Gecenin bir yarısı,tv seyrediyorum. Yüzyıllık komşunun köyden gitmesini dört gözle bekliyor komşusu.Çünkü oğlunu evlendirecek ve komşunun evine oğlunu yerleştirecek kendisi de komşunun bağına bahçesine konacak.
Uhud'u düşünüyorum.. Ganimet için yerini terk eden okçuları,kesin emir olmasına rağmen. Onları kınamak çok kolay..O okçulardan biri olsaydık.. Yüzlerce yıldır birbirlerini boğazlayıp birbirlerinin mallarına ve kadınlarına konan bir kültürün çocukları..Kolay zengin olma yolu..Üstelik Bedirde ganimet konsun da pek çok tantana çıkmıştı. Onlarda kendilerini öyle savunmuşlardı zaten(burada rivayete elimiz mahkum doğrusu allahu alem) , Bedirdeki gibi peygamber herkesin elde ettiği ganimet kendisine aittir demesinden korktuk ve ganimetten mahrum kalmamak için yerimizi terk ettik.
Evde çoluk var çocuk var veya yok..Savaştan dönüyorsun birileri ganimetten nasipleniyor sen avucunu yalıyorsun..Hiç bir erkek bu duruma düşmek istemez o günkü toplumda..Evde hiç bir değerin kalmaz..
Bize tarihte zafer,ulvi gaye,din savaşı,fetih,kutsal amaç gibi süslemelerle anlatılan olayların hepsini temelinde ekonomik çıkar talebi var..Özellikle bedevi arapların kabile kabile islamlaşmasında bu ganimet elde etme güdüsü çok ağır basar. Hunayn savaşında peygamberi tartaklamaya yeltenecek kadar bedevi arapları baştan çıkarmıştır bu ganimet ihtirası. Miras ayetleri nazil olup kadınlara yarım hisse verilmesi emredilince aynı gerekçe ile itiraz etmişleridi,bizimle savaşa mı geliyorlar ki mirastan hisse alsınlar. O dönme savaş mal mülk edinmenin en kestirme yoluydu. Ya da makam sahibi olacaktın.
Evdeki çocuklar ganimet bekliyor.. Getiremedin mi getirene doğru seyirtiverirler..
Öldürdüğün adamın malına karısına sahip olmak hakkı hukuken binlerce yıl yürürlükte kaldı.. Bugün artık dünya çapında yasaklanmıştır bu konu. Artık hiç bir ülka başka bir ülkeyi topraklarına katamaz (savaş yoluyla ) ve ganimet elde demez.Mülkiyet hakkı bütün toplumlarca vazgeçilmez bir hak olarak kabul edilmiştir.
Ama ganimete alışanlar bu sefer avantaya yelken açtılar..Savaşta ganimet kapmak yerine,barışta makam kapmak yoluna gittiler.

Akşam Mehmet Hoca anlatıyor.Ermeni patriği seçilmek için patrik adayları Saraya yüklü rüşvetler yollar adam ayarlamaya çalışırlarmış,bu paraları da galata bankerlerinden borç alırlarmış..Patrik seçildikten sonra,12 metropoliti seçme hakkı patriğe ait. O da bankerlerden aldığı borcu ödemek için metropolit adaylarından rüşvet alıyor. Metropolit seçilenlerde bunu acısını önceki metropoliten çıkarıyor ve onları aforoz ediyorlar.Böylece önceki metropolitin bütün malına mülküne karısına çoluğuna çocuğuna sahip oluyorlar.
Hugo diyor ya bütün büyük servetlerin temelinde hırsızlık vardır diye.İstisnalar kaideyi bozmaz..
Kaznadığın sürece haklısındır.. İddada sürekli para kazanıyorsan teşvik edilirsin yok kaybediyorsan çoluğun çocuğun rızıkını orlara harcama diye azar işitirsin.. Ama yüz bin lira kazandım dersen ,gözler ışıldar ve becerikli kocam benim diye taltif edilirsin..
Çalıştığın kurumdaki komşu sürekli yükseliyor ve arabasını her yıl değişitiriyor ve sen hala akbil ile işe gidiyorsan evde fena fırça yersin..Beceriksiz sünepe bir Ahmet kadar olamadın ..
Adem dini bütün,beş vakit namazda ama işi gereği rüşvet vermesi gerektiğinde ya da işini oldurmak için memur ayartması gerektiğinde ya da yalancı tanık dinletmesi gerektiğinde çekinmeden yapar ve ama hocam caiz mi dediğinde bu işi bırak o zaman diye akıl alırsın..
Ya da arkadaşın sana ahlaksız bir iş teklif eder,kendisi cematçidir mümindir,hocam bu caiz değil dediğinde ; sen parana bak sanane der,paraya ihtiyacın yok mu senin ?
Yasa hep aynı,çalacaksın..Ünlü mafya babası diyor ya,çocukken her gece tanrıdan bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim sonra tanrının işlerini böyle yürütmediğini anladım ve gidip bisiklet çaldım..
O yüzden yolsuzluk yapanlar bizde gizliden büyük saygı görür..
Bir de şu aptal tartışma var bizde.. Normal bir demokratik hukuk devletinde böyle şey olmaz..Yargıçlar vicdanlarıyla bağımsız olarak karar vermelidir..
Bu insanlar nerede yaşıyor merak ediyorum bu kadar aptal olmayı okulda mı öğreniyorlar bilmiyorum.Bu ülkede herkesin bir meşrebi ve milliyeti var ve herkes yakınını kayırır çünkü bağımlı olan bağımsız hareket edemez..

Doğan hoca yazmıştı; Ankara'da bir doktor var.Birgün aslen Almanyada yaşayan fakat bir iş için Türkiye'ye gelen bir hemşehrisi onu ziyaret eder.Hoşbeş kelam çay faslından sonra bizim alamancı hemşehri doktor hemşehrisinden bir şey rica eder, yav hemşehrim der üstelik baba tarafından hısım sayılırız da bizim bir maruzatımız var Alamanya'da bir malulen emeklilik için bir yakınıma rapor almak icap ediyor bir yardımcı ol da bana bir rapor yazıver de işimiz görülsün der.Doktorumuz meslek ve vicdan ilkeleri ile hemşehrilik baskısı arasında gidip gelir aşağıya tükürse sakal yukarıya tükürse bıyık..Reddetsem bir hemşehrinin işini bile halletmedin diye alay ederler.Neyse toplum baskısı galip gelir ve doktor düzmece aporu yazar.Hemşehrisi gayet memnun odadan çıkarken dayanamaz ve sorar.Almanya'da bu işi yaptırabilir miydin? Yok hocam ordaki doktorlar dürüst.
Nisa 94 ayetini inceleyin derim ödev olarak...
Nisa 94 ayetini inceleyin derim ödev olarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder