1.YAZI
Gülen kardeşlerin matbaa merakı
Fethullah Gülen’in kardeşleri ne iş yapıyor? Türkiye’nin en büyük matbaasını biliyor musunuz? Ya Kaynak Holding’i?…
Bunlar bilinmeden cemaatin dershane tepkisi anlaşılmaz. Bütünüyle “sınav sektörünün” ekonomik yönü üzerinde hiç durulmuyor. Sadece dershane konuşuluyor.
Evet, Türkiye’de 5 bine yakın dershaneye 1,5 milyon öğrenci gidiyor. Dershanelere ödenen para yılda 16.7 milyar TL.
Fem (280 dershane), Anafen (213), Körfez (126), PiAnalitik (85), Zirve (66), Maltepe (54), Sabah (21), Işık (15), Sakarya(11), Sur (8), Feza (7) gibi toplamda, 3669 dershanenin cemaate ait olduğu belirtiliyor.
Ara not: Fethullah Gülen’in İstanbul’daki ikametgahı FEM Altunize dershanesinin 5.katıydı. Dershanelerindeki 5. katları neden “kutsal” hale getirdiklerini sonra yazarım, konuyu dağıtmayayım.
Dershaneyi “öğrenin sorunu” olarak görüyorsak şu gerçeği atlamamamız gerekir: Bu yıl, YGS’ ye 1 milyon 923 bin 33 öğrenci girdi. Bunun 851 bin 131 öğrencisi ise LYS sınavına katıldı.
SBS sınavına giren öğrenci sayısı 1 milyon 127. Keza; 874 bin 551 kişi de KPSS sınavına girdi. Ve kaç sınav daha var?
Bu kadar sınavın olduğu ülkede, meselenin ekonomik yanı salt dershaneler üzerinden tartışılmamalıdır. Ne mi demek istiyorum?
Fethullah Gülen’in kardeşleri
Türkiye’nin en büyük matbaası; Çağlayan Yayın Dağıtım Basım Ambalaj San. Ve Tic. AŞ.
İzmir Gaziemir’de kurulu bu matbaada Fethullah Gülen’in kardeşleri Kudbettin Gülen ile Mesih Gülen de çalışıyor! (Matbaanın bastıkları arasında, başyazılarını Fethullah Gülen’in yazdığı Sızıntı dergisi ile İngilizce yayınlanan “Fountain” dergisi de var) Gülen ailesi matbaacılık mesleğini seviyor; Salih Gülen’in de Erzurum’da “Gülen matbaası” var.
Neyse; biz “sınav sektörüne” bakalım: Çağlayan matbaasında genellikle hangi yayınlar basılıyor; Güvender Yayınları, Anafem Yayınları, FEM Yayınları, Işık Yayınları, Körfez Yayınları, Zambak Yayınları, vs. vs…
Velilerin cebinden sadece dershanelere para akmıyor; asıl paranın nereye gittiği gözden kaçıyor: Örneğin, Çağlayan matbaasında basılan Güvender Yayınları, hangi kitapları çıkarıyor: YGS Hazırlık, LYS Hazırlık, KPSS, ALES, DGS-KPDS, YGS Çıkmış Sorular, LYS Çıkmış Sorular, 11. Sınıf…
Bunları tek kitap sanmayın; öğrenciler için her dersin (matematik, coğrafya, tarih, biyoloji vb) konu anlatımlı kitaplar var. Ayrıca, Soru Bankaları Kitabı, Deneme Kitabı, Konu Testi Kitabı, Cep Kitabı gibi yayınları var.
Milyon dolarlık sektör
Sadece bir YGS Deneme Seti Kitabı 25 lira. Bir LYS Matematik Konu Anlatımlı Kitabı 49 lira. Böyle yüzlerce-binlerce kitap var.
FEM Yayınları’ndan Anafen Yayınları’na kadar girin internete bakın; fiyatlar dudak uçuklatıyor. Örneğin, SBS sınavına girecek öğrenci, 6 dersin sadece soru bankası kitapçığını alsa, 6×20 (lira) = 120 lira vermek zorunda. Konu anlatımlı ders kitaplarının tanesi 30 lira. 6×30 (lira)180 lira. Daha yedinci sınıfta başlıyorsunuz sınava hazırlanmaya; dergi seti 50 lira!
Sadece FEM Yayınları, FEM Dergi Yayınları, FEM Okul Yayınları, Dilfem Yayınları’ndan çıkanların parasal yekunu bu satırlara sığmaz. YGS-LGS-SBS sınavına kaç öğrencinin girdiğini anımsayın.
Bunlara KPSS vs sınavlara girenleri ekleyin.
Unutmayın, dershaneye giden öğrenci 1,5 milyon ama Türkiye’de tam 16 milyon öğrenci var! Her bir kitabın-derginin yüz binlerce alıcısı var. CD’ler var, rehberlik kitapları var.
Bu yayınlara rağbet var
Bu yayınevlerinin çıkardığı kitaplar-dergiler neden çok satılıyor? Öyle ya, başka yayınevleri de var. Aslında bu soruyu, cemaat dershaneleri için de sorabiliriz: niye çok rağbet görüyor? Yanıtı aynı:
Kimilerinin iddiasına göre, kitapları hazırlayan ekip, sınavlarda çıkacak soruların benzerlerini yazma-bulma konusunda çok “maharetli”! Kimilerinin iddiasına göre ise, kitapları ve sınav sorularını hazırlayan ekip aynı çevreden! Yani cemaatten!
Bu iddialar doğru veya yanlış; fakat gerçek şu ki, bu sözler yayınların çok satılmasına neden oluyor!(benim notum: maalesef bu gerçektir ve insanların çoğu bu yüzden bu dershaneleri tercih ediyor zaten yaşanan sınav rezaletleri ortadadır.maalesef gene kul hakkı dinlemeden devletin yaptığı sınavların çoğunda bu sorular bu dershanelere sızdırılır ve bunlar belli bir zümreyle paylaşılır.İnsanların tek derdi üniversiteye gitmektir-daha doğrusu velilerin- zaten ahlaksız olduklarından şeytanla işbirliği yapmaktan çekinmezler)
İzmir’deki Çağlayan Matbaası’nın neden Türkiye’nin en büyük matbaası olduğunu anladınız mı?
Durun meselenin iktisadi boyutu bitmedi…
KAYNAK HOLDİNG
Tarih: 12 Ocak 1986.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra aranan Fethullah Gülen 6 yıl sonra Burdur’da yakalandı. Yayında Naci Tosun vardı.
O Naci Tosun, bugün Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı.
Kaynak Holding’in temeli; 1983 yılında Çağlayan Matbaacılık ile İzmir’de atıldı. 7 bin 336 çalışanı olan holdingin geçen yıl cirosu yaklaşık 2.000.000.000. TL (2 milyar lira) Basım faaliyetlerini Çağlayan Matbaası ile sürdüren holdingin işi sadece matbaa ile sınırlı değil.
Kaynak Holding bünyesinde bulunan Gökkuşağı Dağıtım Pazarlama; Anafen, Coşku, FEM, Değer, Dijital, Dilfem, Güvender, Körfez, Analitik, İhtiyaç, Maltepe, Zirve, Zambak, Sürat gibi yayınların dağıtım-pazarlamasını yapıyor.
Holding ayrıca: Kırtasiye işini Alfa ve NT mağazalarıyla; kağıt faaliyetlerini Kaynak Kağıt ile, eğitici oyuncak faaliyetlerini; PAL ile; okul kıyafetleri faaliyetlerini: Inspire ile; kargo faaliyetlerini Sürat Kargo ile; eğitim araçları faaliyetlerini Sürat Eğitim Araçları şirketleriyle yapıyor. Bünyesinde 24 şirket var. Ve bu sadece bir holding! Kaç holdingleri var?
Söylemem o ki; “Öğrenim sorunu” salt dershanelerin kapatılmasıyla önlenemez. Bu yayınlara da düzenleme getirmek şart. Çünkü yayınlar, parası olanla olmayan arasında büyük eşitsizlik yaratıyor.
2.YAZI
Dosya no: SRC-07-035-53075
Pensilvanya’da yaşayan Fethullah Gülen 21 Kasım 2006’ta, ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Servisi‘ne Yeşil Kart için başvurdu. (Dosya no: SRC-07-035-53075)
21 Mayıs 2008’de, aralarında CIA eski yöneticilerinin de bulunduğu nüfuzlu isimlerin referansıyla isteğine kavuştu.
19 sayfalık referans mektupta; CIA eski yetkilisi Graham Fuller, CIA eski görevlisi George Fidas ile ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi (ABD Haberalma Araştırma Dairesi eski direktörü) Morton Abramowitz gibi isimler vardı. Başvuru öncesinde CIA görevlilerinin Göçmenlik Bürosu ile görüşüp lobi yaptığı basına yansıdı.
Gülen başvurusunda, 9 Şubat 1998 tarihinde Papa II. John Paul ile Roma’da yaptığı görüşmenin belgesini de verdi.
Gülen’e kefil olanlar arasında ilgimi, CIA görevlilerinden çok bu tür dini referanslar çekti. Kimdi bunlar ve neden Gülen’e kefil oldular?
İşte o isimler
- John L. Esposito, Georgetown Üniversitesi’nde İslami çalışmalar profesörüydü. ABD Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştı; Pakistan gibi kimi Asya hükümetlerinde danışman olarak görev yaptı. ABD’de çeşitli İslam dernekleri kurdu; yönetti. Gülen hakkında kitap yazdı.
- Lawrence Geraty, annesi ve babası Protestan misyonerdi. Yahudi -Protestan inancı karışımı Adventistler‘in San Pasqual Akademisi’ni ve İbrani Üniversitesi’ni bitirdi. Suriye ve Filistin arkeolojisi üzerine çalıştı. La Sierra Üniversitesi öğretim üyesiydi.
- Bernadette Andrea, Texas Üniversitesi’nde kadın hakları, İslam ve Osmanlı tarihi konusunda uzmandı.
- Paul Parker, İsa’nın Birleşik Kilisesi’ne bağlı kurulan Elmhurst College başkanı profesördü. İsrail ve Filistin‘de yaptığı dini çeşitlilik araştırmalarıyla tanındı.
- John Obert Vall, İslam tarihi profesörüydü. Kahire, Beyrut ve Sudan’da yaşadı. 1991’de Mısır Cumhurbaşkanlığı Madalyası aldı.
- Floyd M. Schoenhals, Evanjelik Lutheran Kilisesi Piskoposu idi.
- John Borelli, Georgetown Üniversitesi’nde Dinlerarası Girişimler Kürsüsü başkanıydı. İngiliz Protestan Anglikan kilisesi üzerine çalıştı. Evanjelik toplantılarının vazgeçilmez konuşmacılarından biriydi. Washington’da 2006’da “Barış için Uluslararası Namaz” toplantısı organize etti.
- James E. Bowley, Millsaps College’nde İbrani araştırmalar uzmanı ilahiyat profesörüydü. Yahudi edebiyatı üzerine araştırmalar yayınladı.
- Jill Carroll, Rice Üniversitesi’ndeki “Dini Hoşgörü Merkezi” başkanıydı. Bu üniversitede 5 Kasım 2006’ta Fethullah Gülen sempozyumu düzenledi. Ted Dotts’in seminer başlığı ilginçti: “Metodist Hıristiyanlığı, Gülen Sufizmi.” Gülen hakkında kitap yazdı.
- Sherly Santos-Hatchett, Texas Tech Üniversitesi’nde profesör dekandı. ABD Dışişleri Bakanlığı‘nda tercüman olarak görev yaptı.
- David B. Capes, Houston’daki protestan Baptist Üniversitesi’nde görevliydi. “İsa’nın Ayak Sesleri” gibi kitabı olan Capes,1990’lardan beri dinler arası diyalog çalışmaları yürütüyor.
- Terry Mathis, California Üniversitesi Riverside kampüsü papazıydı.
- Dale F. Eickelman, Dartmouth College’inde antropoloji profesörüydü. Uzun yıllar Kuveyt bulundu; Asya ve Ortadoğu araştırmaları programı yürüttü.
- Loye Ashton, Birleşik İsa Kilisesi misyonerleri tarafından kurulan Tougaloo College doçentiydi. Aynı zamanda papazdı. Türkiye’ye sık sık geldi; dinler arası dialog hakkında kitap yazdı.
- Thomas Michel, F.Gülen’in Vatikan’da Papa II. John Paul‘u ziyareti arasında hazır bulunan ABD’li pederdi. Endonezya’da cizvit “İsa’nın Derneği” üyesiydi. Mısır ve Lübnan’da bulundu.
- James Kenneth Echols, Chicago’daki Protestan Lutheran ilahiyat okulunun başkanıydı. ABD’de dinler arası dialog seminerleri yaptı.
- Donald Senior, İsrail’de uzun yıllar dini araştırmalar yaptı. Yahudi ve Müslüman toplulukları arasındaki dinler arası diyalog toplantıları düzenledi.
Şimdi…
Soru şu: Dinci akademisyenler ile CIA görevlileri ne tür beklentiyle F.Gülen’e kefil oldu?
(Bu iki yazı Soner Yalçın'a aittir )
Orta sınıflar basit çıkarları olan ve kolayca manipüle edilebilen genel olarak düşünmeyen ve kendi kararları olmayan bir nevi aptal topluluklardır. Özellikle dindar orta sınıflar aklını ve dinini teslim edecek bir mürşid bir şeyh arar durur. Orta sınıflar ahlaksızdırlar (buradaki ahlak terimsel olarak kullanılmıştır) sadece ahlaklıymış gibi yaparlar ve asıl önemli olan budur.
Yıllar önce yukarıdaki soruyu kendime sordum ve cemaatle fiilen bitmiş olan ilişkimi platonik olarak ta bitirdim.Bu yazıyı yazmamın da nedeni bir müslüman olarak kalabilme ve mü'min ferasetiyle hayata bakabilme gayretidir. Günümüz dini cemaat ve tarikatleri (bütün dünya çapında) birer holdingtir aslında ve cemaat üyeleride hazır müşteri. Çok başarılı bir pazarlama tekniğidir cemaatleşme veya tarikat olmak.
İşin içine para girdi mi artık kar güdüsü ve zengin olma hevesi de işin içine girer doğal olarak. Bir yerde rant varsa rantçılar da sinek gibi üşüşürler. Alttakilerde farkında olmadan bir holdinge hem hizmet etmeye hem de müşteri olmaya başlarlar.
Hazır lafı gelmişken şu eğitim ve dersane mevzusunun perde arkasındaki kitap rantını da ele alıp değerlendirmek gerekir. Çocuğunu dersaneye gönderiyorsun,dersane senden sadece falanca yayınevince basılmış etüt ve test kitaplarını satın almanı istiyor. O kitaplarda kendilerinin bastıkları kitaplar(buradaki dershaneye giden bizim ortağın kızıdır dershaneyi de tahmin edersiniz artık). Burada devletin(hükümetlerin ) büyük günahı ve vebali var. Üniversitenin olmazsa olmaz bir duruma gelmesine izin verip aptal yığınların dershane kapılarına yığılmasından sorumludurlar. Suçun büyüğü annelerde tabiki. Çocuğunu sekiz yaşında üniversiteye hazırlamaya kalkarsan ebeni sikerler böyle.
Hoca hristiyanlarla neden bu kadar içli dışlı ?
Cemaat zamanlarında çok safmışım hakikaten . Öğretilmiş binüçyüz yıllık ezberlere ben de gözüm kapalı inanıyordum. Mehdilik,İsanın gökten gelmesi gibi neredeyse iman meselesi haline gelen aptallıklara ben de inanıyordum. Dedim ya bu yazı onun için yazılıyor müslümanlık nedir ?
Hocaefendide bu İsa peygamberin yeryüzüne geleceği ve isevilikle müslümanlığı müslümanlıkta (artık nasıl bir müslümanlıksa) birleştirip El-Dorado'yu kuracağı sanrısı hakim gibi görünüyor .Bediüzzamanın eserlerinde de buna sık sık temas edilir. Bediüzzaman için çağın müceddidi denir.Risaleler kutsal kitap gibi görülür ve risalelerdeki bu müslüman-isevilik vurgusu hocaefendininde aklına yatmış olabilir ve durumdan vazife çıkararak gökten gelen isa misali dinleri kaynaştırmaya çalışıyor olabilir. Hristiyanlarda her halde İsa Peygamber gökten yeryüzüne tekrar indiğinde müslümanlığı hristiyanlıkta birleştirecek diye mi umuyorlar cemaatle bu kadar iç içeler.
Neden kefil oluyorlar? Birinci ihtimal cemaat CİA ve Vatikan'ı da ele geçirdi. İkinci ihtimal cemaat kullanılıyor.Bu soruyu saf cemaat müntesiplerinin dikkatine sunuyorum ve cevaplarını da kendi vicdanlarında vermeye gayret etsinler. Gerçekten Hizmet neye hizmet ediyor ?
Benim ölçüm şu ; İsrail ve Amerika müslümanlar ve bu ülke için bir şeye karşıysa o iyidir destekliyorsa ondan uzak duracan. Çünkü bu iki ülke müslümanlar ve türkler hayrına hiç bir şey istemezler. Onlar kendi çıkarlarına hizmet edelim isterler. (ak partiye şimdiye kadar bu yüzden oy vermedim ama bakıyorum ki amerika ve israil ve cemaat başbakan gitsin istiyor hee demek artık oy verebilirim)
Bu mehdilik meselesi o kadar mühim ki..Ah içim yanıyor.. Mehdinin gelmesini bekleyip duran aptal müslümanları gördükçe. Tam bir safsata..
Önce Mehdi geliyor.Müslümanların önderi oluyor sonra İsa Peygamber geliyor (Şamda o gelince binsin diye beyaz bir katır bekletiliyordu muhtemelen bu savaşta çoktan yenmiştir bu ara gelirse bineceği katırda yok) Mehdi ona biat ediyor herkes müslüman oluyor ve mutlu son..
103 Sen hırslanasıya istesende insanların çoğu inanmayacaktır. | |
104 Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir. | |
105 Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar bile. | |
106 Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez. | |
107 Peki onlar, Allah'ın azabından bir sarıp sarmalayanın gelmesinden yahut hiç farkında olmadıkları bir sırada kıyametin ansızın tepelerine inmesinden emin mi bulunuyorlar? | |
108 De ki: "İşte benim yolum budur. Ben, Allah'a basîret üzere çağırırım/dua ederim. Beni izleyenler de... Şanı yücedir Allah'ın! Ben müşriklerden değilim." | |
109 Senden önce gönderdiklerimiz de kentler halkından kendilerine vahyettiğimiz bazı erlerden başkası değildi. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, onlardan öncekilerin akıbeti nice oldu görsünler. Elbette ki âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllarınızı kullanmayacak mısınız?" | |
110 Ne zaman ki resuller ümitsizliğe düşüp yalanlandıkları kanısına vardılar, işte o zaman yardımımız kendilerine ulaştı da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez. | |
111 Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir (Yusuf Süresi ) |
Yazı için teşekkürler ayrıca buyrun sitemi ziyaret edin
YanıtlaSilhttp://islamguzelahlaktir.blogspot.com/