31 Oca 2014

SALAK OLMAK BAŞKA AHLAKLI OLMAK BAŞKA SONER YALÇIN..

Churchill'in gay olduğu ile ilgili rakipleri söylenti çıkarırlar,bir basın toplantısında bir gazeteci bunu sorar Churchill  şöyle cevap verir; ben bu ülkeyi götümle yönetmiyorum.


Soner Yalçın bugün Kılıçdaroğlu ailesi ile dolaylı olarak yolsuzlukla ilgili ve yine dolaylı olarak AKP ve başbakan ile ilgili bir yazı yazdı. Güncel politika ve cemaat-hükümet savaşı ile ilgili bir şey yazmayacağım demiştim.Yazmıyorum da ha yazsam kim okur ne işe yarar ayrı konu ayrıca. Sanki Hürriyetin :-))) başyazarıyım. 

Ben oy kullanırken (bugüne kadar sadece 1994 seçimlerinde oy kullandım sanırım doğru hatırlıyorsam eğer. Türkiye'de gerçek bir seçim olduğuna inanmadığım için oy kullanmıyorum zaten.) ya da kullanırsam eğer bu aday ahlaklı mı ahlaksız mı diye niye bakayım ya hu. Hiçte umurumda olmaz. Memlekete,şehre,mesleğime ve bana ne faydası olacak diye bakarım. Fanatikte değilim her partiye oy verebilirim. Deniz Baykal'ın bir kaset komplosuyla koltuğundan edilip bir proje olarak Kılıçdaroğlunun getirilmesini de doğru bulmam. Kılıçdaroğlu seçimle geldi demek bana gerizekalı muamelesi yapmaktır. Bu ülkede siyaset maaelsef dış güçler ve iç güçler tarafından dizayn ediliyor. Beni asıl ilgilendiren ve endişelendiren bu. Oy verdiğim adamın hiçbir vesayetin etkisinde olmadan iş yapmasını isterim. Böyle bir şey olmadan da genel seçimlerde oy kullanmayı düşünmüyorum. 

Şimdi; başbakanı şahsen ve politik olarak eleştirdiğim pek çok konu var. Benim bir dünya görüşüm var, ülkem için öngördüğüm bazı politik ev ekonomik seviyeler var.Eğitim için,adliye için ve demokratik haklarla ilgili beklentilerim var.Bir de ülkenin sosyal katmanları ve politik ve ekonomik geleceği için neler yapılıyor onlara bakıyorum ve bir toplama çıkarma yapıyorum. Bir politikacı yolsuzluk yaptı diye alaşağı edilmesini doğru bulmuyorum,ahlaklı da bulmuyorum. Ahlaksız bir toplumun ahlaklı politikacılar istiyor gibi görünmesini ikiyüzlülük olarak görüyorum. Zimmet,yolsuzluk gibi suçlar memurlar için okey de ,seçimle gelenler seçimle gideceğinden politikacıların akçalı işler dolayısıyla zan altında bırakılmasını şahsen onaylamıyorum. Siyaset rant dağıtma kurumudur . Böyle değilmiş gibi yaparak ahlakçılık yapmak en büyük ahlaksızlıktır. Hodri meydan arakdaşım,sen de vaktini ve paranı harca seçimlere gir,seçil ve rantın başına otur ve istediğine dağıt ve komisyonunu al. Bu adamlar evinde otururken seçilmiyor. Yolsuzluk var diye bağıran arkadaşları politikaya davet ediyorum.Buyur seçil ve sen yolsuzluk ? (ne demekse) yapma bakalım da görelim.Hadi beni yalancı çıkar.

" CNNTÜRK’te Enver Aysever’in “Neden solcular genelde siyasi suçlardan içeri giriyor da sağcılar hırsızlıktan giriyor?” sorusuna, AKP’li Burhan Kuzu şu yanıtı verdi: “Sol iktidara az geldiği için az yolsuzluk yapıyor!”
CHP’nin; İzmir, Antalya, Eskişehir, Edirne, Aydın, Muğla, Mersin gibi birçok belediyesi var. İstanbul’da 13 belediyeye sahip. Belediyelerde para var!
İnsanın iradesi gelişmemişse, niyeti bozuksa muhtarlıkta bile yolsuzluk yapar!
AKP’li Burhan Kuzu bir kez daha kendine sormalı; Başbakan Erdoğan’ın çocukları neden sürekli gündemde ve niye kimse Kılıçdaroğlu’nun çocuklarını tanımıyor?
Avukat Zeynep Kılıçdaroğlu kamu bankasında memurluk yapacağına, CHP’li belediyelerle iş yapamaz mı? CHP’li belediyelere iş yapan bir şirkette dolgun maaşla CEO olamaz mı?
İngilizce iktisat öğrenimini başarıyla bitiren ekonomist Aslı Kılıçdaroğlu, bir turizm şirketinde çalışacağına, ticarete atılıp kendi işini kuramaz mı? CHP’li belediyelerden ihale alamaz mı? Belediyelerde iş takibi yapamaz mı?
İsteseler çoktan köşeyi dönerlerdi."


Şimdi Soner Yalçın yukarıdaki satırları yazarak bize şunu demek istiyor; Kılıçdaroğlu çok dürüst ve çocukları da öyle.Öyle ki sürünüyorlar (aslında bunu ima ediyor açıkça söylemiyor ama) fakat babalarının isminden istifade edip köşeyi dönmüyorlar. Ahlaklı olmak ile salak olmak arasında ne fark var dersem ? Kılıçdaroğlunun kızının devlet bankasında memurluk yapacağı yerde parti belediyelerine danışmanlık yapması ahlaksızlık mıdır ? Birileri bu danışmanlığı yapıyor mu yapmıyor mu ? Birileri o köşeleri dönüyor mu dönmüyor mu? Ben bir babayım ve çocuğum avukat şirketim var belediyem var partim var ve gidip başka avukatlarla çalışıyorum kızımda devlet bankası avukatı olarak devam ediyor. Bu salaklık mı ahlaklılık mı ? Böyle bir şey yaparsam annem beni eve sokmaz haklı olarak. Para kazanmanın kötü bir şeymiş gibi anlatıldığı ,müteahhtilerin kötü adamlar olduğu aptal türk filmi ahlakçılığı. Salaklıkta bir tercihtir yani diyecek bir şey yok. Soner Yalçın bu bir meziyet diyor ben de eziyet diyorum.

İnsanın iradesi gelişmemişse ,niyeti bozuksa yolsuzluk yaparmış. Doğrudur. Bizim çerkezlerde eski ödnemlerde bir adet varmış,bir delikanlı bir kızı beğendiyse kızın babasının atını ahırdan çalması gerekiyormuş. O kıza bakabileceğini ve onu koruyabileceğini ve becerisini ispat etmek için. Çocuğuna faydası olmayan birisinin memlekete ne faydası olur allahını seversen. Bu nasıl bir ahlaksız ahlakçılık anlayışıdır.

" Demek istiyorum ki, enseyi karartmayın; çok temiz evlatlarımız, politikacılarımız da var.
Ve her fırsatta her yerde dile getiriyorum:
Kimseye artık, sağcı ya da solcu diye bakmıyorum; fikir namuslusu mu, vicdanlı mı, ahlaklı mı, kişilik mi? Ölçüm artık bu insani değerler.
O nedenle diyorum ki:
Bu ülkede ahlak iktidar olsun.
Kirliliğe bulaşmamış temiz insanlar kazansın…"


Demek istiyorki Kılıçdaroğluna oy verin CHP iktidar olsun çünkü ben öyle yapacağım niye çünkü onlar dürüst. Ben de çok dürüstüm ama bu bir şey değil. Ne üretiyorum,ne kadar fayda sağlıyorum mesele bu. Ecevitte öyleydi rahmetli ama bu memleketi batmanın eşiğine gelmekten korumadı bu.

Bu ülkede ahlakın iktidar olması için mikro ahlaksızlıkların ortadan kalkması gerekir. Bu ülkede hemen hemen herkes vergi kaçırıyor,doğru mu? Bu hırsızlık mı ? Ben de çok dürüstüm ama işin gereği çok rüşvet verdim. Evine kaçak kat çıkan adam hırsız mı ? Hazine arazisine gecekondu yapıp daha sonra buralara apartmanlar dikmek yolsuzluk mu? 

Şimdi Mustafa Sarıgül seçimleri kazanırsa ahlak abidesi bir başkanımız  mı olacak  Soner Yalçın ? İhaleler AKPLi iş adamlarına mı verilecek ,onlar hakettiği için ? Mustafa Sarıgül'ün oğlunu da yaz,mütevazi oğlunu. 

Geçen koyu CHP'li bir müvekkil ile oturuyoruz tvde Kılıçdaroğlu çıktı. Gayri ihtiyari ekrana döndük. "ya CHP'liyim ama bundan başbakan falan olmaz dedi keşke Tayyip bizim partiden olsaydı"

Ahlaklı olmak iyidir,ahlaklı politikacı olmak çok iyidir ama ahırdan atı çalamazsan sana kızı vermezler..

ELMALI KURABİYE VE KOKOREÇİN USTASI-İZMİRDE Kİ LEZZET DURAKLARI

Dün bir duruşma için İzmir'deydim ve bu sefer gitmeden biraz araştırma yaptım.Daha önce defalarca gitmiş olmama rağmen genelde sallapati gider ve iç güdülerime göre plansız dolanırdım.Bu sefer havaalanından adliyeye gidişe kadar,nerede ne yiyeceğimden dönüşe kadar her şeyi planladım sadece plan dışı olan kahvaltı yaptığım mekanda keşfettiğim lezzetler oldu.Reyhanın lezzetlerini tatmışlığım,Yenice lokantasında yemişliğim,Kemeraltındaki lezzet mekanlarını keşfetmişliğim ve gecenin bir vakti sokaklarda ekmek arası yemişliğim vardı. Çöp şişi de unutmayalım onuda tattım.Bu sefer amacım özel lezzetleri bulmak ve tatmaktı ve hedefe kokoreçi koyarak İzmir'e gittim.

 Duruşma çıkışı kahvaltı yapmak ve çay içmek için bakınırken şık ve cafcaflı mekanı mı yoksa mütevazi mekanı mı tercih edeyim ikilemiyle karşı karşıya kalınca mütevazi olanı seçtim. İzmir Adliyesinin ek binasının hemen yanında Çıtır Unlu Mamülleri var. Hava İstanbul'a kıyasla yaz havası olmasına rağmen içeri oturdum.İçerde de mekan kadar mütevazi bir kızımız servis yapıyordu. Hedefim kokoreç yemek olduğundan niyetim açlığım bastırmak ve çay içmekti. O yüzden sadece bir poğaça ve bir börek sipariş verdim. Açıkçası çok bir beklentim yoktu hele havaalanındaki yediğim berbat poğaçadan sonra biraz da korkuyordum.(İzmir'in kahvaltı mekanları ve kahvaltılık ürünleri genel olarak İstanbuldakilerden üç gömlek üstündür. İzmirdeki poğaçalar,börekler,gevrekler(simit) ve İzmir'in meşhur boyozu sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir standarttadır ve gözünüz kapalı herhangi bir yerde kahvaltı yapabilirsiniz.Ha Reyhana giderseniz muhteşem bir ziyafet çekersiniz o da ayrı) Masama oturdum servis geldi.Poğaçadan başladım.Peynirli ev poğaçası. Gerek hamuru gerekse içindeki peyniri bakımından iyiydi. Havaalanındaki hezimetten sonra ise muhteşem geldi. Yiyebileceğiniz iyi bir poğaça nasıl olması gerekiyorsa o kadar iyiydi. Sonra böreğe geçtim.Börekte gayet iyi pişmiş hamuru ,içindeki peynir ve peynir oranı herşey yerli yerinde. Ağzınıza kesinlikle bir yağ tadı gelmiyor. Dedim ya kokoreç yeme planlarım dolayısıyla kendimi tuttum yoksa götürürdüm yani üç-beş. Çayı yeni demlediklerinden  çay böreğe yetişti.Çayda gayet güzel. Kokusu,suyunun rengi ve tadı yerli yerinde. Kahvaltımı bitirip çıkarken kız ; abi fırından yeni elmalı kurabiye çıktı severseniz bir tane ikram edeyim dedi. (Elmalı kurabiye benim en sevdiğim kurabiyedir bayılırım. ) Elmalı kurabiyeyi ağzıma atmamla Mehmet Yaşin'in tabiriyle damağım çatladı. İşte bu dedim. EVET BU ELMALI KURABİYE  BENİ UÇURDU.Yediğim en muhteşem kurabiyeydi bugüne kadar. On numara bir lezzet. Fiyatları ise çok ucuz.Poğaça 35 krş,börek 75 krş. Dönüşte Çıtırdadaki bütün elmalı kurabiyeleri aldım. yaklaşık bir kilo kurabiyeye 9 lira ödedim.Oraya sırf kurabiyesi için giderim yani.

Oradan ayrılıp asıl hedefim olan kokoreç yemek için yola koyuldum. Ben yürüyerek gittim adliyeden hem biraz acıkmak hem biraz gecikmek için hem de yürümeyi ve yürürken yeni keşifler yapmayı severim.Bir şehri öğrenmenin yolu da o şehri gezmekten geçer. Hedefim Asım Usta. Çamdibinde Burak reis caddesi 194 numarada yaklaşık elli senedir işini keyifle yapan bir kokoreç dahisi Asım Usta. Mekan köşede küçücük bir büfe gibi. Hava güzel olduğundan sokakta oturup yiyebileceğiniz ufat tabureler ve masalar var. Ben gittiğimde saat ikiye geliyordu. Yanımda oturan adamın demesi yemesi bir şey değil gelmesi mesele bunun dedi. Talebe yetişmek için üç şiş kokoreçi aynı anda pişiriyor Asım Usta. Kokoreç közde pişiyor. Hattta alev alev bir közde. O yüzden siz öğlen saati gitmeyin rahat rahat yiyin derim. Bu yüzden bana gelen kokoreçin üstten biraz yanmışlığı var.Tek kusuru da buydu.

Usta iş başında
İstanbul'da kokoreç yemeye alışanlara kötü haberim var.İzmir'de (Asım Usta olması şart değil) kokoreç yerseniz İstanbul'Da biraz zor kokoreç yersiniz.İzmir'de kokoreçe dometes ve biber konmuyor iyiki de konmuyor.Ben domates düşmanıyım et söz konusu olduğunda.Asidik tadıyla içine girdiği her şeyin tadını bastırıyor domates. 

Asım Usta acılı ya da acısız istemenize göre hazırlıyor kokoreçleri. Acısız isterseniz sadece kimyon koyuyor acılı isterseniz kimyon ve acı biber tozu serpiyor.

İlk önce yarım ekmek arası sipariş verdim yanına da ayran söyledim. (burada bir şeyin daha altını çizeyim İzmir'de kokoreç iri kıyım geliyor.İstanbuldaki gibi talaşa çevirmiyorlar. İstanbulda azıcık kokoreçi domates,biber ve tonla baharatla karıştırıp kıymaya çeviriyorlar. İğrenç yani.Vedat Milor'un demesiyle bizi kandırıyorlar. O yüzden denk gelirse birisi ısmarlarsa  yiyorum kokoreç İstanbul'da.) Ekmek bildiğimiz ekmek onda bir numara yok,numara ekmeğin içindekinde. Kokoreç İstnabul'daki gibi sacda yapılmıyor,şişten doğrudan ekmeğin içine.Ekmeğin içinde irice kıyılıyor Usta tarafından.(kısaca İstanbul'da kokoreç falan yapılmıyor yani,kazıklanıyoruz burada). Ekmeğin içi dolu dolu yanlarından taşıyor hatta. Hayal kırıklığı yok gerçekten mükemmel bir kokoreç,lokum gibi.Bir çırpıda yiyorum yarım ekmeğimi. Gerçek bir test için tabakta söylüyorum.(tabak dediysem lafın gelişi yağlı kağıdın üstünde servis ediliyor ) bu sefer yanına şalgam istiyorum.Bir on dakika sonra tabakta geliyor sade üstünde sadece kimyon serpilmiş olarak. Şalgam suyu ile beraber lezzet lokmalarını mideye indiriyorum. Üstüne biraz tuz o kadar. Bağırsak değilde adeta tandır yiyormuşum gibi gerçekten enfes. Gözünü kapatıp birine yedirirsen yer yani tandır niyetine. Ağızda eriyor adeta. Sütle terbiye ediyormuş usta diyorlar.Yiyecek yerim olsa bir tabak daha götürürüm yani. Ambiyans tek yıldız ama lezzet ve fiyat beş yıldız.İstanbul'da benim bildiğim bir tek Apikte bu ayar bir kokoreç yeme şansınız var.Bilmediğim yerler kusuruma bakmasın. Şampiyonmuş,Mercanmış falan hikaye.Onların yaptığı kokoreç ise Asım Ustanın yaptığına ne diyeceğiz bilmiyorum.

tabakta kokoreç
Benim tavsiyem tabakta sipariş verin ve şalgam suyu için gerçek lezzet için. Bu arada İzmirde sokakta arabayla kokoreç yapanlardan da gönül rahatlığıyla kokoreç yiyebilirsiniz  ya da başka herhangi bir yerden İstanbuldakiyere on basar. Şunu anladım ki İstanbulda yeme içme işi plastik bir hal almış. Kuyruk yağsız kebaplar,lezzetsiz otlar ve yeşillikler,çiftlik mahsülü talaş gibi balıklar insanlar tarafından yüksek ücretler ödenerek yeniyor ve bir allahın kuluda yav bize ne yediriyorsunuz demiyor. Iyy kuyruk yağlı kebap mı olur kokuyor ayol. Arkadaşım kokuyorsa zorla değil yeme,yeme,yemeyin. Sizin zevksizliğiniz yüzünden hayatın tadı kaçtdı.Ağız tadıyla yemek yiyecek yer kalmadı neredeyse. Ramizin fabrikasyon beş para etmez köftelerini ayıla bayıla yiyen zevksiz şehrim insanına ne anlatıyorsam ben de. Ramizinki köfteyse ben de altın sıçıyorum. İnsan bu kadarda yediğniden anlamaz mı kardeşim. Lüküs bir lokantada kösele pişirsen yer bunlar ,fransız usulü dana kayış.Dalyarak sürüsü. Dünyanın en berbat insan tipi;parası olup zevksiz olan insan tipi.

Neyse gerçek kokoreç yemek isteyen İzmir'e gitsin.Asım Usta sana Allah uzun ömür versin.Böyle devam et..


28 Oca 2014

FİKRİ HÜR ? VİCDANI HÜR? İRFANI DA ERKEK İSMİ SANAN NESİLLER

Atatürk muallimlere seslenir ;

"Muallimler,Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister "

Hürriyet ne yaman kelime.Peki hür olmak,fikren,vicdanen ve irfanen hür olmak ne kadar mümkün ?

Bütün korkularından ve bütün önyargılarından kurtulmuş ve fikri ve vicdani kararlarını alabilecek kadar irfan sahibi bir birey ve ötesinde bir toplum mümkün mü?

İnsan değerler ve yargılar toplamı. Hayatı ve kavramları sınayabileceği nasıl bir mihenk taşı vereceğiz bireyin eline ki hür olsun ?

Muallimler ve okullar bu iş için uygun mu?

İktidar sorununu nasıl çözeceğiz(mikrodan makroya ) ?

Fakir birisi hür olabilir mi?

Başkaları ne der aynasından kendini tanımlayan bireyler hür olabilir mi?

Allahsız bir hürriyet mümkün mü?

Kitapsız bir hürriyet mümkün mü?

Kültür robotu olduğunun farkında olmayan hür olabilir mi?

Hür olmanın ilk şartı farkında olmaktır.Kendi sesiyle konuşmak ve konuşulanlara kulak kesilmek ve söyleneni anlamaktır hür olmak. Korkmadan yaşamaktır hür olmak,konuşurken,oy verirken, yazarken, çalışırken. Sorumluluğunu ,bireysel sorumluluğunu bilmek ve yerine getirmektir hür olmak. Kendini bilmektir hür olmak.

Zor iştir vesselam ve ilk önce muallimlerden öğrendiğini unutmakla başlar...

Aksi halde internetten uygulama indirmekle ve twitterdan birbirine giydirmekle meşgul  fikri kötürüm,vicdanı kötürüm ve irfanı kötürüm nesiller yetişir.

Cemil Meriç kim diye soran bir arkadaşa fikir hürriyetini neresinden anlatayım ?

İrfan sadece bir erkek ismidir bugün o yüzden vicdan da bir kadın ismi.

23 Oca 2014

ZORUNLU EĞİTİME HAYIR YAŞASIN OKULSUZ EĞİTİM

Bizim kız ,Frezyamız geçen hafta aniden anaokuluna gitmeye karar verdi.Baba ben okula gitmek istiyorum demeye başlamıştı bu yılın başından beri zaten .Geçen hafta başında gezmeye çıktıklarında evimizin karşısındaki devlet okuluna girmişler ani bir kararla(bu kararda bizim oğlanın Bilgehan efendinin payı büyük ben okulu görmek istiyorum demiş annesine hep beraber okula girmişler giriş o giriş)

Anlayacağınız okullu olduk iki haftadır. İflah olmaz bir okul düşmanı olarak beni hafakanlar basıyor tabi.Montessori eğitimi veren birkaç anaokul var lakin hem bana uzak hem maddi imkanım yok şu an için. Fakat Montessori ilkokullara yaygınlaşmadı henüz sadece anasınıflarında var şimdilik. Palet okulları bu yıl ilkokul birinci ve ikinci sınıflar için montessori eğitim başlatmış fakat bir eğitimin kalitesinden haberim yok iki karşıda ve ücretli(12.000TL gibi bir rakam).Şu an için çok sorun yok ta ileriki aşamalar için kaygılanıyorum açıkçası.Yarış atı yetiştiriciliğine dönüşen okullarımız ciddi endişe kaynağı benim için. 

Zorunlu eğitim nedir ya hakikaten M.Celal Güzel'in dediği gibi. Zorla eğitim mi olur ya ? Hayvan mı evcilleştiriyoruz. Allahım yardım et.

Aşağıda eğitim işine kafa yoranlara ait birkaç web adresi var.Bir uyanış var şüphesiz ama bizim devrime ihtiyacımız var. Bahçelievlerde beş devlet okulunda beş adet deneme amaçlı montessori sınıfı oluşturulması devrimin ayak sesleri olabilir.

Evlat bu kedi yavrusu değil ki sadece karnını doyurmak yetmiyor.Aklını da beslemek lazım.


http://www.ogretmenplatformu.com/egitimde-yeni-trend-unschooling-okulsuz-egitim/

http://www.alternatifegitimdernegi.org.tr/content/view/191/110/

http://okulahayir.net/okulsuz-egitim-kilavuzu/


http://www.summerhillschool.co.uk/


http://baskabirokulmumkun.net/

http://sormabulmadunyasi.blogspot.com.tr/2013/04/ceviri-okulsuz-egitim-unschooling-icin.html

https://www.khanacademy.org/ (her türlü eğitimi alabileceğiniz ücretsiz(öyle biliyorum) bir site)

http://deli-anne.com/?cat=418 (çocuğunu evde eğitmeye çalışan bir anne)

TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ ?

İnsan denen varlık anladık gafil oğlu gafil. İyi de yumurta kapıya dayanmış ve hala gafletteysen bu artık ahmaklıktır.Akılsızlıktır.Çocukluktur.Ne bileyim işte dehşetengizdir yav.

Dün akşam iklim bilimcileri dinledim. Su hayattır deriz geçeriz lakin öleceğimizin de farkında olmadığımz gibi susuzluğunda ölüm olduğunun farkında değiliz.Musluktan su akmayınca ancak o zaman anlıyoruz suyun kıymetini ve su tasarrufunun önemini.

Bilim insanları ana başlık olarak şunları söylüyorlar.

-Ülkemizin bir su politikası yok ve su ile ilgili acil önlem planlarımız yok.
-Buna bağlı olarak bir su yönetim planımız yok. Tarım ve sanayi bazlı su kullanımında müthiş bir israf var bu yüzden.
-Biz sandığımızın aksine su fakiri yarı kurak bir ülkeyiz.Su zengini bir ülke gibi davranıyoruz.
-İstanbulun 2030 yılına kadar su sorununu çözdük lafı yalandan ibaret.İki yıl kuraklığa dayanamayız.Sadece İstanbul değil Türkiye geneli için böyle.
-İklim ve yağış üzerine projeksiyonlarımız yok.Su sadece su değildir.Su tarımdan sanayiye enerjiden balıkçılığa kadar bütün ekonominin baş belirleyicisi.
-En önemli yer altı zenginliği yeraltı su kaynaklarıdır.
-Yerin belli bir metresinin altındaki suların devlet tarafından mutlaka acil durumlar için devreye sokulmak üzere kullanıma yasaklanması gerekiyor.
-Su havzaları özellikle büyük kentlerde geri dönülemeyecek bir yıkımın eşiğinde bulunuyor.Su havzalarını kaybedersek asla yerine koyamayız.Su havzalarının korunması şehrin güvenliğiyle doğrudan ilişkili ve bizim su havzalarından çakıl bile oynattırmamamız gerekiyor.
Yuvacık Barajında su bitmek üzere
-İstanbul su anlamında büyük bir risk taşıyor.Şehrin plansız büyümesi ileride önlem alınmazsa büyük bir yıkıma dönüşecek.
-Şu anda üç büyük kentin su ihtiyacı komşu kentlerin sularından taşınıyor.Bu ileride o bölge insanlarının ya büyük şehirlere göçmesine ya da su çatışmalarına yol açabilir.

Katılımcılar şunun altını özellikle çizdiler;mesela barajlarda şu kadar su kaldı deniyor fakat hala ilerideki bir su kıtlığı için hiç bir önlem alınmıyor ve uygulamaya konulmuyor.Belediyenin seçim falan demeden şehre verilen su miktarını mutlaka azaltması gerekiyor.Ya da su tüketimi ile ilgili bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmiyor. En basitinden konutlarda fotoselli muslukların zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Bulaşıkların makinede yıkanması gerekiyor. Çamaşır yıkarken ön yıkama yapmamak gibi basit fakat etkili çözümler var.

Miktad Kadıoğlu dayanamadı ve haykırdı adeta: Ya ben anlamıyorum Kocaelinde onbeş günlük su kaldı deniyor Yuvacık barajında adamın umurunda değil hala şakır şakır arabasını yıkıyor ve kimse su bitmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ediyor.İnanılır gibi değil diyor hoca.

Çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz farkında değiliz dedi.Devamla da emekli olur olmaz bu şehri terkedeceğim dedi.

Su hayat ve iki yıl üst üste kuraklığa dayanacak kenarda suyumuz yok.Tehlikenin farkında mıyız ?!


21 Oca 2014

BEN YAZACAKTIM MEĞER SONER YALÇIN DA YAZMIŞ(ONDAN OKUYUN İSTERSENİZ)

Bugün niyetim Çandarlı Halil Paşanın katli bağlamında iktidar oyunundan bir sahne yazmaktı. Ama gazeteleri okurken gördüm ki Soner Yalçın çok kapsamlı bir yazı yazmış Çandarlı ve Halvetiler ile ilgili.Merka eden oradan ,şuradan, buradan okuyabilir.Okuyun arkadaşlar ezberci olmayın.Bilgi olmadan fikir,fikir olmadan tefekkür olmaz. Tefekkür etmeden de adam olunmaz ,insan olunmaz,mü'min hiç olunmaz.Selam ile.

Fatih Sultan Muhammet Hanın , Fatih kısmı çok parlatıldığından Muhammet Han  tarafını hiç bilmiyoruz.Adeta İstanbul'un fethiyle beraber Fatih dönemi bitti gibi bir tarih algısı var.Halbuki Fatih otuz yıla yakın tahtta kalmıştır fetihten sonra.Bu kısım da otlukbeli savaşı,otranto'nun fethi gibi birkaç bilgi aktarılır geçilir.Asıl mevzu fetihten sonradır.  Fatihin saltanat dönemi İmparatorluğun omurgasının inşaa edildiği dönemdir. Fatih ilk vezir katleden padişahtır,bu önemli.Hem de ne vezir! Neredeyse sultan osmanlıdan vezir çandarlıdan kuralını kazımıştır Fatih. Fatih çok adam öldürtmüş,sürdürmüş öldürmeye niyet etmiştir.Neden ?

Soner Yalçın'a göre Fatih'i Halveti - Şehzade Beyazıt kumpası öldürmüştür.Olabilir,olmayabilir de.Lakin tarikat saltanat-iktidar ilişkisi bizim ezbere bildiğimiz hikayenin aksine pekte  ezberletildiği gibi değildir.

Halveti Şeyhini ,Fatihin'in İstanbul'dan sürdüğünü ve oğlu Beyazıt'ın tahta geçmesi ile İstanbul'a ve tüm ülkeye sökülmemek üzere yayıldığını (zira veli olarak anılan sultan beyazıt han bu tarikat ile fazlaca içli dışlıydı ve Fatih bundan hiç hoşlanmıyordu ve tahta Cem'in geçmesini istediği de sır değildir) Cumhuriyet döneminde bile açık kalabilen bir tarikat olduğunu ve iktidarla pek sıkı fıkı olduğunu da bir kenara yazalım. Belki lazım olur.

Çandarlı Halil Paşanın katli son derece pragmatist ve devlet-i osmani için de gerekli bir cinayettir.Bu cinayetle birlikte başlatılan temizleme hareketi ile Çandarlı ailesi (iktidarı yani padişahı tehdit edebilecek bir gücü vardı) devletten silinmiştir.Devlet şerik kabul etmez.

Kıssadan hisse..

17 Oca 2014

KABAK HİKAYESİ (MESNEVİDEN)

Bir Hanımefendi, Bir Hizmetçi ve Bir Eşek… İhtirasın acı sonuçları…
Bir halayık (hizmetci)  şehvetin çokluğundan, hırsının fazlalığından bir eşeği kendisine alıştırmıştı. O eşek, kendisine yakınlaşmayı adet edinmiş, insana yakın olmayı öğrenmişti.
1335. O hilebaz halayığın bir kabağı vardı. Eşek kendisine ölçülü yaklaşsın diye kabağı, eşeğin aletine takardı. Yakınlaşma zamanında aletin yarısı girsin diye bu işi yapmaktaydı. Çünkü, eşeğin aleti tamamı ile girse rahmi de parçalanırdı, damarları da. Eşek boyuna zayıflayıp durmaktaydı. Eşeğin sahibi olan kadın da neden bu eşek böyle zayıflıyor, neden böyle kıl gibi inceliyor deyip dururdu. Fakat işin ne olduğunu anlamakta acizdi. Nalbantlara illeti nedir, neden zayıflamakta diye gösterdiyse de,
1340. Onda hiçbir illet görünmedi, kimse bunun iç yüzünü haber veremedi. Kadın bu işin aslını adamakıllı araştırmaya başladı. Her an eşeğin haline dikkat etmekte, neden böyle zayıfladığını bulmaya çalışmaktaydı. İnsanın adamakıllı çalışmaya kul olması gerekir. Çünkü her şeyi iyice arayan nihayet bulur. Eşeğin haline dikkat edip dururken bir de ne görsün? O halayık eşeğin altına yatmıyor mu? Bunu kapının yarığından gördü bu hale pek şaştı.
1345. Eşek, erkekler kadınlara nasıl yakınlaşırsa aynen onun gibi halayığa yakınlaşmış, işini becermekteydi. Kadın hasede düştü. Dedi ki, bu eşek, benim eşeğim, nasıl olur bu iş? Bu işin bana olması lazım ben işe daha ehlim. Eşek işi öğrenmiş, alışmış. Adeta sofra yayılmış, mum da yanmış. Görmemezlikten gelip ahırın kapısını vurdu. A kız ne vakte dek ahırı süpürüp duracaksın? dedi. Bu sözü işi gizlemek için söylüyor, ben geldim kapıyı aç diyordu.
1350. Sustu, halayığa hiçbir şey söylemedi. Bu işe tamah ettiği için işi gizledi. Halayık bütün fesat aletlerini gizleyip kapıyı açtı. Yüzünü ekşitip gözlerini yaşartarak dudaklarını oynatmaya başladı, güya oruçluyum demek istiyordu. Eline sapı yıpranmış bir süpürge aldı, develerin yatması için ahırı süpürüyor göründü.  Elinde süpürge kapıyı açınca kadın, dudak altından seni usta seni, dedi.
1355. Yüzünü ekşittin, eline süpürgeyi aldın, iyi. Fakat yemeden içmeden kesilmiş eşeğin hali ne? İşi yarıda kalmış, öfkeli, aleti oynayıp durmada. Gözleri kapıda seni beklemede. Bunu dudağı altından söyledi, halayıktan gizledi. Onu suçsuz gibi ululayıp, Dedi ki: Tez çarşafını başına al. Filan eve git benden selam söyle. Şunu söyle, böyle yap, şöyle et. Neyse ben kadınların masallarını kısa kesiyorum.
1360. Maksat neyse sen onun hülasasını al. O işi görmezlikten gelen kadın onu yola vurunca, Zaten şehvetten sarhoş olmuştu, hemen kapıyı kapadı, oh dedi. Yalnız kaldım, bağıra, bağıra şükredeyim. Artık erkeklerin gah tam, gah yarım yamalak yakınlaşmasından kurtuldum. Kadının keçileri, sanki bini bulmuştu, öyle neşelendi. Eşeğin şehvet ateşiyle kararsız bir hale düştü. Hatta ne keçisi? O yakınlaşma kadını keçi haline getirdi. Ahmağı keçi haline getirmeye, hor hakir bir hale sokmaya şaşılmaz ki!
1365. Şehvet isteği, gönlü sağır ve kör yaptı mı eşeği bile Yusuf gibi nurdan meydana gelmiş bir ateş parçası gösterir. Nice ateşten sarhoş olmuşlar vardır ki ateş ararlar, kendilerini de mutlak nur sanırlar. Yalnız Tanrı kulu böyle değildir. yahut da Tanrı birisini çeker çevirir de yola getirir, yaprağı döndürür bu da başka! Böyle olan o ateş hayali bilir, o hayalin yolda eğreti olduğunu anlar. 
Hırs çirkinleri güzel gösterir. Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
1370. Şehvet yüz binlerce iyi adı kötüye çıkarmıştır. Yüz binlerce akıllı, fikirli adamı şaşkın bir hale getirmiştir. Bir eşeği bile Mısır Yusuf’u gibi güzel gösterdikten sonra o çıfıt, bir Yusuf’u nasıl gösterir? Pisliği afsunu ile sana bal göstermede, iş inada bindi mi balı nasıl gösterir? Bir düşün artık. Şehvet yemeden olur, az ye. Yahut bir kadın nikahla da kötülükten kaç. Yedin içtin mi şehvet, seni harama çeker. Ele gireni elbet harcetmek gerektir.
1375. Şu halde nikah Lâhavle okumaya benzer. Oku, yani bir kadın nikahla da şehvet, seni belaya düşürmesin. Madem ki, yemeye içmeye hırsın var, çabuk bir kadın al evlen. Yoksa bil ki kedi gelir yağlı kuyruğu kapar. Sıçrayan eşeğin sırtına taş yükü vur, o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle. Ateşin ne yaptığını bilmezsin, savul oradan. Bu çeşit bilginle ateşin çevresinde dönüp dolaşma. Ateşe çömleği koyup çorba pişirmeyi bilmiyorsan bil ki ne çömlek kalır, ne çorba.
1380. Su hazır olmalı, ahçılığı da bilmelisin ki o tenceredeki çorba, dökülmeden, bozulmadan pişsin. Demircilik sanatını bilmiyorsan demirci ocağından geçerken sakalını bıyığını yakarsın. Kadın kapıyı kapadı, sevine, sevine eşeği kendisine çekti, cezasını da tattı ya! Eşeği çeke, çeke ahırın ortasına getirdi. O erkek eşeğin altına yattı. O kahpe de muradına ermek üzere halayığın yattığını gördüğü sekiye yatmıştı.
1385. Eşek ayağını kaldırıp aletini daldırdı. Eşeğin aletinden kadının içine bir ateştir düştü. Alışmış eşek kadına abandı, aletini ta hayalarına kadar sokar sokmaz kadın da geberdi. Eşeğin aletinin hızından ciğeri parçalandı, damarları koptu birbirinden ayrıldı. Soluk bile alamadan derhal can verdi. Seki bir yana düştü o bir yana. Ahırın içi kanla doldu, kadın baş aşağı yıkıldı, öldü. Kötü bir ölüm, kadının canını aldı.
1390. Kötü ölüm, yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü? Kuran’dan rezillikle azap edilmeyi duy da böyle kepazelikle can verme. Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir. Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin. Tanrı, nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler, huylara uygundur.
1395.Kıyamette sırların açığa çıkması budur. Tanrı hakkıyçin eşeğe benzeyen nefisten kaç. Tanrı, kafirleri ateşle korkutmuştur. Onlar da ateşe utançtan hayırlıdır demişlerdir. Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi. Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu. A haris adam, doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve paluze bile olsa.
1400.Tanrı, teraziye dil verdi. Aldını başına devşir de Kur’an’dan Rahman suresini oku.Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah, seni azdıran bir düşmandır. Hırs, hepsini ister, fakat bütün lezzetlerden mah­rum olur. A turp oğlu turp, hırsa tapma! O halayıkçağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın, sen ustayı yola saldın. Ustasız iş yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
1405.Benden bir bilgidir çaldın, çaldın ama tuzağın ahvalini sormaya arlandın. Kuş, hem onun harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı. Taneyi az ye, bu kadar pisboğaz olma .”Yeyin” ‘emrini okudunsa “ısraf etmeyin” emrini de oku. Bu suretle de tane yemekle beraber tuzağa da düşme. Bilgi ve kanaat, ancak bunu icabettirir. Akıllı kişi, dünyanın gamını yemez, nimetini yer. Bilgisizlerse nedamet içinde mahrum kalırlar.
1410.Boğazlarına tuzağın ipi dolaştı mı tane yemek, hepsine haram olur. Kuş, tuzaktaki taneyi nasıl yer? Yemeyi kalkışırsa tuzaktaki tane zehire döner. Tuzaktaki taneyi gafil kuş yer, ya tuzağındaki nimetleri yemesi gibi. Akıllı ve işten haberi olan kuşlar, kendilerini taneden adamakıllı çekerler. Çünkü tuzağın içindeki taneler zehirlidir. Kör­dür o kuş ki tuzaktan tane diler.
1415.Tuzak sahibi, aptalların başını keser. Güzel ve narin olanlarıysa meclislere çeker, götürür. Çünkü aptalların ancak etleri işe yarar. Güzel ve­ zariflerinse güzel sesleri işe yarar. Hasılı balayıkcağız, kapının yarığından, hanımının eşeğin altında can verdiğini görünce, dedi ki: A ahmak kadın, bu iş nedir? Sana us­tan bir şey gösterdiyse, yalnız görünüşe kapıldın. Halbuki içyüzü sen­den gizliydi. Usta olmadan dükkan açtın.
1420.Bal gibi, paluze gibi olan o aleti gördün, ala. Fa­kat a haris, neden kabağı görmedin? Yoksa eşeğin aşkına o kadar mı dalmıştın ki gö­züne kabak görünmedi? Ustadan sanatın dış yüzünü gönlün, sevine se­vine ustalığa kalkıştın. Nice riyacı ve işten haberi olmıyan ahmak ki­şiler vardır ki erlerin yolundan göre göre ancak sof kumaş görmüştür. Nice boşboğazlar vardır ki azıcık bir hüner el­de etmişler, padişahlardan laftan başka bir şey öğ­renmemişlerdir.

CUHANIN KADIN KILIĞINA GİRMESİ(MESNEVİDEN)

Mesnevi kahramanı Cuha’nın Kadın kılığına girip Hamamda bir kadına cinsel organını elletmesi…
3325. Sözü kuvvetli, cerbezesi yerinde bir vazeden vardı. Minbere çıkmış vaiz ediyordu. Kadın, erkek herkes   minberin dibine toplanmıştı. Cuha da bir çarşaf giyip yüzünü örttü, kadınlar arasına karıştı. Kimse onu tanımıyordu. Bir kadın, vaiz edene gizlice sordu: Kasıktaki kıllar, namazın bozulmasına sebep olur mu? Vaiz dedi ki: Uzun olursa namaz mekruh olur. Ya hamam otuyla ya ustra ile traş etmen lazım ki namazın tamam olsun, kabul edilsin.
3330. Kadın: Ne kadar uzun olursa namazın kabul olmaz dedi. Vaız eden dedi ki: Bir arpa boyu uzun olursa traş etmek farzdır. Cuha, hemen kız kardeş dedi, bak bakalım, benim kasığımın kılı o kadar olmuş mu? Tanrı rızası  için elini uzat da bir yokla. Bakalım, mekruh olacak kadar uzamış mı?Yanındaki kadın, Cuhanın şalvarına el atar atmaz eline aleti geldi.
3335. Derhal şiddetli bir nara attı. Hoca, sözüm gönlüne tesir etti dedi. Cuha dedi ki: Hayır, gönlüne tesir etmedi, eline tesir etti. A akıllı adam, gönlüne tesir etseydi vay haline!

SUFİ İLE HİZMETÇİ (MESNEVİDEN)

Sûfî ile Hizmetçi


Bir sûfî seyahate çıktı. Dönüp dolaşırken, bir gece yolu bir
tekkeye uğradı. Orada misafir oldu. Hayvanını ahıra bağladı.
Kendisi de başköşeye geçip oturdu. Tekkedeki diğer dervişlerle
birlikte tasavvufî edeplere göre, ilâhî feyzi talep ettiler.
Zikir ve sohbet bittikten sonra sûfîye sofra kurdular. Yemeği
görünce, sûfînin aklına hayvanı geldi. Hizmetçiye, ''Ahıra
git, hayvana saman ve arpa ver'' dedi. Hizmetçi, ''Eskiden
beri bu işler benim işim. Söylemenize bile gerek yok'' dedi.
Sûfî, ''Arpayı ıslatıp ver. Hayvancağız yaşlıdır, dişleri
kesmez'' dedi. Hizmetçi, ''Lâ havle... Gereksiz konuşuyorsun.
Tarif ettiğin şeyleri herkes benden öğrenir'' dedi. Sûfî,
''Önce sırtından semeri al, yaralarına da merhem sür'' dedi.
Hizmetçi, ''Lâ havle... İşimi bana tarif etme. Ben senin gibi
yüz binlerce misafir ağırladım'' dedi. Sûfî, ''Eşeğime su
vermeyi de unutma. Yalnız verdiğin su ılık olsun'' dedi.
Hizmetçi, ''Lâ havle... Artık senden utanıyorum'' dedi. Sûfî,
''Arpasına da azıcık saman karıştır'' dedi. Hizmetçi, ''Lâ
havle... Efendi, sözü kısa kes'' dedi. Sûfî, ''Eşeğimin
yattığı yerleri de güzelce bir süpür. Taş ve gübrenin üzerine
yatmasın. Yattığı yer ıslaksa biraz kuru toprak dök'' dedi.
Hizmetçi, ''Lâ havle... Baba, yetti artık. İşi bilen kimseye
tavsiyeye gerek yoktur'' dedi. Sûfî, ''Kaşağı ile sırtını
güzelce tımar etmeyi de unutma'' dedi. Hizmetçi, ''Baba, artık
utan. Biz işimizi biliyoruz. Hemen arpa ve saman getirmeye
gidiyorum. Sen keyfine bak, eşeğini bana bırak'' dedi.
Hizmetçi sûfîyi yatırdı. Uykusu ile baş başa bıraktı. Ne eşeğe
baktı ne de ahıra uğradı. Ortalıkta külhanbeyi gibi dolaşan
arkadaşlarının yanına gitti. Sûfînin eşeği için istediklerini
anlatıp gülüştüler. Sûfiyle alay ettiler.
Sûfî ise, yol yorgunu olduğundan hemen uykuya daldı. Gece
boyunca eşeğiyle ilgili kötü rüyalar gördü. Bazan eşeğini
kurtlar parçalıyor, bazan da eşeği bir kuyuya ya da çukura
düşüyordu.
Bir ara hafakanlar içersinde uyandığında ahıra gidip eşeğini
kontrol etmek istedi, fakat dervişler evlerine çekildiğinden
tekkenin bütün kapıları kapalıydı. Yapacak bir şey yoktu.
Şöyle düşünerek kendini sakinleştirdi.''Bu hizmetçi bizimle
aynı sofraya oturup yemek yedi. Aynı sofraya oturanlar
birbirini aldatmaz.''
Sûfî bu vesveseler içinde uyurken eşeğin durumu çok kötüydü.
Yol yorgunluğunun yanında bütün geceyi aç olarak geçirdi.
Sırtındaki palanı ters dönmüş, taş toprak içerisinde ıstırap
çekiyordu.
Sabah olunca, insafsız hizmetçi ahıra geldi. Eşeğin palanını
düzeltti, ucu sivri bir sopayla birkaç kere dürttüğü eşek, can
acısıyla yerinden doğruldu.
Sûfî eşeğine binip kervana katıldı. Yola koyuldu. Biraz sonra
bütün gücünü yitiren eşek, adım başı yüzüstü yere kapaklanmaya
başladı. Herkes eşeğin hasta olduğunu sandı.
Biri eşeğin kulağını burdu, biri damağında yara var mı diye
baktı. Diğeri nallarının arasına taş girip girmediğini kontrol
etti. Bir başkası da gözünde leke var mı diye araştırdı.
Hiçbir şey bulamayınca sûfîye sordular: ''Ey sûfî! Hani sen
eşeğinin sağlamlığıyla övünüyordun? Ne oldu buna?'' Sûfî,
''Eşek bütün gece ‘lâ havle' yediği için bu duruma düştü.
Eşeğin geceleyin yemi yiyeceği ‘lâ havle' olursa, gece yaptığı
tesbihin secdesini gündüz yapar.''

Bu kıssada sûfî Allah yolunu talep eden kişidir. Eşek onun
nefsidir. Hizmetçi, nefsi terbiye edecek olan şeyhtir,
mürşiddir.
Gerekli olgunluğa ulaşamamış, dünyalık bazı menfaatler için
insanları aldatan sahte şeyhlere karşı dikkatli olmak gerekir.
Sahte şeyhlerin peşinden gidenler, hikâyedeki eşek gibi ilâhî
feyizden yana aç kalırlar. Hem de tasavvuf yolunda ilerlemek
şöyle dursun, her adımda yere tökezleyip düşerler.

AYININ DOSTLUĞU (MESNEVİDEN)

Ayının Dostluğu



Bir ejderha, bir ayıyı yakalamış parçalamaya çalışıyordu. Yiğit bir adam, yolda giderken ayının bağırmalarını duydu. Hemen koştu, her ne kadar ejderha daha güçlü idiyse de, o adamın hem gücü hem de hilesi vardı.

Ayı, ejderhadan kurtulunca Ashab-Kehfin köpeği gibi o adamın peşine takıldı. Adam hasta olup yere baş koyunca da ayı onu bırak­madı, başında beklemeye başladı. Oradan geçen birisi:
- Ey kardeş, dedi, bu ayıyla ne işin var? Adam, ejderha olayını anlattı. Bunun üzerine o şahıs:                        
- Ayıya güvenme, dedi, ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir.
-  Sen bunu hasedinden söylüyorsun. Ayıya bakma, bana olan sevgisine bak.
-  Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir. Benim bu hasedim onun sevgisinden iyidir. Gel benimle bir ol da o ayıyı uzaklaştır git­sin!                                                                                             
- Git başımdan hasetçi herif, kendi işine bak!                        
- Ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Başına bir şey gelecek di­ye yüreğim titriyor. Sakın böyle bir ayı ile ormana gitme!
Bu sözler adamın kulağına girmedi:
- Git başımdan, dedi.
- Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine iyilik etmiş olursun.
- Uykum geldi, beni bırak, işine git!
- Benim gibi bir dosta uy da, himayemde uyu. Adam:
- Bu galiba bir katil, diye düşündü, uyuyunca beni öldürecek. Ya da benden bir şey umuyor, bir dilenci.
Adamın yola gelmediğini gören nasihatçi kızarak ve içinden "La havle..." diyerek oradan ayrıldı.
- Ben ona ciddiyetle nasihat ettim, o ise benden daha kötü şüp­helendi, diye düşündü.
Adam da uyuyakaldı. Yüzüne sinek konuyor, ayı da onu kovalı­yordu. Sinek kovulunca kalkıyor, fakat inadına tekrar aynı yere konuyordu. Bu böyle sürüp gitti. Ayı, sineğe kızdı, gitti kenardan ko­ca bir taş getirdi. Sineğin yine adamın yüzüne konmuş olduğunu gö­rünce, o koca taşı sineğe fırlattı. Taş, uyuyan adamın yüzünü param­parça etti.
Ahmağın sevgisi, ayının sevgisidir. Kini sevgisi, sevgisi kinidir. Ahdi gevşek, sözü büyük, vefası zayıftır.

Ayıdan dost olmazmış demekki.

ADALET GEÇ KALAN BİR KADINDIR(BAŞLIK FATMA BARBAROSOĞLUNDAN) ve AND JUSTİCE FOR ALL YANİ

"Arkadaşlar, şikâyet kültürünü umutsuzluk kültürünü terk edip talep kültürü oluşturmak için gayret etmemiz gerekiyor.
Siyasetin yapısını ve kurumları Mars'tan gelenler bozmadığı gibi Mars'tan gelenler de düzeltmeyecek.
Burası Türkiye deyip mesuliyetlerimizden kaçarak işlerin düzelmesini beklemek kadar ahmakça bir davranış yok. Burası Türkiye diyerek pek akıllı pek eleştirel bir cümle filan kurmuş olmuyoruz. Ucuz bir Levent Kırca esprisinin arkasına saklanmış oluyoruz en fazla.
Siyasileri suçlamak konusunda gösterdiğimiz gayreti, kendimizle yüzleşmek ve öncelikler sıralamamızı gözden geçirmek konusuna gösterebilsek emin olun çok başka bir yerde oluruz."(Fatma Barbarosoğlu'nun bugünkü makalesinden bir bölüm)
Meselemiz insan olmadıktan sonra ha bir hizipin,ha bir ideolojinin veya ha bir cemaatin papağınısın.Değerinde papağan kadar olur.
Bir mimar arkadaş ile konuşurken bir zaman şöyle demişti:biz sözleşme toplumu olmayı beceremedik.
Kendimizin farkındalığını arttırmak ve kendimizi değiştirmekle işe başlamadıktan sonra hiçbir şeyin değişmeyeceğini neden anlamıyoruz?
Ortak akıl,ortak çıkar ve ortak mutluluk ve huzur.Formül belliyken bir mürşidin cüppesinden cennete gitmeyi ummak putlardan şefaat uman müşrik ahlakıyla yaşamaktır.Ya da bir siyasi partinin gelip memleketi pirupak yapacağını ummak hamsalaklıktır.
Cemil Meriç yazıyordu ya kime bağırıyorsun ? Toplum ırzını teslim edecek bir çoban arayan bir kaz sürüsü.
Dedikodu yapmak için harcadığın vakti okumak için harcamazsan at gözlüğüyle yaşar ve at gibi ölürsün. Ondan sonra elfatiha.
Çok iyi bir arkadaştı.Neden ? Aklını bize teslim etmişti çünkü.
Metallica'nın 1988 yılında yayımladığı ...And Justice For All albümüyle aynı adı taşıyan parçanın aşağıda orjinal sözleri ve türkçe çevirisi var.(Çeviri Garaj.org sitesinden alınmıştır)  Bu da albüm kapağı.Şüphesiz en iyi Metallica albümüdür. Bence yayımlanmış en iyi müzik albümüdür.Selam ederiz kendilerine..Ne de güzel anlatmışlar olan biteni.
Adalet bugün sadece geç kalsa iyi tecavüzde edilmiştir tanrıçamıza.


Halls of Justice Painted Green
Adliye koridorları yeşile boyalı 

Money Talking
Para konuşuyor 

Power Wolves Beset Your Door
Güç kurtları kapıları tutmuş 

Hear Them Stalking
Sinsice takip ettiklerini duyuyorsun 

Soon You'll Please Their Appetite
Çok yakında onların lokması olacaksın 

They Devour
Yiyip bitirecekler 

Hammer of Justice Crushes You
Adaletin tokmağı ezer seni 

Overpower
Gücün yetmez



The Ultimate in Vanity
kibir içindeki bu güç 

Exploiting Their Supremacy
Hakimiyetini kullanıyor 

I Can't Believe the Things You Say
İnanamıyorum söylediğin şeylere 

I Can't Believe
İnanamıyorum 

I Can't Believe the Price You Pay
İnanamıyorum ödediğin bedele 

Nothing Can Save You
Hiçbir şey kurtaramaz seni 




Justice Is Lost
Adalet kayıp 

Justice Is Raped
ırzına geçilmiş 

Justice Is Gone
Adalet yokuldu 

Pulling Your Strings
Çektiklerinde ipini 

Justice Is Done
Adalet yerini buluyor 

Seeking No Truth
Gerçek aranmıyor 

Winning Is All
Önemli olan kazanmak 

Find it So Grim
Bunu acımasızca bulsanda 

So True
Çok açık 

So Real
Çok gerçek 




Apathy Their Stepping Stone
Duygusuzluk yükseltir onları 

So Unfeeling
Öylesine hissizler 

Hidden Deep Animosity
İçleri kin dolu 

So Deceiving
Öylesine aldatıcılar 

Through Your Eyes Their Light Burns
Gözlerinde işlerine yarayacak o ışık yanar 

Hoping to Find
Bulmayı umarlar 

Inquisition Sinking You
Seni yerin dibine batıracak soruları 

With Prying Minds
Düşüncelerini kırarak. 




The Ultimate in Vanity
kibir içindeki bu güç 

Exploiting Their Supremacy
Hakimiyetini kullanıyor 

I Can't Believe the Things You Say
İnanamıyorum söylediğin şeylere 

I Can't Believe
İnanamıyorum 

I Can't Believe the Price You Pay
İnanamıyorum ödediğin bedele 

Nothing Can Save You
Hiçbir şey kurtaramaz seni 




Justice Is Lost
Adalet kayıp 

Justice Is Raped
ırzına geçilmiş 

Justice Is Gone
Adalet yokuldu 

Pulling Your Strings
Çektiklerinde ipini 

Justice Is Done
Adalet yerini buluyor 

Seeking No Truth
Gerçek aranmıyor 

Winning Is All
Önemli olan kazanmak 

Find it So Grim
Bunu acımasızca bulsanda 

So True
Çok açık 

So Real
Çok gerçek 



Winning Is All
Önemli olan kazanmak 

Find it So Grim
Bunu acımasızca bulsanda 

So True
Çok açık 

So Real
Çok gerçek 




Lady Justice Has Been Raped
Adalet kadınının ırzına geçilmiş 

Truth Assassin
Gerçeğin katillleri

Rolls of Red Tape Seal Your Lips
kırmızı şeritlerle dudaklarını mühürler 

Now You're Done in
Şimdi işin bitti 

Their Money Tips Her Scales Again
Paraları gene adalet kadınının terazisini dengeleyecek 

Make Your Deal
Anlaşmanı yap 

Just What Is Truth? I Cannot Tell
şimdi gerçek ne? bilmiyorum

Cannot Feel
Hissedemiyorum 




The Ultimate in Vanity
kibir içindeki bu güç 

Exploiting Their Supremacy
Hakimiyetini kullanıyor 

I Can't Believe the Things You Say
İnanamıyorum söylediğin şeylere 

I Can't Believe
İnanamıyorum 

I Can't Believe the Price We Pay
İnanamıyorum ödediğimiz bedele 

Nothing Can Save Us
Hiçbir şey kurtaramaz bizi 



Justice Is Lost
Adalet kayıp 

Justice Is Raped
ırzına geçilmiş 

Justice Is Gone
Adalet yokuldu 

Pulling Your Strings
Çektiklerinde ipini 

Justice Is Done
Adalet yerini buluyor 

Seeking No Truth
Gerçek aranmıyor 

Winning Is All
Önemli olan kazanmak 

Find it So Grim
Bunu acımasızca bulsanda 

So True
Çok açık 

So Real
Çok gerçek 




Seeking No Truth
Gerçek aranmıyor 

Winning Is All
Önemli olan kazanmak 

Find it So Grim
Bunu acımasızca bulsanda 

So True
Çok açık 

So Real
Çok gerçek