
Yabancı para mevduatları artmaya devam etmiş. 11 Kasımda 170 milyar 431 milyon dolara kadar düşen YP mevduatları son 3 haftadır artmaya devam ediyor. Ve 25 Kasım 02 Aralık haftasında 759 milyon dolar daha artarak 173 milyar 097 milyon dolara ulaşmış.
Peki kim almış?
Yurtiçinde yerleşikler 797 milyon dolar almışlar
Kim bunlar?
Gerçek kişiler 211 milyon dolar
Tüzel kişiler ise 586 milyon dolar almış.
Tüzel kişiler 221 milyon dolar ve 337 milyon dolar karşılığı kadar euro almışlar.
Ya gerçek kişiler? Hani 211 milyon dolar nette alım yapan gerçek kişiler ne yapmış? Bakın işte burası çok ilginç....
Bu insanlar gitmiş tam 146 milyon dolar satmışlar. Ama bunun karşılığında da tam 323 milyon dolar karşılığı euro almışlar.
Yani bozdoları-aleuroyu olmuş.
Perdenin önünde dolar satılmış ama arka kapıdan da euro alınmış. Yani toplamda kampanya esnasında dolar satılmış ama daha fazla olarak döviz alınmış. Galiba bu verileri daha çok tartışacağız. O nedenle burada bırakıyorum.
***
Bu arada Merkez Bankası rezervlerinin de 99 milyar doların altına düşerek 98 milyar 633 milyon dolara geldiğini belirtmemiz gerekiyor.
Bir başka önemli veri de “Üretici Fiyatları” oldu. Kasım ayında aylık yüzde 2,0 artış yaşandı. Gerçi Merkez Bankası da dikkat çekti ama bu durum kur artışının maliyetlere yol açtığını gösteriyor. Yani şimdi maliyetler artıyor, yarın fiyat artışlarına yol açılıyor. 
Hatırlarsanız aylarca şu noktanın üzerinde durdum. Hatta Moody’s bile kredi notunu düşürmeden “önlem olarak hemen uygulayalım ki, not düşmesin” dedim. Maalesef yine geç kaldık ve Moody’s kredi notunu düşürdükten sonra sadece yüzde 10 indirim yaptık.
Neydi o konu? Doğalgaz fiyatları, ve de elektrik fiyatları.
Eğer bizler dünya fiyatları hızla düşmüş ve ucuzlamış enerji fiyatlarını indirirsek maliyetleri aşağıya çekeriz. Bu sayede sanayide çarklar daha rekabetçi dönebilirdi.
Bu sayede  enflasyonda da düşüşün yolu açılarak, faizlerinde düşmesi sağlanabilirdi. Ama olmadı... Maalesef ekonomi için en zaruri adımları dahi atmıyor ama sonrada “oyun var” diyoruz. Eğer ekonomide bir oyun varsa, gerçekten bunu enerjide aramamız gerekiyor. Doğalgaz da aramamız gerekiyor; elektrikte aramamız gerekiyor.
Çünkü ekonominin çarklarını bunlar çeviriyor ve biz bu çarkların dönmesi için gerekli hiçbir adımı atamıyoruz. Son 2,5 yılda 40 milyar dolar ucuzlayan doğalgaz ithalat faturasının nereye gittiğini çok merak ediyorum. Ya siz..

aksamdan beri düsünüyordum kac dolar bozdurduk bu tl ler nereye gitti diye ???

.

8 Ara 2016

DESPOTIZM DOGU TOPLUMLARININ YAZGISIDIR (MI)

 Takip et

"


Despotizm doğu toplumlarının yazgısıdır" (mı?) Başkanlık tartışmalarının metafizik temeli bu soru(n) olup gerisi laf u güzaftır.

5 Ara 2016

KURANI ANLAMANIN ANLAMI

https://www.youtube.com/watch?v=Zq2Qk_6jQqU

Dücane Cündioglu'nun "Kurani Anlamanin Anlami" isimli konferansinin linki Marmara Ilahiyatta. Hararetle tavsiye edilir...

Hoca baslarda  sunu söyledi,  Kuran okunarak Kuran anlasilmaz bitirirken de iyi bir mümin olmak icin aptal olmamiz gerekmiyor... 

2 Ara 2016

SORUMLULUK VARSA KADER YOKTUR

 Takip et

Dücane Cündioğlu
‏@ducane
Siyasal yönetim kusurlarını "kader" gerekçesiyle örtme çabaları devlet aklının çaptan düştüğünü gösterir.

Sorumluluk varsa kader yoktur.


Kadere iman edenler asagiyi istedigi gibi doldurabilir bos birakiyorum , kader inanmanin degil bilmenin konusudur...

DÜCANE CÜNDIOGLUNUN TWITER TAKIPCILERI




Dücane Bey bu memlekette nadir bulunan düsünürlerden kendi tabiriyle tek felsefecisi...

Twitter'da bu düsünce insanini takip eden sahsi muhteremlerde de insan bir seviye bekliyor dogal olarak degil mi ? Hande Yener'i Cem Yilmaz'i felan degil gelip ne yazip ne yazmayacagi hangi seviyede yazacagi belli olan bir felsefeciyi takip ediyorsan düsünceden nasiplenmissindir diye umuyor insan..

Heyhaaat...

O ne pespayelik... En temel felsefi bilgiden, Literatürden, en temel fikhi ve akaid metinlerinden, en temel mantik kurallarindan habersiz en fenasi takip ettikleri zatin ne yapip ettiginden ne yazip cizdiginden habersiz bir güruh...

Gidin Recep Ivedik hakkinda yorum yazin midem kalkti lan seviyesizlikten kendimi ahira girmis gibi hissettim....

Dücane Bey yorum yapanlari engeller misiniz bir zahmet ?! 

Ben niye okudum peki ? HOca oraya basligi ana cümleyi kavrami ifadeyi neyse özü veriyor koyuyor oraya ben de acaba alt metinlerde ne gibi acilimlar yazmis takipciler benim anladigimdan farkli yorum yapanlar var mi yeni bir sey ögrenebilir miyim diye okudum..Hay okumaz olaydim...

Düslemeye devam edecegiz Hocam israrla...

NOT.hoca gecenlerde bununla ilgili bir tweet atti ve bu bahsettigim takipciler sayesinde nefis terbiyesi yaptigini söyledi. ben de cevabimi almis oldum hocama derin saygilarimla

ERKEGE 2 KADINA BIR PAY O KADAR



"düsünmenin eslik etmedigi her inanc siddet yüklüdür" Dücane Cündioglu

Abdülaziz Bayindir Hoca var sabik Istanbul Müftülügü fetva dairesi baskani simdilerde ayetle adam dövmeyi(bu tabir Ilhami Güler Hocaya aittitr ve cuk oturmustur) ve dini güya aslina döndürmeyi vazife edinmis ve üst perdeden parmagini sallayarak gerek kendi sitesinden gerek tv den ahkam kesmeye devam ediyor.

Yani yazip kendimi sisiriyorum ama dayanamiyorum da bir yandan bu aptalliga. 

Gecen hafta sonu Hilal tv de denk geldim miras ayetlerini yorumluyordu ve isin sonunda erkege 2 kadina 1 pay Allah'in kesin emridir aksine davrananlar ebediyen cehennemliktir dedi bitirdi. Gerekcelerini siraladi tabi gene ayetlerden. Allah bilir biz bilemezmisiz bunun hikmetini. Paylarida Allah biz yapamayacagimiz icin öyle acik acik anlatmis.Ayette öyle diyor ... Araplarin disindaki toplumlar mirasi paylasamiyorlar bu yüzden zaten (burada ironi yaptim) Evet cehenneme gitmek serbest kendini cennet bekcisi sayan sevgili hocam. Bir siz gidin o cennete zaten Allah size birakti cennetlikleri cehennemlikleri . Her hoca masallah birbirlerini cehenneme gönderip duruyor(yakisir ayrica da)

Abdülaziz Bayindir'in karsi argümanlara direk cevabi su oluyor : cehenneme girmek serbest. Buradaki siddet fiziksel degil Allah üzerinden korkutarak psikolojik siddet uyguluyor. ISID ten farki infazi Allah'a birakmis olmasi gene ayete dayanarak allahtan.

Mücadele süresini okudugunda ne düsünüyor acaba ? BU isi madem sen (peygambere) cözmüyorsun Allah cözene kadar bu kapidan ayrilmiyorum diyen Havle hakkinda ne düsünüyor acaba ?. Düsmanlara karsi besili atlar hazirlayin ayetini okudugunda ne anliyor? Kehf süresini okudugunda ne anliyor ?

Abdullah bin Mesud'tan rivayet edilen bir hadis var ; peygamber hayattayken hepimiz kadinlar konusunda cok hasasstik hakkimizda bir ayet gelir diye korkuyorduk. Nebi öldükten sonra herkes kadinlara karsi bildigi gibi yasamaya geri döndü.

Bu miras ayetleri indiginde erkek sahabeler arasinda büyük bir direncle karsilasti , ata binmeyen kilic sallamayanlar mallarimiza nasil ortak olur diye. O zaman kadinlar da savasa gitsin biz savasmiyoruz tarzinda protestolar oldu. Miras ayetinin sonundaki tehdit bunun icin olmasin sayin hocam , Nebi öldükten sonra kadinlari mirastan mahrum birakma fikriyatinin önünü kesmek icin olmasin?

Kadinin mal sayildigi bir toplumdan bahsediyoruz burada ya hu ! Babadan ogula miras kaldigi .. Hicretten sonra karilari Mekkede kalan (isimleri hatirlayamadim su anda ) bazi sahabelere Ensardan bazilarinin " benim fazladan iki karim var istiyorsan onlardan istedigini alabilirsin " diyebilen bir kadin algisi. Iradesi yok kisiligi yok .. Türk toplumunda böyle bir sey hayal edilebilir mi ? Sende fazla kari var bende yok birini bana ver dedigini , adamin cükünü keserler..

Bu ayetler böyle bir topluma indi sana bana degil niye üstünüze aliniyorsunuz ? Tabi cehenneme gitmek serbest anliyorum.. Ya sizin cehennem ya öteki taraftaki cehennem iki ucu boklu degnek misali her türlü siki tuttuk...

Bir de bu bu zati muhterem kisas ayetini yorumlarken söyle bir cümle kurdu; simdi istanbul-ankara yolunda bir otobüs bir adami kazayla öldürse onun kan parasi o hatta calisan bütün otobüscülerden ortak alinir böylece herkes birbirini kollar kaza yapmasin diye. Islamda böyle iste avrupanin bu aklina hayal gelmez böyle muhtesem bir sey. Otobüs söförünün diger otobüs söförünü kurallara uymadugunda direk hakim önüne cikarma hakki var. Simdi polis  var islamda polis yok herkes herkesin polisi o yüzden Osmanlida suc yoktu (bunu söylemeseydin iyiydi hoca alaninin disina ciktin yeme bizi). 

Muhtesem bir cözüm hakkaten (ironi yaptim). 

Kafayi ayetle bozarsan sonunda gelecegin yer mezarlik bekciligi zira hayatin bu kadar disinda kalanlara ancak orasi yakisir..Burada zatina bir elestirim yok fikirleri lagim cukuru yalnizca onu söylüyorum..

Allah bütün günahlari bagislar ayetine güveniyoruz hocam ayetse ayet yani...

Not: sonradan aklima geldi , Bayindir Hoca o agzindan düsürmedigi ayetlerle kafayi o kadar bozdu ki sonunda Allah'in gelecegi bilemeyecegini cikardi o ayetlerden. Ömer Celakil da böyle yoldan ciktiydi. Bir de sürekli sükürler olsunki Allah bana hikmeti nasip etti de bu dini ihya ettim(ediyorum). Gencken dua etmis bu dine buyuk bir hizmet edeyim diye duasida kabul olmus anlasildigi üzere. BU secilmislik sapkinligi nedir yaaa...