9 Ağu 2017

İNSAN NASIL İNSAN OLDU

annem glioblastoma olup beyni yavaş yavaş çürürken ondaki bedensel ve zihinsel gerilemeyi canlı canlı müşahede etme şanssızlığım oldu.(yaşasaydı bunu gözlemesem bir şeyim eksik kalmazdı). kişi hele çok sevdiği sevmese bile ontolojik bir bağı olan birisinin ölümünü izlerken duygusal bir travmada yaşıyor sadece bilimsel bir gözlemden öte. 

o günden beri soruyorum insan nedir ? annem insan olma vasfını hangi aşamada yitirdi? glioblastoma olmayan lakin şizofreni gibi beyin kimyasının ve bilişsel mekanizmaların bozulmasıyla ortaya çıkan ya da down ve otistik sendromlu kişileri gibi genetik problemlerle standart gelişimini tamamlamayan kişileri insan olarak tanımlayabiliyor muyuz ? 

insan bir biyolojik bir canlı mı yoksa kültürel bir varlık mı ?
irade ve dil sahibi olarak tanımlarsak insanı , irade ve dili nasıl tanımlayacağız ?

sürüngen beyin ile frontal lobu günlük hayatımızdaki eylemler açısından hangi ilişki seviyesinde insan olarak tanımlayacağız ?

canavar,hayvan insanlık dışı gibi eylemleri tanımlarken muhatap aldığımız kişinin hangi verili zihin durumuna göre hareket ettiğini nasıl tespit edeceğiz ? 

ahlak dediğimiz şey nedir ?

beyin , doğduğumuz günden itibaren (aslında anne karnından başlayarak) çılgın gibi sinaps bağları yapmaya başlar duyulardan aldığı elektrik sinyallerini tanımlayıp kodlayarak. bunu da tamamen içine doğduğu kültür ortamını gözlemleyerek ve duyarak yapar. koklar ve dokunur da. bunun için bugün itibariyle bilimin tanımlayabildiği kadarıyla bildiğimiz beyin sapı limbik sistem ve üst beyin yapılarının birlikte ve eş güdümlü çalışması gerekir. yani insan dediğin kabaca doğumdan itibaren beyin denen hardware duyular aracılığıyla yazılan software yani zihinden ibarettir. 

tersinden söylersek doğduğu andan itibaren varsayımsal olarak bir kurt sürüsü tarafından büyütülen bir çocuk destanlardakinin aksine bırak insan olmayı iki ayak üzerinde bile yürümeyi öğrenemez. bütün canlılar dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren türünün özelliklerini sergiler bir tek insan hariç. insanın insan olabilmesi için insanlar tarafından büyütülmesi gerekir. yani programlanması.

anneme dönersek , hardwarede yaşanan arızalar softwarein çalışmamasına yol açıyor. belli bir aşamadan sonra ne kimlik ne türün vasıfları ortada kalıyor. soru şu anneme ne oldu ? annem dediğim ve yaklaşık 70 yıllık bir ömür anı biriktirmiş ve bir kimlik kişilik inanç ve değer sahibi olmuş şey (tanımlayamıyorum neyse o) ne oldu ? bedeni orada duruyor sapasağlam hem de ama göz kapaklarını bile oynatamıyor.

tanrı insana kitap gönderirken hangi verili zihin durumunu muhatap aldı.çok merak içindeyim. 

teorik olarak bir insan beyninin hafızasını silip ona başka anılar yüklemeniz halinde o artık başka biridir. insan dediğin hafıza mı?

tanrı bizi hesaba çekerken hangi beyin seviyesini baz alıp altı üstü geçti kaldı diye değerlendirilecek. herkes kendi seviyesine göre derseniz o zaman vahyin muhataplığı saçma olur. aklı olmayanın dini yoktur daki akıl nedir ? (ya felsefeden tarihten islamdan akaitten habersiz değilim çok şey okudum düşünen bir adamımda ama hiçbiri bir bok açıklamıyor)
kişinin kendisi için iyi ya da kötü dediği şey aslında toplum ve kültür pompası değil mi?

neden kuranda sürekli sopa ve havuç metodu kullanılmıştır ? bu metodu sürüngen beynin ve orta beynin çalışma prensiplerini öğrenmek ve genelde hayvan deneylerini yaparken kullanırız . ve çocukları eğitirken..

bir gün gözlerini dünyaya açıyorsun,kendini bir kültürün bir dinin bir ekonomik seviyenin içinde buluyorsun. bir cinsiyetin ve bir bedenin verili olarak mevcut. tıpkı fırlatılıp atılmış gibi. bir sürü şey yaşıyorsun bir çok kaygı korku aşk vs. ki hepsi de beynin kimyasal oyunlarından ibaret tamamen sanal..duygu dediğimiz şey biraz hormon biraz sinaps ve elektrik..

eşeğin zikini tuttuk ..








insan haddizatında yalnızdır hem de yapayalnız..asla tamamlanmayacak olan yarım kalmışlık duygusuyla göçüp gideceğiz . nereye ? cennet ya da cehenneme mi ? sanırım araf benim ve benim gibi arada kalanlar için. sonsuza kadar öksüz ve yetim..biraz anlam için ..

kızımla yaptığımız sohbetlerden birinde (çocuklar hep deli sorular sorarlar en felsefik sorular çocuk zihninde belirir cevapta aramazlar üstelik herhangi bir cevapla yetinirler öyle mi yapmalı ? ) ben sonsuza kadar yaşamak istemiyorum dedi. neden sonsuza kadar yaşayalım ki dedi devamla.

bazen kendimi deney hayvanı gibi hissediyorum bir kafesin içindeyim ve kafesin kapısı ben ölünce açılacak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder