TL’nin harbi değeri ve enflasyon endemiği
Birkaç günlüğüne deplasmandayım. Avrupa’nın marka şehirlerinde ünlü yatırım kuruluşları ve üyesi olduğum GlobalSource Partners’ın “himayesinde” seminer ve sunumlarda 80 kadar yatırımcı kurumun temsilcisi ile biraraya geleceğim.
Kimse kendi köyünde peygamber olmadı demişler, çok doğrudur. Onmilyarlarca dolar yatırıma hükmeden bu zat-ı şahaneler cebime uçak ve otel parası koyup benden fikir alırlar da, yemin ediyorum, Türkiye’de poğaça-çay parasına sattığımız raporlarımızın müşterisi 30 adet kurumdur. Çünkü her Türk güzel anasından profesyonel portföy yöneticisi, tıp dahisi ve diplomasi uzmanı doğar. Bağımsız muhasebeci ve avukat sadece hapse düştüğün zaman arayacağın zorunlu şeytanlardır. Kimse futbolu senden iyi bilemez, bu küfrü işleyenler döner bıçağı ile ince dilimlere kıyılır.
Doğrudur da, çünkü delillerle sabit, bu ülkede bütün lisanslı kurumsal yatırımcılar sövüşçü, hakemler şikeci, doktorlar berber ve kasaplıktan gelme ilaç promotörleri, avukat ve bağımsız muhasebeciler Mafya’nın suç ortaklarıdır. Ya finansal danışmanlar? Öyle bir meslek yok ki? Patron barda tanıştığı, sonra da sevip yat gezisine ya da yaban domuzu avına çıktığı bir yılan yağı satıcısını şirkete salıp çalışma ahenginizi bozar. Halbuki şirketin bir tek eksiği vardır. O da sizin Genel Müdür koltuğunda oturmamanız. Bir kez bu ufak hata düzeltilse, firma kıçına neft yağı sürülmüş küheylan gibi şahlanıp Gazi Koşusu’nda diğer beygirlere nal toplatacak.
Bu kafa yapısı yüzünden en ufak bir kur veya faiz şokunda şirketlerin büyük kısmı su alır, Türk gidip kaldıraçlı FOREX’de donunu kaybeder. Türkiye’ye döndüğümde sosyal demokrattım, insanları kurtarmaya inanıyordum. Şimdi liberal oldum, niye biliyor musunuz? Çünkü sizi kurtarmak imkansız. Kalıtımsal olarak büyü ve kadere inanıp rasyonel çözümleri dışlama eğiliminiz var.
Özel hayatınızı perişan etmeniz beni kasmıyor, ama kötü bir vatandaş olmanız beni yöneten partiyi seçip hayatımı zindana çevirmeniz sonucunu getiriyor ki, intikam için yanlışlarınızı yüzünüze vurmaya devam edeceğim. Hani derler ya bu ülkede finansal okur-yazarlık yok, onu tiktir et, bu ülkede ekonomik vatandaşlık kavramı yok, o yüzden devletin devamlı sizi düdüklemesine izin verip bir de sırıtıyorsunuz.
Halen üstünde yanlış analiz yazılma rekoru kıran konu TL’nin aşırı değersiz olduğu, yani adil değerinin çok altında olduğu saptaması. Buna en somut kanıt olarak da Reel Efektif Kur Endeksi’nin 2001’den bu yana en düşük değerini alması gösteriliyor genelde. Ama bazı yabancı yatırım bankalarının ekonometrik modelleri var, onlar da TL’nin çok fazla değer kaybına uğradığı ve yakında değer kazanacağını ilan ediyor.
Bazen ağaçlara fazla bakmak ormanı unutturuyor. TL aşırı ucuz filan değil, muhtemelen gerçek değerinde ve her sene de en az enflasyon kadar değer kaybetmek zorunda. Sebebi basit. Bizim ücretler İspanya ve İsrail civarında, ama onlar kelle başına takriben iki misli fazla üretiyor. Bir başka deyişle, verimsiz üretim yapan bir ekonomi var, rekabet açığını telafi etmek için kur devamlı değer kaybedecek. Bakın yazdım (link), işgücünü eğitmediğimiz gibi, sabit sermaye yatırımlarımız hızla geriliyor (Grafik aşağıda), bu yüzden de TL sittin & sene değer kaybedecek.
Daha da basit bir yolla anlatayım. Sürekli cari açık veren bir ekonomide yaşıyoruz. Yani dövizle aldığımız, dövizle sattığımızdan fazla. Aradaki farkı da döviz borçlanarak kapatıyoruz. Devamlı dövize aç, bunu da dışardan ithal etmek zorunda olan bir ekonomide dövizin fiyatı düşebilir mi? Hayır düşemez, arz-talep denklemi diye bir şey var. Peki, cari açık kapanabilir mi? Hayır, çünkü borcu tüketime, para kazanmayan yol, geçit, köprü ve gökdelenlere gömdük. Bunlar döviz üretmiyor ki? İhracat 5 yıldır 150 milyar dolar civarında sayıyor, dış borçluluk devamlı artıyor. İşte grafikleri:
Son yıllarda kısa vadeli borcu uzun vadeye tahvil edip, biraz nefes almışız, ama bu kez de kurumların TL borcu artmış. Bakın, ekonomide çok basit bir denge var. Yatırımlar tasarrufu aşarsa, cari açık oluşur. Bu yatırımlar teknolojiye, katma değer veya ihracat kapasitesine giderse sorun yok, yok inşaata gömdüyseniz, öpüldünüz. Bakalım son GSYİH verilerine:
TL değer ka-za-na-maz. Fed ve AMB parasal normalleştirmeyi hızlandırdığı anda TL’yi çökmekten kurtarmak için tek çare TCMB’nin fahiş faiz politikası uygulamasıdır.
Şimdi geçelim ikinci cehalet alanına. Yüksek faiz enflasyon üretmez. Bu öneri tamamen ideolojik, dünyada herkes kıçıyla güler ve Türkiye’nin endemik olarak enflasyona mahkum edilmesinin başlıca nedeni. Aksine yüksek (reel) faiz ve bütçe tasarrufu enflasyonun bilinen tek ilacıdır. “Asla büyümeden fedakarlık etmeyiz” lafı ekonomi politikası değil, siyasi slogan, “değer odaklı dış politika gibi”, “beni olduğum gibi sevecek bir kız arıyorum” gibi.
Ne hükümet ne de TCMB enflasyonu umursamadığı için, biraz fiyatlama gücü olan her aktör, sendikalı işçiden, köşedeki kasaba kadar, pazarın hazmedebileceği kadar zam yapıyor. Emekli maaşından trafik cezası ve içki-sigara fiyatına kadar herşeyi enflasyona endekslemek de “fiyat katılığı” yapıyor. Yani enflasyonu antibiyotik tedavisine cevap vermeyen, yerel halkın kalın barsağında yaşayan bir bakteriye eviriyor. İşte “endemik” bu demek, yöreye mahsus.
Size bir uyarı. %9 enflasyona “N’olacak canım, biz %90’u da gördük” diyen toplum bir kaç yıl içinde global enflasyon hortladığında %90’ı da görecek. Bu iş “canım anayasayı bir kez ihlal etsek n’olur?” demeye benzer. Bir süre sonra anayasa “sokağa düşer”. Dünyada hiç bir ülkede hiç bir dönem %8-9’da stabilize olmayan enflasyon ya “acı ilaçla” %4-5’e düşer ya da çift haneye yerleşir—kalıcı olarak.
Enflasyon
- Gelir dağılımında adaletsizliğin nedenidir, zengin hedge yapar, fakir bakakalır.
- Yüksek kredi faizine yol açar, çünkü para sahibi hem enflasyon hem de kur ve enflasyon belirsizliğine karşı sizden haraç alır.
- Ekonomik miyopluğu sebep olur, çünkü kimse 2-3 yıl sonrası için kar ve maliyet hesabı yapamaz.
- Yüksek verginin nedenidir, çünkü nominal gelir şiştikçe, vergi diliminiz de otomatik olarak yükselir.
%8-9 da olsa enflasyona göz yuman, hükümetten hesap sormayan bir toplum, ayağında kangren olan yaraya tentürdüyot dahi basmayan bir kerize benzer.
Cari açığın getirdiği kur istikrarsızlığı ve toplumsal aymazlığın izin verdiği endemik enflasyon canavarı kıçımızda oldukça da ekonomi kalkınamaz.
Modern vatandaş hükümetin yakasına yapışıp, bunların hesabını sorar, düzeltemeyen gider. Bizde ise vatandaş takımının şampiyon olmasını, kaynanasının ByLock’tan tevkif edilmesini veya kadınların otobüste mini şort giymemesini ister.
Ekonomik cehalet sefaleti, sefalet ise daha fazla cehaleti besler. Sonra bizi yıkmak isteyen Haçlı Zihniyeti’ne kızar, rahatlarız.
FÖŞ
Şahsi websitemi ziyaret etmenizi rica ederim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder