insanlik,kepler astronomisi bilimsel camiada gecerli olana kadar antik yunandan gelen kozmoloji üzerinden düsünme sistemleri insaa ediyordu. kepler , var olan bu kozmolojiyi yikarak tam tabiriyle insanligin ufkunu acti. sonra newton, einstein (isimler sembolik ) derken günümüz bilim anlayisina vardik. bu arada kuantum mekanigi ufkumuzu asagiya dogru degistirirken dna`nin desifresiyle genetik , biyoloji bilimini sicratti. bugün kuantum mekanik,sinirbilim epigenetik robot teknolojisi evrimsel biyoloji insanlik tarihini tam anlamiyla kökünden degistirmek üzere. kisa keseyim.
.

lakin kitleler ellerinde smartphone lar sosyal medya platformlarinda her an istedikleri bilgiye ulasabilecek durumdayken sadece dedikodu yapip igdis edilmis idlerini like larla avutmakla mesgul. hayretle farkediyorumki twitterda medyada yorum yapan zevatin evren ve insan biyolojisi ile ilgili hicbir idraki yok. sen marsa koloni kurmak icin proje gelistir adam hala aristonun ay üstü ay alti evren modelinde üretilmis bilgilerle hayatini idame ettiriyor. hala dünya düz diyebilen bunu tartisan yarim akilli tipler var. "uzay yolu dizisinde insanlar isinlaniyordu allahta ademle havvayi cenneten yeryüzüne isinlamistir ne evrimi diyor" arkadasin biri. bu adam icin miladi 8.asirda üretilmis bilginin üstünde bir bilgi yok. imami azam ne dediyse o. tabi bu beyin fonksiyonlari ile ilgili bir sey daha dogrusu beynin muazzam defolariyla. bir kere enformatik cehaletle yüklendimi ölene kadar mokoko. elestirel düsünme tekniklerini ögrenmeden yani beyni egitmeden bundan kurtulus yok.
insanlarin (lafin gelisi yoksa nerede insan,insansi) kahir ekseriyeti hayvan gibi yasiyor . dürtüleri nereye cekiyorsa oraya gidiyor. arabaya binince (rahim) pek cok tipin zivanadan cikmasi hep bu yüzden.
üzülerek insanligin hala taammüden bilgisiz kalmakta israr ettigini söylemeliyim. hala üzerlerindeki sonsuz evrenden habersiz gök yüzünde ucurtma ucuruyor.
adam gidip mahalle camisinin imamina soruyor , evrim diyorlar hocam biz maymundan gelmedik degil mi ? otorite o cünkü. kazara imam dese ; evrim var evladim alahin yaratma sanati böyle calisir dese maymun sensin diyerek daha da camiye gitmez. sorusunun sebebi sarsilan inancini pekistirmek ögrenmek degil.
asagida cumhuriyet gazetesinden tayfun atay'ìn makalesinden bir bölüm okuyacaksiniz. olaylar ismi verilmeyen özel bir üniversitede? geciyor. olayin kahramanlari doktora ögrencileri. buyrun olaylar nasil gelismis..
" Bozkurt Hoca çok yakın zamanlara kadar bazı vakıf üniversitelerinde ders vermeye davet edilmekteydi.
En son, özel bir üniversite, farklı disiplinlerden doktora öğrencilerine bir “insanbilim” (antropoloji) formasyonu kazandırma düşüncesiyle ondan ders talep etti.
Hoca, kendisinin “rahle-i tedris”inden geçmiş hepimiz için bir örnek-model oluşturan yöntemiyle, ilk derste dersin temel okuma listesini sunarak kitapların içerik tanıtımını yapmış. Ve hayli “yetişkin” konumdaki 25 öğrencisinin her birinden bu kitaplardan birini okuyup derste ayrıntılı eleştirel değerlendirmeye tâbi tutan bir sunuş yapmasını, sonrasında da bunu bir yazılı rapor haline getirmesini istemiş.
Bu, öğrencinin dersteki başarısını belirleme yolunda temel ölçütlerden biriydi.
Dersten sonra Bozkurt Hoca odasına çekildiğinde kapı çalınmış.
Bir öğrenci dersteki öğrenciler adına konuşmaya geldiğini belirterek ona şunları söyledi:
“Hocam, biz buraya okuyup yazma öğrenmeye değil, diploma almaya geldik. Bizim kitap okuyacak vaktimiz olsaydı zaten buraya gelmezdik.”
Bozkurt Hoca ilk şaşkınlığı atlattıktan sonra, bu kitaplar okunup topluca değerlendirmeye açılmadan böyle bir dersin amacına ulaşamayacağını ve onlara da bir yararı olmayacağını ifade etti.
Bunun üzerine öğrenci kendi “ara çözüm”ünü önerdi:
“Siz zaten bu kitapları okumuşsunuz. Bize bunların bir özetini verseniz, biz de o özetleri çalışıp sınava girsek olmaz mı?”
Hoca’nın cevabı:
“Olur tabii, ama bunun adı üniversite olmaz, medrese olur.”
Öğrenci hiç mi hiç tatmin olmamış bir yüz ifadesiyle çıkıp gitmiş.
Ama bitmedi!
Ertesi gün, üniversitenin ilgili enstitüsünden bir yönetici, muhtemelen kendisinin yaşından çok daha fazla yıl üniversitede ve üniversiteyi “yaşamış” Bozkurt Hoca’yı aramış bu meseleye binaen ve...
“Aman Hocam, öğrenciler bizim velinimetimiz, onlara bu kadar sert davranmayalım! Emeğinizin karşılığını da onlar sayesinde ödüyoruz...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder