" Aranızda ölümü takdir eden biziz. Biz, sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var etmek konusunda önüne geçilebileceklerden değiliz. Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz; düşünüp bundan ders almanız gerekmez mi? (Vakıa 60-61-62 )
Yasa yukarıda yazıyor zaten bugüne kadar gidip te gelen olmadı. O yüzden insan ırkının tek aşamayacağı yasa bu ölüm yasasıdır. Geri kalan konularda insan yaratıcı tarafından serbest bırakılmış ve bütün yasalar emrine verilmiştir.
Mucize , doğaya aykırı değildir bizim doğa ile ilgili bilgilerimize aykırıdır diyor ya Saint Thomas. Hakikatin çok veciz bir ifadesi.
Beden ve dünya yani madde ve duyular bize temel bir başlangıç olsun diye verilmiş hazır ikramlardır. Ne yazıkki insan ırkının en büyük kaybı da aslında budur. Ezici çoğunluğumuz bunun üstüne gram bir şey koymadan geldiği yere geri dönmektedir. Oysa bize emredilen tekamül etmektir istikamet üzere.
Cep telefonu bir mucizemi ? Ya motor ? Uçak ? Bilgisayar ve internet ?
Peki bir insanın bedeni ile birlikte bir anda Paris'te olması mucize midir ?
Ya da bir çırpıda gökten mükellef bir sofra indirmesi ? Ya da kırık kemiğini eliyle bir günde iyileştirmesi ? Rüya mucize midir ?
Geleceği görmek ya da geçmişe gitmek mucize midir ? Havada uçmak aletsiz, mucize midir ?
Eğer bunlar mucize ise o zaman yukarıdakiler de (cep,uçak vs) mucize midir ?
Peki mucize nedir o zaman ?
Bir dervişin " bismillah " deyip Eminönün'den Üsküdar'a denizi yürüyerek geçmesi , Yunus'un gökten iki sofra indirmesi , Üftade'nin bir talebisinin kayıtlara geçen o fakiri Mekke'ye götürüp getirmesi, Sri Baba'nın bir parmağını şıklatarak havadan yüzükler ve kolyeler yaratması mucize mi? Vs.vs.
Elbette değil. Bugün geldiğim kıvam ve edindiğim malumat bana bütün bunların gayet olağan olduğunu söylüyor.
Kuantum bir dünyada yaşıyoruz ve neyi bekliyorsak o maddeleşiyor. Elektronları atom çekirdeğinin etrafında fıldır fıldır dönen gezegenler gibi zannediyorduk ama bugün bir elektronu ölçebilmiş kimse yok, Sadece bir varsayım gibi duruyor elektron. Etkisini gözlemlediğimiz fakat neye benzediğini asla öğrenemeyeceğimiz bir şey , varlık bile değil. Ölçemediğin bir şey. Boyutsuz.
Elektron üzerinde bile on dakika tefekkür etseniz hayata bakışınız değişir.
Bohm'du galiba ; atomaltı parçacıkları hayal ediyoruz sonra onları keşfediyoruz sanki biz hayal ettiğimiz için oluşuyorlar gibi diyor.
Yapılan laboratuvar çalışmalarında beyinleri alınmış semenderlerin hatırlamaya devam ettikleri görüldü. Ya insan ? Bilinç ve hafıza dediğimiz şey beynimizle mi alakalı sanki. Beynimizle mi görüyor beynimizle mi duyuyoruz ?
Beynimizdeki ve beyin sapımızdaki kan tamamen çekilmiş olsa bile derin bir komada ameliyat masasında da olsak görmeye duymaya ve yaşamaya devam eden bir şey var. O kadar kesin kanıtlar var ki bu konuda. Kadim medeniyetler için bu zaten bilinen ve uygulamaları yapılan bir şey.
O halde insan olarak aşamayacağımz tek şey ölüm duvarı.
Belki bunu da aşıyoruzdur orası henüz muamma. Türkiye'den olduğu için örnek veriyorum. Bu işlerle ilgilenen herkesin bilebileceği bir açık vaka var, Ahmet Delibalta vakası. Araştırın ayrıntılarını öğrenin.
Bilinçlerimiz kesinlikle birbiriyle bağlantılı. Hepimiz birbirimizle bağlantılıyız.
Hadi kalın sağlıcakla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder