“Ne yapmalıyım?” veya “Kurtulmak için ne yapmak gerekir?” gibi sualler garip suallerdir, çünkü sadece
araçlarla değil amaçlarla ilgilidirler.
“Ne istediğini kesin olarak söyle bana,ona nasıl erişeceğini sana söyleyeyim” gibi hiçbir
teknik cevap yeterli değildir. Bütün mesele şudur: ben ne
istediğimi bilmiyorum. Belki bütün istediğim mutlu olmaktır. Ama “Mutlu
olmak için neye ihtiyacın olduğunu söyle, o zaman sana ne
yapman gerektiğini söyleyebilirim” cevabı, bu mükerrer cevap,
yetmiyor,çünkü ben mutlu olmak için neye ihtiyaç duyduğumu
bilmiyorum. Belki biri
diyebilir ki: “Mutluluk için hikmete ihtiyacın var” —iyi ama, hikmet nedir? ‘Mutluluk için, seni hür
kılacak hakikate ihtiyacın var”— peki, bizi hür kılacak
hakikat nedir?
Onu nerede bulabileceğimi bana kim söyleyecek? Ona
gitmek için kim bana rehberlik edecek veya en azından
ilerlemek zorunda olduğum yönü kim gösterecek?
Bu kitapta dünyaya bakacak ve onu bir bütün olarak görmeye çalışacağız. Bunu yapmaya bazen felsefe
yapmak deniyor,felsefe ise hikmet sevgisi ve arayışı
olarak tarif edilmiştir. Sokrat diyordu ki: “Hayret, filozofun
duygusudur ve felsefe hayretle başlar.” Başka bir yerde: “Hiçbir
tanrı, filozof veya hikmet arayıcısı değildir, zira o zaten
bilgin (hikmet sahibi)dir. Cahiller
de hikmeti aramazlar; cehaletin kötülüğü burada yatar işte,ne iyi ne de akıllı olan gene de memnundur
hâlinden.”
Dünyaya bir bütün olarak bakmanın bir yolu
bir harita aracılığı iledir, yani, çeşitli şeylerin
nerede bulunacağını gösteren bir tür plan veya çerçeve —herşeyi değil
tabii, zira bu, haritayı dünya kadar büyütecekti; sadece yerleşim
için en göze çarpan,en önemli olan şeyler: atlayamayacağmız
veya atladığınızda sizi bütünüyle şaşkınlık içinde bırakacak
önemli sınır işaretleri.Bir
soruşturma veya incelemenin
en önemli bölümü
başlangıcıdır. Sıkça işaret edildiği gibi,
eğer yanlış veya yapay bir başlangıç yapılmışsa, araştırmanın daha
sonraki aşamalarında en güçlü yöntemler kullanılsa bile
bunlar durumu asla kurtaramayacaktır.
Harita-yapma, yüksek derecede soyutlama
kullanan deneysel bir
sanattır, fakat gene de ‘kendini-terk’e yakın bir şeyle gerçekliğe tutunur. İlkesi bir bakıma
‘Herşeyi kabul et; hiçbir şeyi reddetme’dir. Eğer bir şey orada ise,
herhangi bir tür varoluşa sahip ise, insanlar ona dikkat ediyor
ve ilgileniyorlar ise o şey haritadaki uygun
yerinde belirtilmelidir. Harita-yapma felsefenin
bütünü değildir, tıpkı
bir harita veya kılavuzun coğrafyanın bütünü olmadığı
gibi. Sadece bir başlangıçtır o —bugün insanlar ‘Bütün bunlar ne demek?’
veya ‘Hayatımı ne yapmam bekleniyor benden?’ diye sordukları zaman yokluğu anlaşılan başlangıç. Benim haritam veya
kılavuzum dört Büyük
Hakikat’in kabulüne
dayandırılmıştır—nerede bulunursanız bulunun görebileceğiniz kadar göze
çarpan, her yanı kaplayan işaretler gibi; eğer onları iyi
tanırsanız, onlar sayesinde her zaman yerinizi bulabilirsiniz, ama tanıyamazsanız, kayboldunuz gitti.
Denebilir ki kılavuz ‘İnsanın dünyada
yaşadığı’ hakkındadır. Bu basit ifade şunları araştırmaya
ihtiyaç duyduğumuzu göstermektedir:
1. ‘Dünya’;
2. ‘İnsan’—onun dünya’yı karşılayan
donanımı.
3. ‘İnsanın dünya hakkında bilgi edinme
yolu’; ve
4. Bu dünyada ‘yaşama’nın ne anlama geldiği.
( E.F.Schumacher- Aklı Karışıklar için Kılavuz-Çev.Mustafa Özel İz Yayıncılık.sayfa 20-21-22 Docplayer.biz.net adresinden yararlanılmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder