24 Şub 2016

ABDİMENAF'IN ÇOCUKLARININ İKTİDAR SAVAŞI

[27 Nisan 2014 tarihinde Serbestiyet’te yayınlandı.]

Yezid, 11 Kasım 683 tarihinde Şam’da ölür. Haberin Mekke’ye ulaşması zaman aldığından, Suriye ordusu ile Mekkeliler arasındaki çatışmalar bir süre daha devam eder.
Yezid’in ölüm haberi, önce Mekkelilere ulaşır. Mekkeliler, Suriye ordusuna “Zaliminiz öldü” diye seslenirler, ve ardından da, onun gittiği yere [cehenneme] gitmek isteyenlerin savaşmaya devam edebileceklerini söylerler. Bu haber üzerine, Suriye ordusu komutanı Husayn bin Nümeyr, Mekkeliler arasından (eskiden beri tanıdığı ve sözüne itimat ettiği) Sabit bin Kays bin Munka’nın bu bilgiyi teyit etmesini ister. Sabit, haberi teyit eder. Bunun üzerine, Husayn çatışmaları durdurur ve Abdullah bin Zübeyr ile görüşmek üzere Mekkelilerin tarafına geçer.
Bu esnada, bu ikili arasında enteresan bir diyalog da yaşanır… Şöyle ki, atlarının dışkısına güvercinlerin üşüştüğünü gören Husayn, hemen atını durdurur. Abdullah bin Zübeyr, ona ne yaptığını sorunca da, (hayvanlar dahil hiçbir canlıya zarar verilmemesi gereken) Harem bölgesinde bulunduklarını, bu nedenle de atının güvercinleri ezmesini istemediğini söyler. Abdullah bin Zübeyr, bu cevaba şaşırır ve Husayn’a, hem Harem bölgesindeki güvercinlere zarar vermekten çekindiğini, hem de haftalardır Harem’de müslüman öldürdüğünü söyler. Husayn ise, cevaben, savaşmak istemediğini belirtir ve sadece Suriye’ye dönmeden önce umre yapmalarına müsaade etmesini ister. Abdullah bin Zübeyr, bu isteği kabul eder.
Yaptıkları görüşmede, Husayn, Abdullah bin Zübeyr’e, Yezid’in ölümüyle birlikte artık halifelik için en uygun kişi haline geldiğini ve kendileriyle birlikte Suriye’ye gelmesi durumunda ona biat edeceklerini de söyler. Abdullah, bu teklifi (muhtemelen tehlikeli bulduğu için) kabul etmez ve eğer istiyorlarsa, kendisine Mekke’de de biat edebileceklerini belirtir. Husayn ise, (belki hile yaptığından, belki Şam’daki yöneticilerin tepkisinden çekindiğinden) bunu yapmaya yanaşmaz.
Neticede, Şam ordusundakiler, umre yapıp geri dönerler. Abdullah bin Zübeyr ise, Mekke’de kalır ve o ana dek nisbeten gizlice yaydığı halifeliğini artık ilan eder. Şam haricindeki yerlerde, müslümanlar zaten ekseriyetle ondan yanadır ve birbirleri ardından ona biat ederler. Arabistan Yarımadası, Irak ve Mısır, artık Mekke merkezli yeni hilafetten yana gibidir. Dahası, çok geçmeden, İslam dünyasının geri kalanı da bu yeni merkeze konsolide olacak gibi görünmektedir. Zira, Yezid sonrasında bir lidere sahip olmayan Emeviler, artık Şam’da dahi hakimiyet kurmakta zorlanmaktadır. (Bölgenin en etkili kabilesinin lideri Dahhak bin Kays, de facto olarak Abdullah bin Zübeyr adına Şam’ı yönetmektedir.) Filistin ve Kuzey Suriye’de bile Abdullah bin Zübeyr’i destekleyenler çoğunluktadır. Yeni bir dönem başlamış gibidir.[1]

Yezid’den sonra Suriye

Abdullah bin Zübeyr’in avantajlı duruma geçmesinde, Yezid’in ölümünün ardından Şam’da ciddi bir otorite boşluğu doğmuş olmasının payı önemlidir. Şöyle ki, Yezid’den sonra, oğlu Muaviye halife olur. Ancak, II. Muaviye, hem yaşça küçük, hem de tecrübesizdir.[2] Dahası, sağlığı da iyi değildir. Halifeliği takriben iki ay sürer.[3] II. Muaviye, halifelik döneminin tamamına yakınını sarayda ve hasta vaziyette geçirir.[4] Bu süre zarfında, devlet işleriyle Dahhak bin Kays ilgilenir.[5]
II. Muaviye, (muhtemelen) 29 Şubat 684 tarihinde ölür.[6]Arkasından veliaht da bırakmamıştır.[7] Kardeşi Halid ise, halifelik yapabilecek yaşta ya da donanımda değildir.[8] Bu şartlar altında, Emeviler için her şey bitmiş gibidir. Onyıllardır Emevilere hizmet etmiş olan Dahhak bin Kays dahi, Abdullah bin Zübeyr’e biat etmenin doğru olacağı fikrindedir.
Yezid’in ölümünün ardından Mekke’den Suriye’ye geri dönen ordunun başındaki Husayn bin Nümeyr de aynı kanaattedir. Zira, Abdullah bin Zübeyr’in, kendilerinden biat almaması durumunda Suriye üzerine yürümesi ihtimalinden çekinmektedir. Mervan bin Hakem ve Amr bin Said de ona hak verirler ve Abdullah bin Zübeyr’e biat etmek üzere Mekke yolculuğuna hazırlanırlar.
Tam o esnada, basit ama önemli bir gelişme yaşanır. Dört sene önce Kerbela’da Hüseyin’i öldürten, Yezid’in birkaç ay önceki ölümünün ardından II. Muaviye’nin halifeliğini tanımayıp Basra’da kendisi için halife olarak biat alan, ancak sonradan bir isyanla karşı karşıya kalınca Basra’nın eyalet hazinesinin bir kısmını kardeşlerine dağıtıp, geri kalanını da kendi yanına alıp şehirden kaçarak Suriye’ye gelen Ubeydullah bin Ziyad, yeni bir adım atar. Abdullah bin Zübeyr’e biat etmek üzere Mekke’ye gitmeye hazırlanan Mervan’a, kendisinin artık Kureyş’in lideri pozisyonunda olduğunu, dolayısıyla insanların onu dinleyeceğini hatırlatır, ve buradan hareketle de Şam’da kalıp halifelik için biat almasını tavsiye eder. Ubeydullah, bir hareket planı da sunar: Mervan, Emevilerin yoğun olarak bulunduğu Tedmur’da halktan biat alacaktır. Ardından, onyıllarca Emevilere hizmetine rağmen bugün Abdullah bin Zübeyr’den yana davranmaya başlayan Dahhak bin Kays’ın üzerine yürüyerek önce Şam’a, sonra da Suriye’ye hâkim olacak, ve adım adım Emevi hakimiyetini yeniden kuracaktır.
Mervan, ikna olur ve Ubeydullah’ın bu dediklerini bir bir yapar. Dahası, planın her adımı başarıyla yürür. Ebu Süfyan’ın çocuklarının elinde yok olmak üzere olan Emevi iktidarı, bu sefer onun kuzenleri sayesinde küllerinden yeniden doğar.[9]Emeviler, sadece sekiz sene içinde, yeniden (ve bu sefer rakipsiz olarak) İslam dünyasının hakimi olurlar.
Ubeydullah bin Ziyad, İslam tarihini bir kez daha alt üst edecek bir iş yapmıştır.
Notlar:

[1] Abdullah bin Zübeyr, Ümeyyeoğulları ailesinden olup da Mekke ve Medine’de yaşayanları (muhtemelen ikinci bir Harre tecrübesi yaşamak istemediği için) Suriye’ye tehcir eder. Bu kişiler, Şam’ın takriben 200 kilometre kuzeydoğusundaki Tedmur’a yerleşirler.

[2] II. Muaviye’nin yaşı için farklı kaynaklar 17 ila 23 arasında değişen farklı rakamlar verirler.
[3] II. Muaviye’nin halifeliği için farklı kaynaklar 20 gün ila dört ay arasında değişen farklı süreler verirler.
[4] II. Muaviye’nin hastalığının tam olarak ne olduğu belli değildir.
[5] Dahhak bin Kays, Muaviye döneminden itibaren hep Emevilerin tarafında yer almış, Sıffin Savaşı’nda Muaviye’nin ordusunda komutanlık yapmış, sonraki dönemde de çeşitli askerî ve idari görevler almış biridir.
[6] II. Muaviye, Şam’daki Babü’s-sağir kabristanına, babası Yezid’in yanına defnedilir.
[7] Kimi rivayetlere göre, II. Muaviye, bir veliaht tayin ederek bundan ötürü doğabilecek çatışmaların vebalini almak istememiştir. Onun, kısa hilafeti döneminde veliaht konusunu düşünememiş ya da uygun bir aday tespit edememiş olması da mümkündür. O güne dek, taht için (idarecilik tecrübesi de bulunan) Yezid’in kuzeni Velid bin Utbe üzerinde de durulmuştur. Ancak, Velid, II. Muaviye ile (belki de aynı gün) vebadan ölür. (O günlerde bir veba salgını yaşandığı için, II. Muaviye’nin de vebadan ölmüş olması ihtimal dahilindedir.)
[8] Halid’in yaşı da kesin bilinmemektedir. Abisi Yezid öldüğünde, Halid’in yaşının 15 ila 22 arasında olduğu tahmin edilir. Halid hiçbir zaman halife olamaz. Ancak, ölene dek, (takriben 20 sene) Suriye’nin Humus şehrinde valilik yapar. Onu asıl ünlü kılan ise, simya alanında yaptığı çalışmalar ve yazdığı eserler olur. Hatta, onun bu çalışmalarının, altın ve gümüş üretmenin formülünü bulup büyük bir zenginlik elde etme ve bu şekilde halifeliği Abdülmelik bin Mervan’dan geri alma amacına yönelik olduğunu düşünenler de olur.
[9] Ümeyye, Ebu Süfyan’ın dedesi, ve dolayısıyla da, Yezid’in dedesinin dedesidir. (Ümeyyeoğulları ve Emeviler ifadeleri, bizzat ona atıfta bulunur.) Mervan ise, Ümeyye’nin diğer oğlundan olan torununun oğludur. Bu iki aile, aynı dedenin çocuklarıdır. (Ümeyye’nin dedesiAbdimenaf ise, Hz. Muhammed’in dedesi Abdülmuttalib’in dedesidir. Yani bütün bunlar, aslında bir bakıma Kureyş içindeki farklı aileler arasındaki mücadelenin hikâyesi.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder