29 Nis 2015

HOCAM BENIM BIR FIKRIM VAR ???

24 Nisan 2012 @ 13:59

Hocam benim bir fikrim var! [Konuk Yazar]

Gençlere yöntem öğretmiyoruz. Önlerine ulaşılması güç bir hedef koyup bırakıyoruz. Başarı hikayelerinin yanı sıra başarısızlık hikayelerianlatmıyoruz. Peki gerçekten de doğrusunu mu yapıyoruz? Ulvi Yaman’ın yazısı. 
Bu yazı tamamen son yıllardaki üniversite öğrencileri arasında geçirdiğim zamanlardaki kişisel gözlemlerimden yola çıkılarak yazılmıştır.
Son yıllarda farklı sebeplerden dolayı üniversite öğrencileriyle geçirdiğim zamanlarda (eğitim, panel vb) her kahve veya sigara molasında mutlaka benzer diyaloglar yaşanıyor.
***
- Hocam benim bir fikrim var!
- Enteresan, sadece bir tane mi? Bende çok var! Sende de olmalı, çünkükaynağı sınırsız.
***
- Hocam benim bir fikrim var!
- At gitsin, bir işe yaramaz
- Ama anlatmadım ki?
- Sadece fikirse bir işe yaramaz, herkeste var
***
Bir yerde, hatta sanırım birçok yerde birden fazla yanlış var. Gerek eğitim sisteminde, gerekse üniversitelerde verilen panel ve konferanslarda, basında, internette yer alan haberlerde…
Klasiktir, konusunda uzman birileri üniversiteye davet edilir. Girişimcilik konusunda kendi alanlarındaki deneyimleri, başarıları, yöntemleri öğrencilere aktarması istenir. “Kişisel Eğitim Kitapları”ndan hallice olmayan bu sunumların temelini öğrenciyi gaza getirmek oluşturur. Azim, yılmamak, kendine güvenmek, inanmak vb. gibi soyut “gaz” cümlelerinin ardından “Başarı Hikayeleri” anlatılır. Garajda başlayan milyar dolarlık şirketler, genç yaştaForbes’in zirvesine ulaşanlar, girişimcilik konusunda gün itibariyle yalnızca en tepede olan sayılı birkaç kişinin, kenar süslemeleriyle zenginleştirilmiş hikâyeleri.
Sunum biter, öğrenciler büyük bir hayal kırıklığıyla kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak nasıl bir Bill Gates veya Steve Jobs olamayacaklarınıdüşünmeye başlarlar. Verilen gaz, yerini çaresizliğe bırakır.
Mesaj çok nettir. Ya dünyanın en tepesinde olacaksın, ya da hiçbir şey.
Ya hep ya hiç.
Başarının tek kriteri en tepede olmaktır. Çünkü onların anladığı ve aktardığı başarı kriteri daha azını ciddiye almaz. Önemsemez.
Carl Lewis, 1991 Tokyo Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Erkekler 100 metrede 9.86 ile dünya rekorunu kırmıştı. Uzun süre medya ve kamuoyunu meşgul eden, kendinden söz ettiren en önemli atletlerden biri olmayı başardı. Dünyanın en hızlısıydı.
1991’den günümüze dek geçen süreçte, ismini çok meraklıları dışında kimsenin bilmediği Leroy Burrel, Donovan Bailey, Maurice Green, Tim Montgomery, Asafa Powel, Justin Gatlin, Asafa Powel, Asafa Powel sıralamasıyla Lewis’in rekoru defalarca kırıldı.
2009 yılında Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Usain Bolt dünya rekorunu 9.58 gibi inanılmaz bir dereceye indirdiğinde kamuoyunun gündemini oldukça uzun süre meşgul etmeyi başardı. Peki, aynı mantıkta düşünürsek, Usain Bolt’un dünya rekorunu baz alacak ve bırakın rekor kırmayı, ikincilik, üçüncülük madalyası almış diğer tüm atletleri başarısız mı addedeceğiz?
Usain Bolt’un dünya rekorunu kırdığı yarışta ikinci gelen Asafa Powel ile arasındaki fark 0,16 salise. Yaklaşık olarak saniyenin beşte birine denk düşüyor. Meraklısı için Türkiye rekoru İsrail’de kırdığı 10.38’lik dereceyle Reşat Oğuz’un elinde. Aynı yaklaşımla baktığımızda adını bile anmaya gerek yok!
Derdim burada dünya rekorları veya atletizm anlatmak değil. Başarı hikayeleri ve onların gençler üzerindeki motivasyonları üzerine yazmak için yola çıktık. Gençleri motive etmek için başarı hikayelerinden bahsederken bu kadar yükseğe ve tek bir çıta koymak maalesef doğru sonuçlar doğurmuyor. Yalnızca birinciyien üsttekileri baz alan bir yaklaşım doğal olarak geride kalan herkesi ve her şeyi öteliyor.
Girişimciliğin daha çok başında olan bir genç için daha ulaşılabilir, gerçekleştirilebilir, yapılabilir ’küçük’ başarı hikâyeleri ise her zaman daha etkili ve şevklendirici oluyor.
İkinci konu, en başta anlattığım örnekten yola çıkarak, gençlere yaratıcılığı yalnızca “fikir” üzerinden tanımlamak. Evet fikir çok önemli, ancak somut biriş modeline oturtulmayan, projelendirilmeyen her fikir, gerçekleşmeyen işler çöplüğünü doldurmaktan başka işe yaramıyor veya benzer fikrin bir zaman sonra hayata geçmiş haliyle karşılaşılması sonucunu doğuruyor.
Gelinen sonuç, Vizontele filmindeki Deli Emin’in “Şerefsizim aklıma geldiydi” repliği…
Şunu anlatabilmemiz gerekiyor ki, girişimcilik fikir bulmaktan ibaret değil. Fikri hayata geçirebilmek iş modelini oluşturmak, ayaklarını yere bastırabilmek, paydaşlarını doğru tanımlayabilmek, gelir-gider modellerini tanımlamak, hedef kitlesini belirlemek, tüketici talep değerlendirmeleri gibi süreçlere ihtiyaç duyuyor.
Fikir proje değildir, projenin veya girişimin yalnızca çıkış noktasıdır. Anlatıyor muyuz? Hayır!
Gençlere yöntem öğretmiyoruz. Yalnızca -ki o da çok uzakta, erişilmez bir noktada- bir havuç gösteriyoruz. Önlerine ulaşılması güç bir hedef koyup bırakıyoruz. Başarı hikayelerinin yanı sıra başarısızlık hikayelerianlatmıyoruz.
“Kariyerim boyunca 9 binden fazla başarısız atış yaptım. 300’den fazla oyun kaybettim. 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. Çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. İşte başarımın sırrı..”
Michael Jordan
Başarısız olma nedenlerini, başarısızlığı getiren sebeplerin analizini, neredehata yapıldığını, neyin önceden görülemediğini, nerede yanlış yapıldığınıanlatmıyoruz. Yeni bir yaratım sürecinin, geçmişteki birçok şeyle ilintiliolduğunu, üst üste koyarak, analiz ederek ilerleme sağlanacağını, her başarının arkasında bir sürü başarısızlık olduğunu bilmiyorlar.
Fikirlerine aşık olmamaları gerektiğini anlatmıyoruz. Girişimcilikte, proje geliştirmede fikrin değişikliğe uğrayabileceğini, evrilebileceğini bilmiyorlar.
Yapılması ve bilinmesi gereken tek şey şu: Gaz vermekle olmuyor. Keşke olsaydı, ama olmuyor. Yapılması gereken fikirlerinin çöpe gitmemesi için doğruluğunu, işe dönüşme potansiyellerini anlayabilecekleri, proje geliştirme ve uygulama yöntemlerini, nasıl hayata geçirebileceklerini gerçekçi ve sistematik bir şekilde öğretebilmek.
TTNET Yeteneğe Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek programındaki eğitmen dostum Fatih Soydan’ın da derste söylediği gibi; “Fikirlerinizi çöpe atmayın arkadaşlar. Başkalarının çöplerinden milyon dolar kazananlar var.”
Ulvi Yaman kimdir?
1966, İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi, Basın-Yayın Yüksek Okulu,Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo ve Televizyon Bölümü’nde yükses lisans yaptı ve yine aynı bölümde doktora çalışmasına devam etti, tez aşamasında ayrıldı.
1984-1989 yılları arasında, bir yandan üniversite eğitimini devam ettirirken bir yandan Toros Mühendislik şirketinde İthalat ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. (Lüks otel malzemeleri ithalatı ve taahhütü), yine aynı yıllar arasında UNESCO’ya bağlı, kar amacı gütmeyen uluslararası programlara sahip “The Experiment In International Living in Turkey”de Program Koordinatörlüğü görevini yürüttü.
1991 yılında Şeker Sigorta’da Reorganizasyon, Pazarlama ve Reklam Müdürü olarak mesleki kariyerine başladı. 1993 yılında Oyak Sigorta’da Reklam Müdürü olarak görev aldı. Dream Design Factory’de 7 yıl Genel Koordinatörlük, (Dream Design Factory’deki son 3 yılında dDf’nin yan kuruluşu olan dda, Dream Design Advertising’de Müşteri İlişkileri Direktörlüğü) Capital Events’de 2 yıl Genel Koordinatörlük görevlerinde bulundu. 2003 yılında X-event’in kurucu ortaklarından biri olarak, şirketinin genel koordinatörlük görevini üstlendi. 2005 yılında Farkyeri Reklam Ajansının Kurucu Ortakları arasında yer aldı ve Genel Müdürlük görevini sürdürmektedir. Mesleki kariyeri boyunca, ulusal ve uluslararası müşteriler için yüzlerce başarılı projeyi hayata geçirdi. İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nin ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır.
Ayrıca event sektöründe hizmet veren Fix Operation ve Kerki Production’a Danışmanlık hizmeti vermektedir.
Çeşitli kitap projelerine katkıda bulundu, çeşitli dergi ve gazetelerde yazı, araştırma ve makaleleri yayınlandı.
2006 yılından bu yana Bilgi Üniversitesi, Reklamcılık Bölümü’nde, “Etkinlik Yönetimi” dersleri vermektedir.
Fenerbahçe Kulübü, Yüksek Divan Kurulu Üyesidir.
Ulvi Yaman’ın blog sayfalarına http://www.ulviyaman.com adresinden ulaşabi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder