1 Şub 2018

HAYATA AÇILMA DENEMESİ VE BÜYÜK FİYASKO

(önceki yazıdan devam)
düşünüyorum da ,0-2 yaşlarında hiçbir şekilde hatırlayamayacağın durumlar sözler olaylar sebebiyle bütün ömrünü anlamlandıramadığın bir noksanlıkla yaşamak ne kadar zalimce. 

vahşi hayvanlara hazır yiyecek vermeye başlarsanız bir süre sonra avlanmayı bırakıp sizin vereceğiniz yiyeceği beklemeye başlarlar. insan türü de böyledir,hazırı bulunca aramayı bırakır. özellikle inanç toplumları tam bir hazır yiyicidir. 

büyüdüğüm dönemde geleneksel çocuk oyunları hala varlığını koruyordu. elektrikle bile yeni tanışmıştık,hayatımzda sanal dünya yoktu henüz,tv yayını bile sınırlıydı. o dönem tam ayırdına varamadığım bazı ruh hallerim vardı ve anlam veremiyordum sebebini de bilmiyordum. yöresel olarak değişik isimleri var,biz misket derdik.cam bilyelerle oynanan türlü misket oyunları vardı. genlede sadece oyun olarak oynardık fakat yutmacalı dediğimiz şekilde de oynayan çoktu. yutmacalı demek kazanan kaybedenin misketini alıyor demekti. hele bir türü tam poker gibiydi,baş denilen oyunda dizili bilyelerin en başını vuran bilyelerin tümünü alırdı.

ben yutmacalı olanını hemen hemen hiç oynamadım,hatırladığım kadarı ile bir kere hariç. anlam veremediğim bir dürtü beni yutmacalı oynamaktan uzak tutuyordu. daha doğru ifade ile yutmacalı oynamak beni ürkütüyordu.iyi bir misket oyuncusu değildim ama kötü de değildim hem kazanıp hem kaybedecek potansiyelim vardı ama dediğim gibi garip bir şekilde bundan kaçınıyordum. fikri bile beni ürkütmeye yetiyordu. komşumuz vardı benden üç yaş büyüktü.köyümüzün en iyi misket oyuncularından biriydi kaybettiği nadirdir. durdum durdum bir akşam bu abiyle yutmacalı misket oynadım teke tek(nasıl cesaret ettiysem artık) o zaten yutmacasız hiç oynamazdı işi ticarete dökmüştü bildiğin bu işten para kazanıyordu. oyunlarda kazandığı bilyeleri köyde diğer çocuklara satıyordu. sonra aynı çocuklarla oynuyor ve bilyelerini geri alıyordu.
o akşam oynadım ve bütün bilyelerimi kaybettim. oyun esnasındaki ruh halimi hatırlıyorum da ,zaten kaybedeceğimi biliyorum,direnmenin gereği yok halet-i ruhiyesi.peşinen kaybetmeyi kabullenme.(bu duygu ileriki hayatımın temel duygu durumu olarak kaldı) üstelik durmadım da. bu kadar yeter ben oyunu bırakıyorum da diyemedim. hipnotize olmuş şekilde öylece dona kalmıştım ve misketlerimin birer birer elimden alınmasını seyrediyordum.(gözüne far tutulmuş tavşan refleksi)

bütün misketlerimi kaybettikten sonra eve gittim zaten akşam olmuş gece çökmek üzereydi.boğazımda bir yumruk düğümlenmişti(aslında oynamış ve kaybetmiştim köyde pek çok kişi oynuyor ve kaybediyordu fakat benimki bir oyun ve misket kaybetmekten öte bir duyguydu,hayata yenik düşme duygusuydu) o düğüm zaten uzun yıllar boğazımda duracaktı(bknz bir önceki yazım). odama çekildim korkmuştum misketlerimi kaybetmek acısı değildi sanki evladımı kaybetmiş geri gelmeyecek bir kayıp yaşamış gibiydim. dehşete kapılmış bir haldeydim ve daha fazla dayanamadım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. doğal olarak sıra dışı bu durum bir süre sonra annemin dikkatini çekti. annem yanıma gelip ne olduğunu sordu ,ben hıçkırmaktan zaten konuşamıyordum.yok mok gibi şeyler söyledim ama annem inatçının tekiydi zorlaya zorlaya benim dilimi çözdü.durumu kısaca anlattım. anne yüreği dayanamadı hemen çarşafını üstüne alıp komşuya gitti. bir süre sonra döndüğünde elinde kaybettiğim misketlerim vardı. gitmiş komşudan bilyelerimi geri almıştı. annemin yaptığı racona tersti eğer o misketleri kabul edersem yaftalanacaktım. lakin gene donup kalmıştım. misketlerimi geri almak beni sevindirmiş miydi , evet. lakin annemin bu hareketi benim hayatımı kolaylaştırmadı aksine bana büyük zarar verdi. doğrusu annem anne gibi davranmıştı hatalı olan bendim korkaklığım köyde bütün çocukların uyduğu oyun kurallarını ihlalle sonuçlanmıştı.

ertesi gün o bilyeleri alıp komşunu oğluna vermeyi çok düşündüm ama korkaklığım bunu yapmama engel oldu. en azından bunu yapabilseydim öz güvenim adına büyük bir kazanım elde edecektim.

hayata ilk açılma denemem büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı. bunun nedenini yıllar sonra öğrenecektim. bir daha yutmacalı misket oynamadım hatta misket bile oynamadım. sağolsun komşunun oğlu bu olayı hiç dillendirmedi büyüklük gösterdi. yoksa köyde hiçbir oyuna alınmazdım. ama bunun ezikliği daha derin izler bıraktı. hayat karşısında hep ürkek ve korkak davrandım.

devam edeceğim...

Görsel sonucu
rene magritte-donakalmış zaman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder