.jpg)
Amerikan filmlerinden hatırlarsınız Mahkeme filmlerinde duruşma öncesi davanın ismi ve yargıcın ismi okunur. Ben Texas dallas aile mahkemesinden bir boşanma kararı tenfiz etmiştimde (bu kararı gösterdiğiniz herkes bunun bir mahkeme kararı olduğunu anlar bence anlamasa bile bunun ferman gibi bir şey olduğunu söyler size. Tam 28 sayfaydı karar. Filigranlı özel kağıda yazılmış kararın sonunda kararı veren hakimin ismi ve bu kararın ona ait olduğunu belirten bir yazı ve gayet nizami bir imza ve tereddüde yer bırakmayacak bir mühür ve soğuk damga. İnsanın uyası geliyor. ) o kararı okuyunca bunun bir mahkeme kararı değil bir yargıç kararı olduğunu görüyorsunuz. Bizde asıl olan mahkemelerin tüzel kişiliğidir bu tüzel kişilikten hakimler gelir geçer ve kararların sonunda isimleri değil numaraları yazar ve uyduruk bir imza ve uyduruk bir mühür ve A4 kağıdı. Amerikada asıl olan ve olması gerektiği gibi olan mahkeme değil hakim yargılamasıdır. Na fark var diyeceksiniz ? Ne fark mı var gece ile gündüz kadar fark var.
Birinde asıl süjet insan olan yargıçtır diğerinde ise kurum olan mahkemedir. Bu da iki yargı sistemi arasında derin bir fark yaratır. Birinde kararlar mahkemeye aittir diğerinde yargıca. Yani bizim yargı sisteminde yargıç ameledir amerikada yargıç adaletin ve sistemin kendisidir. Bir zamanlar bizde de öyleydi sonra ne olduysa oldu..
O yüzden bizim mahkemeler adalet dağıtamaz zira noter gibi çalışırlar. Adalet dağıtamayacaksa ya da dağıtmayacaksa Mahkemeler niye var. Bilirkişi raporlarını tasdik etmek ve devletin yüce şahsiyetini korumak için sanırım adalet bu işe yarıyor bu ülkede.
Çok mu idealistim ne , kaç para alıyorlar ona bak sen.. (Hakim olsana beş bin lira maaş alıyorlar rahat edersin :-))) kafa bu işte.
Bireye dayalı toplum ile itaat kültürüne dayalı toplum farkı herhalde bunu belirleyen.
Ya tutarsa demiş hoca nasreddin ya tutarsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder