15 Mar 2016

İNSAN OLMANIN KAÇINILMAZ MUĞLAKLIĞI

İnsan olmanın kaçınılmaz muğlaklığı

15 Mart 2016 Salı, 01:14:58 Güncelleme:08:45:43
Damla Çeliktaban

Damla Çeliktaban


Çocuğun insanın bilge hali olduğuna karar verdiğimden beri rahatladım. Bilmeyen, yapamayan, yanlış olan bizleriz. Hem hepimizi toplasak zekâ yaşımız 7’yi geçmiyor hem de asıl yaşı 6-7 olanlardan bir an önce büyümelerini bekliyoruz. Biz “anda olmak” üzerine meditasyon kurslarına para dökerken çocuklar “anda olmasın” diye elimizden geleni yapıyoruz.
“Hadi” diyoruz mesela bir karınca kervanını inceleyen çocuğa; bir yere yetişmemiz lazım... İşte bu bilgiyle birlikte okul seçimindeki telaşımdan da kurtuldum. Şimdi evimi değiştirmem lazım; o ev değişince Uzay da seçeneklerim arasındaki en yakın olan okula gidecek. Böylece önemli bir kararın verdiği sorumluluğu coğrafi olanaklarla bölüştüm ve gelecek sanki elimizde, kontrolümüzdeymiş gibi yanılgı içinde planlamaktan kurtuldum. Burası Türkiye, 8 sene sonrası nere?
..............................
Hepimiz kırılganız ve bu kırılganlığımızı bir şeylerle örtmeye çalışarak yaşıyoruz. Kimimiz agresifleşiyor zayıf yanlarımız ortaya çıkmasın diye, kimimiz mağduru oynuyor, kimimiz sürekli ötekini suçluyor... Biliyorum ki bunlar hep kırılganlıktan. Bu insanca yaşayamama hali; bu içeriden terör, dışarıdan savaş denebilecek yaşantılar hep henüz olamamışlıktan. “İnsanlar ne tam olarak tutsak, ne de tam olarak özgürler, uyanma içerisindeler, geçişteki varlıklar insanlar.”
***
Geçen haftaki röportajında astronot Anousheh Ansari şöyle demişti: “Uzayda 11 gün kaldım. Oradan bakınca her şey küçük ve önemsiz görünüyor, hayattaki öncelikleri fark ediyorsunuz. Harita üzerinde çizdiğiniz ve adına sınır dediğiniz şeylerin aslında var olmadığını görüyorsunuz.” İnsan olmanın kaçınılmaz muğlaklığıyla nasıl yaşanır?''

Bu çılgın acıların sağnağında aklımı sığındığım bir liman oldu bu yazı. Tamamını Habertürk Gazetesinden okuyabilirsiniz.
Teşekkürler 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder