27 Eyl 2012

BİLİMİN AÇIKLAYAMADIĞI....

Küçük bir çocukken 2000 li yıllara geldiğimizde ışınlanacağımızı hepimizin uçan arabaları olacağını ve telepatiyle haberleşeceğimizi hayal ederdim. Bunun en büyük nedeni de 80'li yıllarda izlediğimiz Uzay Yolu 1999 ve Logan'ın Kaçışı gibi fantastik dizilerdi. O yıllarda bizi katakulliye getirdikleri bir terane vardı:ilerleyen bilim her şeyi çözer ve mutlu mesut bir hayatımız olur. Bilim ilerledi ve geldi bir karadeliğe;genlerden insan klonlasak mı klonlamasak mı? DNA'yı deşifre ettik ve proteinlerin nasıl dizildiğini keşfettik. 6 hidrojen atomu,8 karbon atomu ve 12 oksijen atomunu bilmem kaç adet azot atomunu yana yana dizip fosfor bağlarıyla bağlasak biz de yeni bir DNA dizilimi oluşturabilir miyiz? Ya da yeni bir elma tasarlayıp genetik şifresini yazabilir miyiz? Sean Carrol diye bir bilim insanı ilerleyen zamanlarda bilimin herşeyi açıklayacağını ve tanrıya ihtiyacımız kalmayacağını açıklamış. Benim kafama takılan bir şey var harbiden,nasıl olduk falan bir kenara da bu DNA denen şey nasıl ölüyor ? Madem topraktan sudan çıkıp geldik buralara binbir zahmetle milyonlarca yıl evrimleşerek bu beden nasıl ölebilir? DNA'ysa DNA proteinse protein. Bilim ölümü açıklayabilir mi bırak hayatı açıklamayı cidden merak ediyorum? Bilim önce ölümü açıklasın. Düşünüyorum da aslında bilimin öngörüsüne göre bizim Elfler gibi ölümsüz olmamız gerek. Organlarımız neden yeniden çıkmıyor kertenkelenin kuyruğu çıkıyor bilmem ne hayvanının bacağı çıkıyor meksika körfezinde keşfedilen bir solucanın ya da kurtçuğun diyelim kafası bile yeniden çıkıyor. Genlerimizde bu bilgi kayıtlı bu kolu önceden yapan yine bu genler değil mi? Bunun bilimin ilerlemesiyle de çok bir ilgisi yok bence bu yeteneğin doğal olarak biz de olması gerekir diye düşünüyorum. Bir japon çizgi film vardı samuraylar çağında geçen. Bu çizgi filmdeki karakterler garipti bunlardan biri ölümsüzdü. Kafasını kolunu kessen bile yerine koyduğunda hemen vücutla birleşiyor ve adam diriliyordu. Aslında bu yetenek genlerimizde var fakat bişekilde bu genler çalışmıyor. Bilimi tanrı yerine koyup güya insanları hurafeden kurtaracaklarını düşünenler bilimi de tanrılaştırıp putlaştır mıyormu? Bilim insanları bence tanrıyı çok kıskanıyorlar ondan çemkirip duruyorlar.. 

Not:Bilimin açıklayamadığı 36 şey 46 şey bilmem kaç şey gibi pek çok buluntu var. Webde dolu bu tür sayfalar.Bilim önce lineer tarih algısını değiştirip her şeyi biz bulduk aya da biz gittik mavalını bıraksın önce sonrada deniz kaplumbağalarının doğdukları kumsala nasıl geldiğini açıklasın.(Bu da bilimin açıklayamadığı bir şey mi yoksa. Aman tanrım...) Hadi bakalım...

ADİGE PŞINE

http://www.youtube.com/watch?v=qWdFzhbMTUM,http://www.youtube.com/watch?v=HAKztFQcskA&feature=related Nefis bir adige müziği. Dinlemek isteyene.

KAZANMANIN AĞIRLIĞINI BÜNYE KALDIRAMADI NETEKİM

Temmuz başında milyoner zihin çalışmalarıma başladığım günlerde bir-iki hafta sürekli kazamaya başladım. İş geliyor,tahsilat oluyor iddadan kazanıyorum çoştum ve evet ben kazanıyorum diye bağırıp çağırmaya başladım. En son çığlık attığımın ertesi günü birden rahatsızlandım ve boğazım şişti. Bir hafta yutkunamadım ve yemek yiyemedim. Su içmek bile işkenceydi. Sonra her şey en başa döndü. Tırmalayıp duruyorum hala. Bu değersizlik ve fakirlik duygusunu bünyeden söküp atmalı artık. Geberdik yaa... Kaybetmekten nefret ediyorum nefret ediyorum nefret...

20 Eyl 2012

GİZLİ GÜÇLERİNİZİ KEŞFEDİN-GENLERİNİZİ UYANDIRIN

Bu kitabı eşim aldı iki hafta kadar önce. Genetik bilimci , renin enzimini ayrıştırarak dünya literatürüne geçmiş olan ünlü bilim insanı japon Kazuo Murakami'nin cep kitabı şeklinde yayınlanmış bir eseri. Özellikle kuantum düşünce ile ilgili arkadaşların okumasını tavsiye ederim. Hatta bu kitap bu kuantum düşünce meselesine alaycı bir şekilde bakan zevata kapak olsun bence. Alın size ödüllü bir bilim insanından olumlu düşünceyle genlerinizi harekete geçirin mealinde gayet bilimsel bir kitap. Murakami,kitapta özellikle zihin gen ilişkisine dikkat çekiyor.Yapılan deneylerden yola çıkarak insanların uyuyan bir dev olduğunu genlerimizin %90 nı kullanmadığımızı nerdeyse sınırsız bir kapasitemiz olduğunu söylüyor. Zihin gücümüzü kullanarak genlerimizi aktif hale getirebileceğimizi söyleyerek mutluluk ya da mutsuzluk ilk önce zihinde ortaya çıkar çevre ve koşullar ne olursa olsun zararlı genleri hareketsiz hale getirip iyilerini harekete geçirmenin herkese açık bir tek yolu vardır;zihinsel tutumun değiştirilmesi. Demek ki bu iş şarlatanlık değilmiş!!! Kitapta ilginç bir örnek veriyor Murakami, eğer bir kişi sigara içmekten gerçekten keyif alıyorsa ve seviyorsa sigara içmeyi sigara bu kişiye hiçbir zarar vermez diyor. Sevgiyle yapılan her şey insanı mutlu eder ve sağlıklı kılar. Ne düşünüyorsak oyuz lafı ne kadar doğru değil mi ??