"ELLER GÜNAHKAR
DİLLER GÜNAHKAR
MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ" (Sezen Aksu)
Bu aralar isteme çalışmaları yaptığımdan (daha doğrusu yapmaya çalışıyorum) ALLAH ile aramdaki ilişkiyi dinleme fırsatım oluyor. Sonuç;şirke batmış olduğum.
Namaz kılarken okuduğum "ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isterim" mealli fatiha süresinin 4.ayetinin hayatıma yansımamış olduğunu görüyorum acı bir şekilde. Sadece ondan yardım istemek aslında tek başına istemek bile bünyeye yabancı. ALLAH'tan istemeye çabaladığımda araya korkular,kaygılar ve güvensizlikler giriyor. İmanımın ne kadar zayıf olduğunu görüyorum.
Biraz gözlem yapınca toplum olarak ta şirke batmış olduğumuz çok açıkça görülecektir. Öyle sinsi bir hal ki fark etmiyorsun bile.
Demin Ekşi Sözlükte okudum ;kadın mevlananın türbesi önünde diz çökmüş şöyle diyor "yardım et ey Rumi". Buna benzer bir durumu Abdülaziz Bayındır ile tasavvufçu yazar Fatih Çıtlak arasındaki tartışmada görmüştüm. Bayındır bir kadiri zikrinde sarfedilen "medet ya Geylani" zikrinin şirk olduğunu Fatih Çıtlak ise bunun o hal ile söylenen bir söz olduğunu kastedilen mananın içine girmeden anlaşılamayacağını falan söylüyordu. Bu tarikat işlerine bulaşanlar bu durumun normal olduğunu burada ALLAH'ın izniyle bu şeyh efendilerin maneviyatından yardım istendiğini söylerler. Ben anlamam o kadar derin işlerden lakin ayetin açık anlamına ters bir durum olduğu aşikar. O zaman peygamberin maneviyatını çağıralım.
Şirk konusu günümüz müslümanının içki içmekten çekindiği kadar çekinmediği oysa sonuçları itibari ile içki içmeyle kıyaslanamayacak kadar vahim bir durumdur.
Hemen aklıma gelmişken söyleyim, bu ekranlara çıkıp o cehennemliktir şu cennetliktir diyen zevatın açıkça şirke girdiğini düşünüyorum. Zira şirk ALLAH ile birlikte bir ilah edinmek olduğu gibi ALLAH'ın sıfat ve isimlerini de kullara yakıştırmaktır. ALLAH adına kimsenin bir laf söylemeye ya da hüküm vermeye hakkı yoktur,bu apaçık şirktir.
Türbelere gidip yukarıda örnek verdiğim şekilde orada yatan arkadaşlardan yardım istemek ise putperestliğin çağdaş versiyonudur.
Mesela bir kişiyi malı mülkü ya da mevki ve makamı için seviyor ve ona itibar ediyorsan gene şirk koşuyorsun. Çünkü mü'min sadece ALLAH için sever ve ALLAH için buğzeder.
Rızık veren ALLAH olduğu halde patronu sayesinde para kazandığını düşünen ya da patronuna yalakalık yapan da aynı yolun yolcusudur.
Ekşi Sözlükteki bir yazarın çok veciz şekilde yazdığı gibi bugünkü yoz ve sömürge esaslı toplum modeli tamamen şirke batmış bir modeldir. Mülk ALLAH'ındır kalkıp sen sahip olduğun servet ve güç ile zayıf karakterli bir takım insanları ezer isen zulüm yaparsan ALLAH'ın cebbar ismine ortak olur ve müşrik olursun.
Mü'minin temel meselesi ve hakeza Kur'anın TEVHİTTİR. Nikotin bandı orucu bozar mı diye dertlenen insanların asıl ben mü'min miyim diye dertlenmesi gerekir. Nasıl eğitim konusunda asıl olanın beyin eğitimi olması gerekiyorsa din eğitimi konusunda da tek mesele şirk konusu olmalıdır. Yoksa müslüman görünüşlü putperestler olup çıkarız. Bugünkü halimiz de şirke batmış olmamızın cezasıdır.
Ortada görünür putlar olmadığı için rahatız, şirk koşmuyoruz diye. Oysa ayet ne diyor " şahsi arzu ve ihtiraslarını ilah edineni gördün mü " (Furkan 43).
İçimiz putlarla dolu. Cihat dediğimiz şeyde ALLAH'a ulaşmak için bu putları teker teker ortadan kaldırmak. Evet ben içimdeki putları gördüm ve dehşet içindeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder