31 Mar 2017

ISIMIZ COK ZOR (IMKANSIZDAN BIR TIK ASAGIDA) AMA DÜSLEMEYE DEVAM

Ozgür Demirtas Hocanin twitter hesabinda paylastigi iki twite yazilan yorumlari okuyunca insanin morali hakikaten bozuluyor aptalligin bu derecesi radyasyondan daha tehlikeli. 

Space x firmasinin uzay roketini tek kullanimliktan kurtarip ucak gibi inip kalkar hale getirmesini "bu bir devrimdir bir tarih yazilmasidir" diyen hocaya  bizim hanzolarin yaptigi yorumlar:

- hocam filmi geriye sarmislar ( he evladim filmi geriye sarmislar sararken motorun yanmis. bal var 7 kilo 100 tl yer misin)

- dikey inis yeni basriliyorsa yillar önce aya inis nasil olmus ( gemiden parasütle atlamislar evladim )

- -de eki ayri yazilacak hocam ( ha gayret alfabeyi söktün adamlar marsa giderken de ygs yi kazanirsin)

- bunun insanliga ne gibi bir katkisi var ( insanliga bir katkisi yok senin gib embesilleri marsa birakip gelecekler)

- vay arkadas elin oglu dikey inisi basariyor biz bunun gercek oldugunu anlatmayi basaramiyoruz .( lozanin gizli maddeleri olduguna ve bu yüzden petrol üstünde yüzerken onlari cikaramadigimiza inanan bir güruha anlatamazsin abi)

-allah askina profsunuz uzaydan hic roket dikine gelir mi ,aerodinamik diye bir sey var (en cok buna güldüm evet aerodimike giris derslerini bu arkadastan alacagiz bundan sonra 1.ders ,uzaydan gelen roketler mermi gibi düser ve bu arkadas tepesine düsen roketle ölür. aerodinamik iste napican)

-bir süre sonra öyle bir fark olusacakki aramizda kapatmayi düsündügümüzde bile canimiz sikilacak (bak buna yürekten katiliyorum kendi bokumuzda bogulacagiz)

-mesele bunu atmosfer icinde degil disinda kullanmak o zaman bir anlam kazanir ( aferin sana meseleyi ne güzel cözmüssün atmosfer oldugunu ögrenmissin atmosferin disi derken evladim)

-evet burada dikey inisle tarih yazilirken afrikada insanlar acliktan ölüyor( git doyur arkadasim her seyi de Elon Musk'tan beklemeyin)

Ezikligin aptallikla harmanlanmis hali evrendeki en büyük kara deliktir, Allah düsürmesin sifasi yok...



VAZGECMEK YOK DÜSLEMEYE DEVAM




'Soluk aldığım ve aklım başımda olduğu sürece felsefeyle uğraşmaktan, öğütler vermekten ve doğruyu anlatmaktan vazgeçmeyeceğim' Sokrates

TÜRKIYENIN DEGISME(YECEGI) GERCEGI

"islamla, çomarlıkla alakası yoktur. en basitinden her sabah 30 kişilik otobüse 100 kişi sığmaya çalışanların arasında çomarı da var, ateisti de var, dindarı da var, gezicisi de var o da var bu da var. otobüste göt göte gittiği halde üstüne boşlukları doldurun amk diye bağıran şoförden azar işitir de gene sesini çıkartmaz kimse. ne çomarı ne ateisti ne dindarı ne çapulcusu hiçbirisi bu hayvan muamelesine isyan etmiyor. her gün yaşadığı bu hayvanca muameleyi değiştirmek için en ufak bir çaba göstermeyen millet hiç bir zaman düzelemez."
Trafigi, bir toplumun sosyolojik aynasidir.

Köylülüge teslim olmus bir ülkenin degismesi icin bilmsel düsünme ve bilim üretmeye ihtiyaci vardir. Bunlar olmadan degisim imkansiz.

Düslemeye devam edecegiz umutla..Terk edip gitmek seni kurtarir ülkeyi degil. Bu ülkenin iyi olmasini istiyorsak iyi olup iyi isler yapacagiz..

Ben kendimi degistirdim ülkemin degismesini de isterim olmazsa da dert degil. Fareler lagim sever der gecer giderim...
Hayirli cumalar(ne demekse)
  

30 Mar 2017

NARLAR VE AYVALAR

Narlar ve Ayvalar

Seker Ahmet Pasa - Narlar ve Ayvalar

Bu topraklarda cagdas resmin kurucu babalarindandir ve ilk ekspreyonist ressamimizdir. En meshur resmi bu degil lakin bu resmi acayip . Nar ve ayva sonbahar meyveleridir. Günlerin kisaldigi, sogudugu ve soldugu mevsimin tezat meyveleri. Nar capcanli bir kirmizidir ayva da capcanli bir yesilden piril piril bir sariya döner bu mevsim. Solan günlere inat capcanlidirlar. Sanki yazdan yeni cikmis ruhlarimizin karanlik kisa yolculugunda yaz nesesi katmak ister gibidirler.

Kahverengi fona inat bütün canliligiyla bizi yasamda kalmaya cagirirlar.  En arkada bir kismi kesilmis ve kesik tarafi bize dönük bir nar var, bana kadini sehveti ve hayati hatirlatti. Cagri davetkar bir cagri..Görene anlayana...

BIRAZ DA GÜLÜMSEYELIM DÜSÜNÜRKEN

(Tatyos@tatyosbey twitter dan alinmistir)

Tarantino filmleri bile ülkedeki hareketin karşısında tırt kalıyor..

Avrupalıların domuz yemesine rağmen bizi kıskanması olacak iş değil..

Vatandaşlarımız müsterih olsunlar" lan acaba vatandaşlardan müsterih'in anlamını bilen ne kadar insan var. Anlamını bilen de müsterih olmaz

Ne tek adamı kardeşim, yardımcıları da olacak..

Adorno bile intiharı bu denli soğukkanlı karşılamamıştır..


Kuzey Kore örneği verip durmayın lan, herif eniştesine havan topu attırıyor. Abd'yi nükleer silah ile tehdit ediyor. Yerin kulağı vardır..

Sayın Cb'yi anlıyorum, ben de mahalle maçlarında kaptan olup bütün golleri ben atmak istiyordum..

Hocasız üniversitenin distopik olmadığını ispata çalışıyolar, deneysel bi çalışma, bu anlamda ilerici bi hamle olarak görebiliriz..

Bayburt'un cazibe merkezi yapılması fikri hayırcıların belini büktü, önemli bi hamle olarak tarihteki yerini aldı..

Çalışmanız karşılığında para alırsanız tabii kriz olur, krizi aşmak için para almadan çalışmalıyız. Herkes taşın altına elini koyacak..

Çavuşoğlu yasağa rağmen Amsterdama gidiyor, 1 kutu kek ile mantar verseler "oh be güzel miting oldu, bi rahatlama geldi" der, yurtta açılır.

Haberde "Cenevre Sözleşmesinden doğan şartları yerine getirmesi talep edildi " dendi, kahvede herkes bir 10 saniye varoluşu düşündü, hemen geçti

TV'lerden sokaklardaki afişlerden anladığım kadarıyla yakın zamanda bi seçim var ve bu seçimde sadece tek bi şık var..

Jet Fadıl'ın insanları dolandırması değil de bunun için hapis yatması enteresan..

Elmayı üretip sonra yedi diye cennetten kovmak tarihin ilk kontra faaliyetidir..

Basın 15 gün çalışsın, kılıç ve mızraklarla Lüksemburg'a karadan koşarak saldıracağız desinler; bi tanesi yolda durup niye saldırıyoz demez.

Bıyığını sikeyim diye menşın atıyo: heykel, ördek, eşek, timsah, damacana, masa sandalye siken onu da yapar, inanırım..

Kocaeli'de Yunus Balığına ateş edip öldürmüşler, bi insanin! yunus ile ne problemi olabilir: tüm güzelliklerden nefret ediyolar..

Ekonominin bozulduğunun kanıtı: kuruyemişçi arkasında içen Nietzsche bıyıklı abiler usulce kayboldular..

Okuldayken Dayıma Metalciyim demiştim, "olsun evlat Sigortan olsun" da demişti. Sabancı olsan dayı önceliği: sikim sigorta olmadıktan sonra

Lozan'daki madde o kadar gizli ki dünya tam olarak soğuyana kadar gizli kalacak..

Rusya ve İsrail Lozan'daki gizli maddeden geri adım attılar, oyun büyük arkadaşlar: Alibeyköy'de kahvede okey oynarken net gözüküyor..

Lozandaki gizli madde: Yeraltı kaynaklarımız çok zengin; lakin çıkarmamıza izin vermiyolar diye 100 yılllık dedikodu yapıp gururlanacaksınız

Bu ülke çok acılar çekti, bir kuşağın seks idolü Aydemir Akbaş'tı..

Onlar da çalışıp kendini geliştirerek aynısını yapabilirler..
Arkadaşlar kimse bizim milli birlik ve beraberliğimizi bozamaz, çünkü öyle bi şey yok..

Bu halk darbelere karşıdır Arkadaşlar, darbelere karşı olduğunu sandıkta göstermek için 1982 Anayasa'sını % 92 oran ile kabul etmiştir.. l

Hakimiyet milletin olunca hiç çekilmiyor, hakimiyetin Allah'a iade edilmesini istiyoruz..

tüm zamanların en iyi Death Metal albüm kapağı..


29 Mar 2017

YENIDEN SÖZ MEDENIYETINDEN GÖZ MEDENIYETINE




" Bir toplumu var eden ana göstergelerden birisi de yüksek soyutlama gücüdür. İleri toplumlar bu soyutlamaların sembolik değeri kadar çekim kuvveti etrafında özgürce yaşarlar. Çünkü bir toplumu asıl var eden soyutlanmış yüksek değerlerdir. Şehirleri kurarken; sokağı, evi, kapıyı, pencereyi, evdeki eşyayı tasarlarken ona ihtiyaç duyarız. Yetmedi, düşünmek ve o düşünceyi etkili biçimde ifade etmek için de yine o gerekli. Sanatı yaparken ve yaşarken yine o devrede. Onunla zevkine varırız yaratıp yaşatmanın. Bir yaşama zevkimiz varsa soyut düşünmeyi ve soyut ifadeyi başardığımızdandır fert ve toplum olarak. 

Toplumlar, duygudan aklın ergin ve sağlam çağına dillerindeki saklı soyutlama mermerini yonta yonta yükselirler."öMER ERDEM-KARAR

Blogta defalarca degindigim köylülükten kurtulmak,toplum olmak,okuyan bir toplum olmak,üreten bir toplum olmak en kestirmesi adam olmak icin daima felsefe ..Düsünce egitimi veremeyen halklara kölelikten baska bir secenek yok..

BIr toplumu siyasiler degistirmez öyle olsaydi bu ülke coktan degisirdi. Siyasi dizayn islevsizdir ve buldugu ilk firsatta toplum fabrika ayarlarina döner. 

Ticaret,inovasyon,bilim , felsefe ve sanat...

Yol budur gerisi hamasettir...

Soyutlama icin de göz medeniyetine evrilmemiz gerekmekte ,devenin atlayacagi hendek budur ...

OKUYAN INSAN VE ÖTEKILER

"Okuyan insanlar vardı, bir de ötekiler. İnsanlar arasında bundan daha büyük bir fark yoktu" Pascal Mercier

Siyasal zevzeklikleri birakin okuyun..Ilk hedef kendini yetsitirmek,vatani kurtarmak degil..Yolda olmak var olmaktir..Menzil yok sadece yol var...Kimin pesinden gittiginize de dikkat edin ..Sloganlarin siddetinden korunmanin yolu kitabin sükunetidir...

Benim bunu anlamam senelerimi aldi...

BASKANLIK GELECEK TÜM DERTLER BITECEK

"...Kendimizi kandırmayalım, biz hala çiğ bir toplumuz. İhtilaf ahlakımız yok, birbirimizi linç etme, yok etme mantalitesi hakim zihinlerimizde. Nefsimizde olanı değiştirmediğimiz için de Allah bize ümmet olmayı nasip etmiyor...Neyse kafa konforumuzu bozmaya, düşünmeye gerek yok, hep beraber slogan atalım tüm meselelerimiz hallolsun "Başkanlık gelecek tüm dertler bitecek". Hem güleyim hem de ağlayayım bari :):( "

Karar Gazetesinde ,Mustafa Cagrici'nin makalesine yapilan yorumlardan bir Bülent isimli arkadasin (arkadas olmayi cok isterim ) yorumundan bir bölüm. Yorumun geri kalani cok mühim degil olaya iliskin yorumlar lakin bu kismi kavramsal tespitler icerdigi icin mühim. 

"cig" tanimlamasi hosuma gitti durumu daha vurucu anlatiyor ,cocuk toplum deyince o kadar sarsmiyor. Neden cig bir toplumuz (aslinda topluluguz zaten toplum olsak ciglikten de kurtulmus olacaktik) , ihtilaf ahlakimiz yok ! Eksiksiz bir tanimlama ve sectigi kelime de cuk oturuyor.

Beyin sapinda kalmis kortekse cikamamis topluluklar ancak slogandan anlar ...

CB nin farkinda olmadan yaptigi sey bu ; kitleye slogan veriyor...

Düslemeye devam edecegiz ...

27 Mar 2017

SÖZ DEN GÖZE (BIR UMUT OLARAK; BAKMAK)

"
Biraz durup düşünmeli, Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri niçin Batı’da takdir görüyor da Türkiye’de sıkıcı bulunuyor? O filmler görsellik kalitesiyle Batılı bilinci ne kadar etkiliyorsa, halkımızı da (ne yazık ki) o denli sıkıyor ve bayıyor. Ceylan’ın filmlerinde edebiyatın/hikâyenin/anlatının kokusu bile yok ama saf görsellik var. Diyalogları ne kadar berbatsa, görüntüleri de o denli etkileyici! Ceylan, muradını gözüyle anlatıyor, diliyle değil. Bu nedenle kulağa değil, öncelikle göze hitab ediyor. Batılı bilinç de o ödülleri Ceylan’ın hikâyesine değil, sanatınaveriyor. Görsellikteki maharetine. Kamerasının gücüne. Kadrajının yetkinliğine.



Keza Cem Yılmaz, filmlerinde kendince görsel harikalar yaratmaya çalışıyor, yapımcıları da kesenin ağzını açtıkça açıyorlar. Komedyen, maksat sanat olsun abiler diyor. Bu çabalar karşısında halk ne diyor? Görsel tekniklere karnımız tok, biz hikâye isteriz, gülmek isteriz, diyerek o görsellik numaralarını umursamıyor bile. Halkın gözünü çok meşgul edersen, anlattığın hikâyeye pek kulak ver(e)mez. Oysa stand-up’lar öyle mi? Yeter ki konuş! Herkes dikkatle dinler seni! Dinler ve güler. Gösterme, dikkati dağıtma, sadece anlat!






Recep İvedik filmleri neden gişe rekorları kırıyor sanıyorsunuz? Göstermiyor, sadece anlatıyor. Tuluât yapıyor ve saçmalıyor. Halk da dinliyor. Hepsi o kadar!
"




Yazinin tamami icin "http://ducanecundioglusimurggrubu.blogspot.com.tr/2012/08/soz-medeniyetinden-goz-medeniyetine.html"

Düsünmenin aydinlatici isigi  gözümüzün önünde durani görmemizi saglar. Bugün yeniden okunmasi gerektigini düsündügü icin Üstad dikkate veriyor bu yazisini tekrar. Tuluatcilar hep sahnede  ve son kozlarini oynuyorlar. Düstüklerinde kalkamayacaklarini biliyorlar cünkü..

Düslemeye devam edecegiz ...


24 Mar 2017

BIRLIKTE-YALNIZ



Maria Kreyn-"Birlikte-Yalniz"

maria kreyn ile ilgili görsel sonucu

Adel'in Hayati filminden bir sahne..

Üstteki resim alttaki fotograf...Sanatin gücü..

Kadinlar birlikteyken de yalnizdirlar bazen.Bazen mi ?

SON BAHAR-GÜZ

james tissot nekehat ile ilgili görsel sonucu


james tissot nekehat ile ilgili görsel sonucu


James Tissot'un iki tablosu.Üstteki "holiday" alttaki "nekahat". Iki tabloda ayni bahcede resmedilmis. Iki tablodaki duygular tezat..Üstteki resimdeki canlilik yerini ölümcül bir sessizlige birakiyor alttaki tabloda. Üstteki resimde solmus yapraklar bile canli bir renge sahip alttaki resimde ise bütün renkler mat.

Ressam bizi susmaya , gözlerimizi kapatmaya ve düsünmeye davet ediyor...

BOS SANDALYE TEKNIGI

Gestalt terapisinde (bir benzeri günümüzde psikodramada) kullanilan bir teknik vardir;bos sandalye teknigi.

Danisan icin iki sandalye konur karsilikli olarak sandalyenin birisi bostur. Danisan sorun yasadigini düsündügü kisi ile karsilikli oturuyormus varsayar ve sorularini sorunlarini dile getirir sonra o kisinin rolüne gecer ve karsisindaki bos sandalyeye oturur ,bu sefer o kisiymis gibi o sorulara cevap verir. 

Cok etkili bir yöntemdir , role girmeyi basarirsaniz farketmediginiz bütün cevaplar apacik ortaya cikar. BU teknigin amaci zaten kisinin farkindaligini ortaya cikarmaktir gerisi corap sökügü gibi gelir zaten. 

BIr duygunuzun kaynagini ögrenmek ya da bir probleminizi cözmek istiyorsaniz cok hizli ve etkili bir metottur.

Memleketteki psikodrama üstatlarindan Deniz Altinay HOcanin ,Üsküdar Üniversitesinde verdigi konferanstan sonra dinleyicilerden biriyle yaptigi kisa calismada teknigin nasil isledigini izleyebilirsiniz. Esinin kendisinden neden bosanmak istedigini ögrenmek isteyen hanimin bes dakikada cevaplarini buldugunu sasirarak seyredeceksiniz.

Bütün mesele farkindalik.. 

UMUT'SUZLUK

yaşadığımız, sürdürülebilinir bir umutsuzluk.

INSAN BUDUR!

Olay mahalli tam da burası.. 'Olmak ya da olmamak' ;

GÜNDELIK HAYAT KARSISINDA ISLAMCI ACZIYET



Müslümanlar iki şeyi önemseseydi dünya çok başka bir yer olurdu.Liyakat ve güleryüz.

Işte bizim kadim sorunumuz: "Kimi sevdiğini,kimi sevmediğini bilir.Ama ne istediğini bilmez."

Kurallar başkalarının, kuralları ihlal etmek bizim hakkımız olsun diyenlerden miyiz?

Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri filan yazarda medeniyet anlayışı başlığı altında tez yaptırmaktan vazgeçmeli artık.

Gündelik hayatı atlayarak medeniyet inşa etme yanılgısı.Cümle içinde 50 defa medeniyetimiz kavramını kullanınca medeniyet inşa olmuyor.



Hayat boşluk kaldırmaz.Adam kendisi için bir şey inşa onu silah olarak algılıyoruz,1839'dan beri aynı yanılgı.

Kavramlar önemlidir.Kültürel silah olmaz.Silah öldüren,kültür yaşayandır.
Fatma Barbarosoğlu

"Gündelik hayati atlayarak medeniyet insaasi" ne muhtesem bir tespit. Basit ama can alici noktadan. Gündelik hayat yani hayat..Günümüz islamcilarinin(müslümanlarinin) düstügü en büyük hata ;dünyada ne olup bittigini algilayamamak .Bu durum aslinda 16.asirdan beri böyle..

Neden böyle ?

Cevabi kavram gelistiren bir medeniyet nedir sorusudur ? Bütün cevaplari buldugunu düsünenler düsünmeyi de birakirlar..

Hadi hayirli cumalar ...Ne demekse o da...Cumayada gitmedim üstelik...

NAYLONLASMA-TÜRKIYE'NIN AKILLA IMTIHANI

Bugünkü cuma hutbesi niyetine..Fatma Barbarosoglun'dan "Naylonlasan Hayatlarimiz"
Tepeden tirnaga bir naylonlasma ;naylon insanlar,naylon siyasetciler,naylon üniversiteler,naylon sendikalar,naylon kitaplar,naylon egitim...Dünya büyümemizi kiskaniyor .. Yakinda o rakamlarda naylon cikar merak etmeyin...Islamcilarin kendileri de naylon zaten ne bekleniyordu ki ? Dünya bizden korkuyor cünkü naylon dogada cok zor cözülüyor cünkü yani cevre felaketiyiz korkulari ondan...

Calinan sorularla memur olan,torpille makam isgal eden,parayla yazilan tezlerle akademik ünvan kovalayan bu gürühtan korkmak gerekir hakikaten..

Naylon botlarla avrupaya akmaya calisanlar acolduklarindan degil umursuz olduklarindan yapiyorlar bunu..

Filikalara....

"Ne kadar çok naylon var hayatımızda.

Kaplar kacaklar, sandalyeler, masalar, halılar, kilimler, kıyafetler...

Gördüğümüz her şey, dokunduğumuz her şey naylon olunca biz de naylon oluyoruz.

Aklımız naylon, fikrimiz naylon. Kalbimiz naylon.

Uzaktan bakınca ışıltılı parlak renkli; idrak etmesini bekleyince saldırgan, süfli, sorumsuz, nadan.

Naylon kalplerimiz, naylondan bedenlerimizi içinde tıpırtısını bekliyor.

Lakin azıcık bir zorlamada eğilip bükülüyoruz. Acık bir darbede yamuluyoruz.

Aldığımız plastik/ naylon sandalyeler iki mevsim sonra yamuluyor, yamulmasını seviyoruz çünkü onu atıp yerine yenisini alacağız. Gözümüz yorulmuştu kullanıp attığımızın yerine yenisini getireceğiz, o zaman gözümüz gönlümüz açılacak. Bir enerji gelecek üstümüze. Ne kadar sürecek enerjimiz? Bir kaç saat ya da bir kaç gün. Sonra bitecek o enerji. Yeni bir hayat enerjisi için yeni bir şeyi atmayı düşüneceğiz. Onu atınca yerine yenisi gelecek yenisi gelince bize de birkaç vakitlik hayat enerjisi gelecek.

Nesneler naylon, ilişkiler naylon, kariyer basamakları naylon.

Bir zamanlar naylon faturalar vardı hayatımızda. “Hayali ihracatçılar” vergi iadesi almak için ihraç etmedikleri halde sanki pek kıymetli ürünler ihraç etmişMİŞ gibi yapardı.

Naylon faturalarla hakiki para kazanmak o kadar kolay olunca naylon diplomalarla hakiki kariyer kazanmanın da yoluna düştü sen benim kim olduğumu biliyor musungiller.

Perşembe günü profesyonel ofislerin yazdığı “bilimsel tez” haberine karşılık telefonlarım susmadı. Görüşümü merak ediyorlardı.

Görüşümü merak edenler, şaşırmamı bekliyordu.

Üzgünüm şaşıramadım. Çünkü ben o ilk şoku 2003 Haziran'ında yaşamıştım.

Beni arayan muhabirleri o yazıya yönlendirdim.

Müsaadenizle tekrar yayınlıyorum. Buyurun:

“Ödev yapılır/diploma verilir”

Camlarda yazılar görürsünüz. Börekçi camında: Sabahları çorba bulunur. Tamircide: Ayakkabı, çanta tamir edilir. Pastanelerde: Pasta siparişi alınır. Yakında okulların kapısında şöyle bir ibare göreceksiniz. Yani kralın elbiseleri gibi görebilenler görecek: Diploma verilir.

Üniversite yıllarında her kırtasiyede “Tez yazılır ve ciltlenir” ibaresini gördükçe, “yazılır” fiilini hiç kötü manaya çekmedim. Saflığıma verin! Öğrencinin yerine başkalarının profesyonelce tez yapıp teslim ettiğini ve geçimini sırf bu yüzden sağladığını bilmiyordum. Naylon tez kavramı henüz yabancımdı. Tez yazılır ibarelerinin bazılarının, öğrencilerin el yazısı ile yazılmış tezlerinin daktilo/bilgasayara geçirilmesi manasına gelmediğini öğrendiğimde çok acı bedeller ödeyerek yaptığım doktora tezim, burnumun direklerini bir kere daha sızlattı.

Naylon tez yazmalarının ilk ve ortaokula kadar indiğini şu dakikalarda öğrenmiş bulunuyorum ve bu yazıyı içimin taşlaşması pahasına yazıyorum. Öğrencilerin internetten ödev indirdikleri malumunuzdur. Öğretmenleri de biliyor zaten. Benim bahsettiğim bundan farklı. İlk ve orta okullara ödev hazırlayarak kendine araba almış bir kızdan bahsedilince neye uğradığımı bilemedim. Muhitinde son derece tanınan biriymiş “ödev yapılır” ibaresinin muhatabı olan genç hanım. Ansiklopediden birkaç paragraf, ortasına bir resim, bilgisayar çıkışı ve ödev hazır. Bu arz-talep dengesi beni dehşete düşürdü. Hazırlanan ödevlerin rayici beş milyondan başlıyor. Ders notu düşük öğrenciler, notlarını yükseltmek için, dönem ödevi alıp doğruca seri imalat ödev hazırlayan yere gidiyorlar. Nekka para okka ödev üzerinden alış-veriş tamamlanıp, öğretmenin huzuruna varılıyor. Öğretmenler, profesyonel “ödev yapıcının” elinden çıkmış ödeve nasıl bir muamelede bulunuyor...? Bilemiyorum.

Bizim gençliğimizde, tam edebiyat hocalarının istediği gibi roman özetleyip, tip tahlili, ana fikir, yazarın hayatı gibi bütün bilgilerin liseli bir gencin algı düzeyine göre hazırlandığı “yardımcı ders kitapları” vardı. Ama hocalar “külyutmaz”, bir yazar elinden çıkmış özeti takdim eden öğrenciyi tahtaya çıkarıp romanı bir de sözlü olarak özetlemesini isterlerdi.

Sanayileşmeyi gerçekleştirememiş, vaktinde iş bölümünü icra edememiş bir toplum olabiliriz. Ama eksiklerimizi telafi etmekte de üstümüze yoktur.

Öylesine yoğun bir iş bölümü toplumu olduk ki, bizim yerimize düşünen, acı çeken, eğlenen, ödev yapan, tez yapan, kariyer yapan başkalarını ikame etmekte hiç gecikmedik. Uzaktan bakınca robot gibi görünüyoruz belki ama. Eh o kadarcık kusur kadı kızında da olur değil mi?

Böyleydi tam 14 yıl önce yazdığım yazı. Ne oldu? Kim ilgilendi?

Hiç kimse!

22 Mar 2017

YASA VE MERHAMET

82 yaşındaki bir insanı affetmeyen hakim,böyle cezamı olur demeyen müftülük,ülkeden bihaber medya. Hepsinden geçtim cami cemaati,mahalleli...

"Çocukların,yaşlıların,hayvanların hukuku merhamet üzeriden güdülür.Çünkü onlar güçsüzdür." Fatma Barbarosoglu

21 Mar 2017

NEVRUZ KUTLU OLSUN BAHAR HOS GELSIN

nevruz resimleri bahar resimleri ile ilgili görsel sonucu

nevruz resimleri bahar resimleri ile ilgili görsel sonucu

Ve dünyanin en ünlü cicekleriyle ...Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz

























TARIH NEDIR ? GECMISI OLANLAR TARIHIN NESNESIDIR

İbn Haldun tarih biliminin kurucu metinlerinden, Kitab-ül İber’in giriş kısmı olan Mukaddime‘nin ilk satırlarına şöyle başlar:
“Tarih fenni (ilmi) kavimlerin ve milletlerin yekdiğerine nakledegeldikleri fenlerdendir. Bu, ilim için sefere çıkılır, binekler hazırlanır, yolculuk için kafileler düzenlenir. Sıradan kimseler ve gaflet içindeki kişiler bile bu ilmi öğrenmek için heveslenirler. Hükümdarlar ve devlet adamları ise bu konuda yarışırlar. Bu ilmi anlama hususunda âlimler ile cahiller birbirine eşit olurlar.
Zira tarih zahiri (dış) görünüş itibariyle eski zamanlardan, devletlerden ve önceki çağlarda meydana gelen vakalardan haber vermekten daha fazla bir şey değildir. Tarihte eski çağla da ilgili olmak üzere birçok şey anlatılır. O konuda misaller verilir. Toplantı yerlerinde halk bir araya geldiği zaman can sıkılınca tarihi olaylar nakledilerek hoş vakit geçirilir.
Batın (içyüzü) itibariyle tarih; düşünmek, hakikati araştırmak ve olan şeylerin sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olan şeylerin ilkeleri incedir, hadiselerin keyfiyet ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir. İşte bunun için tarih asil ve hikmette soylu bir ilimdir. Bundan dolayı hikmet (felsefe) grubunu teşkil eden ilimlerden sayılmaya layık ve müstahaktır.
Ibn-i Haldun'un neden kendi gögünde tek yildiz oldugu daha bu satirlardan belli.Dücane Üstad'in Mukaddime Ilahiyatlarda okutulmali temennisi bosuna mi ? Neden tarihimiz yok gecmisismiz var sadece ,biz hakikate degil kissaya meftunuz..

ISLAMCILAR KENDI YOK OLUSLARININ HIKAYESINI YAZIYORLAR

İlahiyat profesöründen çok sert HAYIR çıkışı: "İslamcılar, şu anda kendi yokoluşlarının hikâyesini yazıyorlar"
"Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Hayri Kırbaşoğlu, 15 yıllık AKP iktidarında özgürlüklerin daha da kısıtlandığı ve demokrasinin rafa kaldırıldığını söyledi. “Bugün İslam ülkelerinde demokrasi yerlerde sürünüyor” diyen Kırbaşoğlu, “İnsanlar da buna bakarak haklı olarak İslam ile demokrasinin bağdaşmayacağını söylüyorlar” ifadesini kullandı.

“İslamcılar daha önceki iktidarlarda neyi kınadıysalar şu anda tek tek hepsini yapmaktadırlar. Baskıdan tutun, dışlamadan tutun, kutuplaştırmadan tutun, yolsuzluktan tutun; bunların hepsini yapar hale geldiler” diyen Prof. Kırbaşoğlu, “İslam insanlara dayatılmaya başlandığı zaman artık bu İslam olmaktan çıkar. Artık o firavun düzenine dönüşür” diye konuştu. “Kendilerini İslam’la özdeşleştirerek, ‘Hayır’ diyenler İslam inkârcılarıdır; İslam’a ters bakanlardır’ şeklindeki beyanatlar tam bir talihsizliktir” diyen Kırbaşoğlu, “Halbuki karşı çıkanlar böyle kokuşmuş, dejenere olmuş, yolsuzluklara batmış bir dindarlıktan ilallah ettiği için karşı çıkıyorlar. Türkiye’de varoluş davasıyla yola çıkan İslamcılar, şu anda kendi yokoluşlarının hikâyesini yazıyorlar” görüşünü dile getirdi."

Dücane Üstadin, Islamcilar iktidara gelmeden önce düsünmüyorlardi iktidara gelince düsünmelerine gerek kalmadi tespitini de hatirlatirim.

Iktidara gelmeden önce ici bos olsa da en azindan bir tepkisellik hareketi olarak ici doldurulabilecegine dair bir umut vaat ediyordu. Lakin kendimizi Siffin savasinda bulduk sonuc olarak..

Rasyodan kopuk bir kitlenin dünyaya nasil umut olacagini da Alev Alatli'dan duymayi cok isterdim. Yusuf Kaplan artik umutsuz vaka ,Don Kisot gibi hayali bir orduyla yel degirmenlerine saldiriyor..Insanlari dert sahibi yapacakmis önce. o vakit Sezai Karakoc yerine Müslüm Babayi öneriyorum liste olarak,Müslüm Baba'nin tüm albümleri....

Köylülügü anlarsaniz meseleye biraz vukufiyet kazanirsiniz.. 

Ben siyasi islamciligi birakali hayli zaman oldu artik kendime yatirim yapiyorum siz de öyle yapin kendi anlam dünyanizi insaa edin ve hic bir ideologun neferi olmayin takma akilla yasamayin...

20 Mar 2017

HAKLI OLMAK YETMEZ GÜCLÜ OLMAK TA GEREKIR

Hurafelerden uzak durun.
Sadece kendi gibi olanın, Özgürlüğünü savunanlar: Faşisttir. Kendi gibi olmayanın da, Özgürlüğünü savunanlar: Özgürlükçüdür. Özgürlükçü olun
Haklı olmanız işe yaramaz, Güçlü olmanız işe yarar. Haklı olup, güçsüz ölmeyin. Haklı olun ama GÜÇLÜ de olun...
 Retweetledi
Zengin oldukları için ÖZGÜR değiller, Özgür oldukları için ZENGİNLER...

SANAYI 4.0 (MAKINELER CAGI)

  Retweetledi
İzleyin: Anlatmaya çalıştığım budur. Sıfır işciye doğru gidiyoruz. Tek marifeti: Ucuz işcilik olan ülkeler batacak.

Gecen cuma aksami CNN Turk'te "Gündem Ozel" programi vardi. (Yatirim tavsiyesi mutlaka seyredin) O programin sonlarina dogru Serdar Kuzuloglu , Özgür Demirtas'in parmak bastigi bu konuya degiondi ve özetle; biz bunu konusalim dünya iscisiz üretime dogru gidiyor siyasetle vakit kaybedecegimize dedi. Insaatla büyümeye calisanlara duyurulur...