13 Kas 2014

PUT YIKAN DİNİN SURETSİZ PUTLARI

İslam diye özel olarak tanımladığımız Hz.Muhammed tarafından tebliğ edilen dinin (ve doğal olarak önceki peygamberlerin tebliğ ettiği sonradan isimleri islam olmaktan çıkan dinlerin de) en en temel mesajı tevhiddir. Yani şeriksiz bir Allah'a iman ve sadece ona kuluk ve sadece ondan yardım istemek formülüyle özetlenebilecek tevhid mesajı. Putsuz,aracısız bir inanç. Şahsen düşüncem an itibariyle putlaştırdığımız ve farkında olmadan taptığımız büyük putlarımız var. Küçükler sayısız..



1- KURAN. 

"Elif Lam Ra Tilke ayatül kitabil mübin.İnna enzelnahü kur'anen arabiyyen le'alleküm te'kilune" Yusuf 1-2.ayetler.

Bu ayetleri Mehmet Sait Toprak Hoca nazara verdi. Kitap ve Kur'an kavramlarının farkları açısından üzerinde durulup düşünülmesi gereken ayetlerdir. Zaten ,umulur ki kafanızı çalıştırırsınız diye arapça indirdik diye üstüne basa basa açıklanmaktadır. 

Kur'an bir metin değildir, bir kelamdır. Toptan yazılı bir metin olarak peygambere indirilmemiştir. Süreç içinde gelişen ve değişen durumlara göre yer ve zaman bağlamında peygambere vahyedilmiş ve kelam olarak resul tarafından beyan edilmiştir. Metin haline gelmesi resulün vefatından sonradır. 

Kelam durup dururken edilmez. Kelam , vaka ve durum üzerine söylenir. Damdan düşer gibi laf söylenmez. Kur'an , kelime olarak " okunan" demektir zaten. 

Süreç içinde Kur'an lafzen putlaştırılmıştır. Bağlamından koparılmış ve özellikle Harici akıl tarafından metin taşlaştırılmıştır. Kur'an , atomize edilmiş ve bütünlükçü okuma yerine ayetler tek tek piyasaya sürülmüş ve donmuş bir metin üzerinden cepheler açılmış ve kılıçlar çekilmiştir. 

Oysa hemen daha Nebinin vefatından iki-üç ay sonra zekat vermek istemeyen bedevi kabilelere karşı halife Ebu Bekir ordu göndermiştir. Oysa Kur'anda ,zekat vermeyenleri öldürün ya da onlarla savaşın diyen bir ayet olmadığı gibi bunu ima eden hiç bir söz yoktur. O devirde de bu çok tartışılmış ve halifeye itiraz edilmiştir. Ama halife Ebu Bekir , aklını işletmiş ve zekat vermek istemeyenlerin üzerine asker göndererek hem fitneyi önlemiş hem de düzeni sağlamıştır. Ne oldu Kur'an ?! 

Halife Ömer, açık ayet hükmüne rağmen zekat almak isteyen ümeyye oğullarını defetmiş (müellefeti kulüp) " o o zamandı artık islam güçlendi size ihtiyacı yok beleşçilik yapmanıza  müsaade etmem " diyerek müellefeti kulüba zekat verilmesini yasaklamıştır. Aynı şekilde kıtlık döneminde hırsızlık cezasının uygulamasını kaldırmıştır. Ne oldu Kur'an ?! 

Maelesef biz Kur'anı hayatın dışına itip duvarlara asmış ve adeta putlara tazim eder gibi öpüp başımızın üstüne koymuşuzdur. Kur'an metin olarak putlaştırılmıştır. Maalesef ; Allah'a ve Resüle itaat edin ayetleri tersine çevrilmiş ve Resüle ve Allah'a itaat edin şekline çevrilmiştir ve öyle anlaşılmıştır. Nebi ve resul ayrımını ortadan kaldırırsan olacağı buydu..


2- SAHABE VE AŞERİ MÜBEŞŞERE

Sahabe üçüncü yüzyıldan sonra kutsallaştırılmış (bu da kutsal peygamber fikrinin yan ürünüdür) ve tartışılmaz kabul edilmiştir. O yüzden Cemel ve Sıffin savaşları zihinsel parçalanmaya ve ruhsal çöküntüye sebep olmuştur. İşin içinden çıkılamamış ve uyduruk kavramlar ve yorumlar geliştirilmiştir. Çünkü ,  güya dünyadayken cennetle müjdelenen kişiler Cemelde karşı karşıya gelmiş ve binlerce sahabe ölmüştür. Bu açık cinayet karşısında Kur'an hükmü uygulanmaya kalkıldığında cennetle müjdelenen bu kişilerin cehennemlik olmak ihtimali ile cehennemlik olamayacakları beyanı çarpışmış ve bu tenakuz karşısında  işler arap saçına dönmüştür.  Nasreddin Hocanın çözümü benimsenmiş ve herkes haklı kabul edilmiştir.

Akıl işletilmemiş ve kutsal kişi metaforuna teslim olunmuştur. 

Bu da kişilerin putlaştırlmasının trajikomik sonucudur..

3- SAHİH HADİS KİTAPLARI

En büyük putlarımız kütübi sitte denen ,Buhari,Müslim,Ebu Davud,İbni Mace, Nesai ve Tirmizi tarafından derlenen hadis kitaplarıdır. Bugün özellikle Buhari ve Müslim Kur'an kadar muteber bir kaynak kabul edilmektedir. Bugün Buharideki bir hadisi eleştirsen aforoz edilirsin. Onlar araştırmış incelemiş ve elemişlerdir artık bize onları ezberleyip tekrar etmek düşer biz kim oluyoruz da onlara laf söyleyebiliriz. Haşa ! 

Okuyanlar bilir Buharide ve Müslimde hemen okuyunanın gözüne batan uydurma ve akıl dışı hadisleri farketmişlerdir. Eğer  siz " et yahudiler yüzünden koktu" hadisini sahih kabul ederseniz Buharide yazyor diye insanlık ortak aklını ve ortak bilimsel birikimi inkar etmiş olursunuz. 

Bu işte Muaviye ve avanesinin büyük vebali var.. Tabiki ezbere taklit eden sözde ehli sünnet müslümanların da..

Sünnet demedim farkındaysanız hadis kitapları dedim.. Uygulama ile gelen sünnet ayrıdır. 

İşin en tuhaf yanı bizim baş üstünde taşıdığımız Buhari denen arkadaş gene bizim mezhep imamı olarak kabul ettiğimiz İmama-ı Azam'a " yaratılmış en şerli insan " demiştir. Hadi bakalım çık işin içinden..

4- KADER

Bu konu çok önemli bence. Kader kavramı en çok saptırılan kavramların başında gelir ve kültürümüzün sütunlarından biridir. Müslimde geçen bir hadise dayanarak Kader iman konusu yapılmış ve hepimize çocuk yaşta ezberletilen "amentü" nün esaslarından biri haline gelmiştir. Oyse Kur'anda iman edilecek kavramlar arasında Kader yoktur. Gene kuran kursundan geçmiş herkesin ezbere bildiği Bakara son iki ayet ( amenerresulü) iman esaslarını sayar. Küllün amene billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusuluhi. 

Kader yok.Kur'anın hiç bir ayetinde kadere iman diye bir hüküm yoktur. Kader kelimesi ölçü ve fizik kuralı anlamına gelir. 

Kader putu aklımızı kullanmak önündeki en büyük engellerimizden birini oluşturmaktadır. Ne diyordu Muaviye, ben sizin kaderinizim bana karşı gelirseniz Allah'a karşı gelmiş olursunuz. Hadi bakalım kolay gelsin..

Akılnızı kullanın diyen kitabın müminleri gün olmuş aklını ve ruhunu , putlaştırdığı bu kavramlara teslim etmiş ve tarihin öznesi değil nesnesi olmuştur.

Bir de İmam_ı Şafiinin uydurduğu vahyi metlü - vahyi gayrı metlü kavramları vardır ki akla zarar..Koy içine ne koyarsan..

Benim içimi sızlatan bir şey var bir de Bediüzzaman denen Said-i Nursi'nin Tarihçe-i Hayat adlı kitabında  bir anekdot vardır; bir gün darda kalan üstad (bir çukura mı düşüyordu neydi ) yetiş ya abdülkadir geylani der ve o sıkıntılı durumdan kurtulur. Böyle durumlarda kalan şakirtlerine de aynı şekilde yapmalarını salık verir.. 

Bunu okur şakirt arkadaşlar ve sorgulamadan kabul ederler ve Geylaniyi eli her yere uzanan bir ulu kişi olarak zamanı ve mekanı tasarrufu altında bulunduran insan üstü melek üstü bir yere oturturlar. Sonra namaza kalkar fatiha süresini okur " ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isterim " der. 

Mustafa Öztürk Hocanın tabiriyle ; İsmaililer-batıniler  cifir işleriyle uğraştığından zındık (hurufilik) ama Saidi Nursi (ki eserleri bu cifir hesaplamaları ve cifir kehanetleriyle doludur hatta sikke-i tasdiki gaybi diye ayrı bir eser yazmıştır pardon yazdırılmıştır) bunları yapınca üstad , bediüzzaman..Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu..

Cüppeli Efendi de Fatiha Süresindeki o ayetler şeyhlerden yardım istemeye engel değilmiş bu sahih rivayetlerde varmış diye maval okuyor. Niye yetiş Muhammed değil yetiş Abdülkadir.. Çünkü Abdülkadir Geylani ben öldükten sonra da size ayar verebilirim çağırırsanız yetişirim demiştir ama peygamberimiz öyle bir şey dememiştir. 

Cüppeliye göre ben kafir oldum şimdi. Sonra da ben senin inandığın dine inanmıyorum deyince kabahat oluyor..Ben senin inandığın bu saçmalıklara nasıl inanayım aklımı peynir ekmekle yememişsem..

Put bitmiyor ki arkadaş yıkıyorsun yenisi doğuyor..Putperest çok putlar ne yapsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder