28 Mar 2018

DİMEK SANA "LEN" DİDİ HA

Aziz Nesin Anlatıyor: “Dimek Sana “Len” Didi Ha! “
(http://kalpherzamansoldanatar.tumblr.com/post/105636095976/aziz-nesin-anlat%C4%B1yor-dimek-sana-len-di) alıntıdır.

Enterasandır; biz Türkler(!), kıymetli özelliklere sahip olduğumuzdan mütevellit, genelde kavga etme nedenlerimiz de bu halimizden geri kalmaz. Bu tanımlamanın altına pek çok şey yazılıp çizilebilir ve belki biraz daha açılabilir. Fakat ben, bunu tek başına yapmak yerine o kıymetli ahvalimizi olabilecek en güzel şekli ile anlatmış, yani herdaim bizi bize en iyisinden anlatabilmiş bir mizah ustasının, düşünürün, Aziz Nesin’in “İstanbul’un Halleri” adlı öykü kitabından; meseleye incecikten dokunuvermiş bir öyküsünü, kısmen alıntılayarak keyifle dertleneceğiniz, içten içe, tatlı tatlı güleceğiniz, kıssadan hisse alıp paylanacağız hallerimizi hatırlatarak yaşamanızı istedim.

Malumaliniz çoğunlukla sokak ortasında cereyan eden ve bir çoğu ipe sapa gelmez nedenlerden dolayı kanlı sonuçlanmış gazetelerin 3. sayfa haberleri arasına girmiş tonla vukuat vardır. İşte, az sonra okuyacağınız öyküde de neredeyse sonuç hep aynıdır. Fakat ayrıntıda saklı şeytan mıdır? yoksa görünürde kabak gibi ortada duran huysuz kurnazlıklarımız mıdır? Gelin, hep beraber görelim!


(Hikayede ki tiplerden biri, bahçıvan hemşeri, diğeri köyden gelen delikanlı, ötekisi ise bu delikanlıya İstanbul’u gezdiren “yaşlıcası” olarak geçen ise diğer hemşeri.)

“…
- ooo… hele bak şu bibik yusuf’a . len, nirelerdesin? soyha çıhası…

yaşlıcası,
- gusura galma emice, dedi, hep ahlımdasın ya, işten güçten vahıt mı galıyo?

bahçıvan hemşerim, delikanlıyı sordu:
- kim bu babayiğit?
- tanımadın mı emice, bizim ganbur mustua vardı ya…
- eeee?
- ganbur mustua’nın oğlu.
- deme… bu babayiğit o gavatın oğlu mu?
- hee ya…

bizim hemşeri delikanlıya döndü:
- len goca pezüvenk, insan bi yol emicesine gelmez mi?

delikanlı utangaçlıkla güldü, başını öne eğdi. bizim hemşeri iltifatına devam etti:
- vay ocağı batası vay… baban olacak hergüle ne ediyo?
- eyidir emice.
- yusuf emicen ne ediyo? o goca deyyusten bi habar var mı?
- eyidir emice, selam etti.

bizim hemşeri, köyünden bir delikanlıyı gördüğüne sevinçli boyuna gülüyor.
- vay eşşek zıpası vay… len deve gadar olmuşsun be… kih kih kih… maşallah maşallah… heh heh he… ıraşit dayın ne ediyo? o eşşolu eşek de eyi ya… heh heh he…
- eyidir emice. mahsus selamları var.
- eleykümselam. kih kih kih… vay goca herüf vay. len elinde büyüdün, şuncacıktın be. daha ne var ne yoh be? koye varanda o dürzü bubana söyle, severim o deyyusu, doğru bana gelsin. he mi?
- baş üstüne emice.
- pek memnin oldum. hatrımı sayıp geldiğiz dimek. eferüm len goca gavat. memiş ne ediyo, memiş… goca daldaban. o kerhut da eyi ya…
- eyidir.
- eyi ossun dürzü…

bizim hemşeri köyden gelen delikanlının sırtını okşuyor,
- hele şu alçağa bah…
- bize gayrı müsaade emice, dedi, biz bi de gayfeye gidek. hemüşeriler var, hal hatır sorak.
- oldu mu ya… irahat bi zamanda gene gelin.

diğeri sorar,
- bu oğlana bi iş aradıydık. bildiğin bi iş var mı emice?
-bu ayu gadar herüf şindiyecek boşda mı gezdi yattı?
- hapisten düneyin çıktı emice.
- heleeee… geçmiş ossun. vah vah… dama neden girdiydin?
- cinayet
- namıs işi mi?
- yoh…
- besbelli kötü bişiy.

delikanlıya sordu:
-bi irezillik işten mi yoksa ?
- değil emice.

bizim hemşeriler haysiyetlerine pek düşkündürler, kendilerine ağır bir söz söyletmezler. namus bir, haysiyet işi iki. bizim köylerden hırsızlıktan, eşkıyalıktan suçlanan hiç görülmemiştir. delikanlı cinayeti anlattı:
- gayfede kâhat oynuyorduk. herüfün biri oyunda söğdü.
- söğdü mü?
- hee, söğdü.
- ne diyerek söğdü?
- çok ağır söğdü emice.
- ne didi canım?
- huzurunuzda haya iderim emice.

yaşlısı söze karıştı:
- buna “len” dimiş.

bahçıvan hemşerinin yüzü kızgınlıktan pancar gibi kızardı.
- nee? len, sana nasıl “len” der? yabani, sen de ses itmedin mi?
- etmem olur mu?
- temizledin mi?
- bıçağı vurdum ya, ölmemiş, yaralandı.
- temizleseydin. eferüm len. eyi etmişsin.
- emice bu oğlana bir iş var mı?
- şincik mi? bi soruşturalım. yarıntesi bi uğran hele.
- olur emice.
- dimek sana “len” didi ha…
- bize misaade emice.
- gulegule… pek memnin oldum. eferim len goca eşek, ayu gadar olmuşsun be… kih kih kih… vay goca zıpa vay. ne çabıh geçti zaman heyy… it enüğü gadardı be… buban olıcak dürzüye selam söyle. memiş emicen gavatına da, ıraşit dayın olacak deyyusa selam et.
- baş üstüne emice. hadi allasmarladık.
- gulegule…

onlar gittikten sonra bahçıvan hemşerim bana,
- neye yarar, herüfü gebertmemiş ki … dedi.

siz kelimelerin sözlükteki anlamlarına bakmayın. kelimelerin verdiğimiz anlam, bizim niyetimize göre değişir. sergilerde, resimden çok iyi anlayanların,
“vay eşşoğlu eşek, amma da yapmış!… diye ressamları değerlendirdiklerini çok duymuşsunuzdur.”

Kaynak; Nesin, Aziz “İstanbul’un Halleri” Aralık 2005, Nesin Yayınevi, syf.13-117

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder