En son yazdığım kişinin sözleri ise ilaç niyetine alınabilir.. Okuyunca şaşıracaksınız sanırım..
NÜKHET DURU : Sanatçı daha çocuk yaştayken(11 yaşında )anne ve babası ayrılır. Velayeti babasına verilir ve babasının yanında kalır.Ayrılığın travmasıyla felç geçiren sanatçı yaklaşık bir yıl yatalak olarak kalır. Alkol sorunları olan babasından ayrılarak 13 yaşındayken annesinin yanına yerleşir. Geçinmek için sahneye çıkar. Babasının şikayeti üzerine ahlak polisi tarafından göz altına alınır ve bekaret kontrolü yapılır. Sanatçı bu olay üzerine intihara kalkışır fakat kurtarılır. Babası Prof.Dr.Kemal Duru. Çanakkale'de bir hastane odasında tek başına ölür. Basından hatırlarsınız haberleri.
" Doktorlar fiziksel bir rahatsızlık bulamadılar... Benim sorunum tamamen psikolojikti ve annemle babamın boşanmaları nedeniyle büyük bir şok yaşamıştım... Bu nedenle de felç oldum. Çektiğim izdırabı anlatamam. Bir Allah, bir annem şahittir. Doktorlar 'Yürümemesi için hiçbir neden yok' diyorlardı ama yürüyemiyordum. Sonra bir gün tüm sıkıntılarımdan arındım, hayata bağlanmaya, kahkaha atmaya karar verdim "
NİLÜFER YUMLU : Annesi müzisyen babası da müzik aşığı ve piyona çalan bir tüccardır. Ailenin tek çocuğudur ve Cihangir sokaklarında mutlu bir çocukluk geçirir. Babasının cenazesinde iki erkek ve bir kız kardeşi daha olduğunu öğrenir ve hayatının şokunu yaşar. O güne kadar ne annesinin ne kendisinin bilmediği bir kadınla daha evlidir baba ve üvey kardeşleri vardır.
" hiç bir erkeğe kendimi tümden verecek kadar güvenmiyorum "
AYŞE AJDA PEKKAN : Deniz binbaşısı bir babayla ev hanımı bir annenin kızı olarak Gölcük'te dünyaya gelir. Çocukluğu amerikan askerlerinin aileleri arasında geçer. Anne ve baba görücü usulle evlenmiştir ve evde kavga gürültü eksik olmaz. Bütün çocukluğu ve gençliği bu şiddet ortamında geçer. Baba zaman zaman anneye şiddet uyguluyor ve dayak atıyordur. Bir süre sonra kaçınılmaz ayrılık gelir. Sanatçı annenin yanında kalır. Baba iki kez daha evlenir.
"bilinçaltımda güçlü bir kadın olmam gerektiğine inandım. tanımadığım insanlar yanında tedirgin oluyorum o yüzden dışarıdan snop görünüyorum."
SEZEN AKSU (FATMA SEZEN YILDIRIM): Öğretmen bir anne ve babanın kızı olarak Denizli-Sarayköy'de dünyaya gelir ve çocukluğu burada geçer. Anne çok ağır bir hamilelik geçirir ve doktorlar doğum yapmaması gerektiği konusunda uyarmalarına rağmen anne minik serçeyi doğurur. Minik Sezen çok yaramaz bir çocuktur. Anne ve baba çocuğun saygılı ve düzgün bir çocuk olması için ellerinden geleni yaparlar ve sanatçıyla kesin bir mesafe koyarlar. Çocuklarına hiç dokunmazlar. Sanatçı teselliyi annanesinde bulur. Annanenin ölümü sanatçının hayatında derin izler bırakır ve o gece annanesinin cesediyle birlikte uyur. Küçük Sezen o kadar ilgiye açtır ki ilgi çekmek için bayılma numaraları yapar. İzmir döneminde de aynı durum devam eder bu sefer bayılmaların yerini intihar teşebbüsleri alır. İlgi çekmek için on yaşında makyaj yapmaya başlar.
" benim oğlumu sevdiğim gibi beni seven hiç olmadı"
YEŞİM SALKIM : Baba udi. Gayrimeşru ilişki içinde olduğunu öğrenen annesi babayı sepetler. Salkım anneyle kalır. 14 yaşındadır ve hayatın yükü omuzlarına yüklenmiştir. Güçlü bir kadın olma konusunda son derece hırslanır. Küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalır. Akdeniz anemisi hastasıdır bugün. Detayları hepimizin malumu uzatmadım o yüzden.
"hayatı o kadar güzel anlatır ki anneler ama hayat öyle değil.aslında bunları anlatsalar kızları hayat arkadaşı seçerken daha dikkatli olurlar.hayalimde tek evlilik vardı ama olmadı."
AYŞE ÖZYILMAZEL :Oya Germen ve Neco'nun (Tahir Nejat Özyılmazel) kızıdır. Anne doğuma giderken kuaföre uğrayıp pedikür yaptırıp fön çektirecek kadar arızalıdır. Anne, elalem ne der sloganıyla yaşayan biridir. Babasıyla bir gün kavga eder ve kavga sırasında babası " çık git bu evden der" ve Ayşe anında evi terkeder ve bir daha geri dönmez. Zaten önceden anne ve baba ayrılmıştır. Erkek gömleği giyer. Kaybetme korkusu var. Bu kızın hikayesi yeni ve bildik olduğu için çok detaya girmedim ama elektra kompleksinin tipik örneğidir.
"beni sevsinler çok sevsinler istedim.dünyanın merkezi olmak istedim.çocukluk travması ne derseniz deyin. bizim babamız pek evde olmazdı. 40 gün turnelere gider,dönmezdi.atlete sarılıp koklaya koklaya uyurdum.ağlar dururdum "babamı bana verin" diye."
"mesela aşık olmak istiyorum.yıllardır olmadım.ama aşık olduğum adamın da hem ayağımı yerden kesmesini hem güven vermesini istiyorum.çok mu zor ? sakın öyle deme,bence oldu bile ! henüz öyle biri yok ama ben olacağına inanıyorum ve olmuş gibi yapıyorum. hayatta başıma gelen iyi ne varsa ,hepsinde,önceden,zaten olmuşlar gibi davrandım. mesela üniversitedeyken yıllarca Sabah gazetesinden içeri girdiğimi hayal ettim. o resmi gördüm. yıllarca 30 yaşımda albümümü çıkardığımı da. hayatıma giren adamlarla da öyle oldu. düşündüğün inandığın başına geliyor ama sakın unutma ! olacakmış gibi değil olmuş gibi cümleler kuracaksın. "olacak" dersen hayalin hep gelecekte kalır. sanırım beni en çok sevildiğime inanmamam yaraladı. sevilmeye layık olmadığını düşünürsen, gider, seni sevmeyecek, canını yakacak adamları çekersin. korkularımdan , endişelerimden ve geçmişimden tam arındığım zaman gerçek aşk beni bulacak"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder