
Aynı dönem mezunuyuz fakülteden. Aynı yerde (Gaziosmanpaşa'da) staj yaptık aynı dönemlerde askere gittik.1998 yılında da meslek hayatında fiilen çalışmaya başladık.
Bir ara söz Gaziosmanpaşa'da staj yaptığım avukatlara geldi. Ayrıldılar oradan dedim İkitelli'ye gittiler. Ne o benim mekana gelmişler dedi. Yavuz(staj yaptığım avukat) iyiydi ama parayı çok fazla seviyordu dedim. Gülerek; parayı sevmeyen adamın parası olur mu zaten dedi. Parayı seveceksin tabiki diyede ekledi. Sonra çayları getirerek yerine oturdu. Nerede oturuyordun sen dedi. Bakırköydeyim Zuhuratbabadayım dedim. Güzel yermiş dedi. Ne kadar orada fiyatlar diye sordu. Ben de çok pahalı abi dedim alınmaz oradan. Ne kadarki dedi. Valla yeni dairelere 750-800 istiyorlar dedim. Hımm diyerek dudaklarını büktü. Kirada mısın hala diye sordu. Evet kiradayım ama kira ödemiyorum beş aydır dedim. Ödeyemiyorum. Yav insan kirasını ödemez mi çok kızıyorum bu kiralarını ödemeyen adamlara dedi sırıtarak. Meslek icabı kaç kişiye demişizdir ödeyemiyorsan boşalt diye de espri yaptık. (tabi benim için iç burkucu bir andı güldüm ama)
Ben de evi değiştirdim dedi yaz başında artık küçük geliyordu eski ev. (Üçüncü oğlu oldu bayramda onu da öğrenmiş oldum). Benim eski ev 78 m2 ydi şimdi 190 m2 ev aldım Başakşehir 4.Etapta dedi. Eski evi sattın mı dedim. Evet sattım 600.000 TL ye bu evi aldım geniş geniş oturuyorum şimdi rahatım dedi. Aslında ben Halkalıda bir ev almıştım bir gün oğlanı aldım gittim eve bakmaya (inşaat yeni bitmiş insanlar yeni taşınmaya başlamıştı) baktım bikinili mayolu hatunlar dolanıyor ortalıkta benim oğlanın gözleri faltaşı gibi açıldı görmemiş daha önce dedi. Şubat ayıydı ama insanlar mayoyla dolaşıyorlar havuz kenarında üstünü camla örtmüşler. Hanıma durumu anlattım bize uymaz orası dedi ben de burayı satın aldım dedi. İyi para vermişsin hacı çok para değil mi ya dedim 600bin lira.(içimden de evi sattı oradan üstünü tamamladı herhalde diye geçirdim içimden , parası olduğun biliyordum ama o kadar nakiti olacağını tahmin etmiyordum. Zira adliyede paradan biraz dert yanmıştı. Üç bin lira teminat yatıracağını cebinden ekime kadar geri alıp alamayacağını sormuştu-icra işinden pek anlamaz da- )
Aslında Halkalıdaki evde oturmak istiyordum ama uymadı bize ne yapalım. 600.000 TL ye almıştım dedi. Satayım dedim satma dediler seneye 1.000.000 TL eder diyorlar ben de bekletiyorum dedi. Oha dedim ben de şaşkınlıkla ne ara kazandın dedim bu kadar parayı. Bir durdu şöyle, ne varki , ben para kazanıyorum,zamanında hele çok iyi paralar kazandım artık öyle paralar yok maalesef dedi. Birden öylece nasılsın der gibi kolayca benim borsada 4-5 milyon liram var dedi. (kısa süreli bir şok yaşadım) Milyon mu dedim . Evet dedi ben orta büyüklükte iyi bir borsa oyuncusuyum dedi. Yukarıdaki ofis var ya benim dedi , onu borsada ilk kazandığım parayla aldım. (Ofis dediği Millet caddesi üstünde 180 m2 caddeye cepheli).Ben çok iyi paralar kazandım borsadan,bire kırk,bire yirmi. Ben hala şoktayım borsadan mı kazandım bu kadar parayı dedim. Hem borsadan hem avukatlıktan. Bakma sen bu meslekten çok iyi paralar kazandım. Kiralarım var,danışmanlık yaptığım firmalar var sendikadan üç bin lira maaş alıyorum. Abi,İstanbulda dört evim bir ofisim Ankara'da da arsam var o kadar da boş değiliz dedi. (Bakırköyde evler pahalı alınmaz dediğim aklıma geldi de kime ne anlatıyormuşuz meğer diye düşündüm.) Bankada da nakitim var nakitte kalmayı seviyorum ben dedi. Yeminle ağzım açık kaldı ne diyeceğimi şaşırdım. Parası olduğunu biliyordum ama bu kadarını hiç beklemiyordum resmen dumura uğramıştım.
Danışmanlık yaptığım bir firma üç adet Mercedes almış geçen bana ,sana da alalım hem uyguna gelir dediler.Ben kabul etmedim prensip olarak Mercedese binmiyorum abi dedi.Bincek olsam zaten kralına binerim amına koyim dedi.
Şöyle bir onu süzdüm sonra kendimi ben ondan daha zengin gösteriyordum ama cebimde on lira para vardı bütün param da buydu üstelik arkadaşın yaklaşık dört-beş milyonluk taşınmazı,dört-beş milyonluk hisse senedi ve rakamını telaffuz etmediği bankada nakit parası vardı. Aynı zamanlarda başlamıştık bu işe . Eskiden olsa içten içe büzülür kendimi aciz hisseder ve önemsememezlikten gelir gibi yapar lafı değiştirirdim. O bilgisayarda bir şeyle ilgilenirken gıpta eden gözlerle onu süzdüm ben de senin gibi olmak istiyorum be abi dedim içimden ne mutlu sana.
Allah daha çok versin ama milyoner gibi yaşamıyorsun dedim. Gerek yok abi dedi biz ne olduğumuz biliyoruz,mütevazi yaşamayı seviyorum. Bunu söyleyen arkadaşın elinde 200-250 lira olacağını tahmin ettiğim bir Nokia telefon ve yakaları eğri büğrü kıvrılmış bir t-shirt vardı üstünde.Pazarcı gibi duruyordu dışardan bakarsan o kıyafetiyle.Bir yahudi atasözü geldi aklıma "damda atı olan yürümekten gocunmaz".Bindiği arabada Nissan Qashqai.
Çok saygı duydum.Dünden beri iç muhasebemi yapıyorum.
Bu köfte tam bir milyonluk köfte oldu benim için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder