5 Nis 2016

ONAYLANMAYAN KİŞİLER VE CİNNET TOPLUMU

Onaylanma ihtiyacı insanın en temel psikolojik ihtiyacıdır ve elzemdir. Eksikliği ölümcüldür(herkes için). 

Yukarıdaki gerçekliği daima aklınızın bir köşesinde tutun sevgili arkadaşlar.

https://www.youtube.com/watch?v=NlNp-B5miEk bu linkin 15.dakikasında  (ki tamamını seyredin beyninizi öğreniniz) normal bir bebek ile anne tarafından ilgisiz bırakılmış (onaylanmamış) bir bebeğin beyin gelişimlerinin ne kadar farklı olduğunu  göreceksiniz. 

Bu yoksunluk ve gelişim arızalı beyin duygu-eylem patolojisi üretir. İleri yaşlarda farkındalık ve ikame duygularla rehabilite edilmeyen bu durum kişileri psikoza ve şiddete meyilli hale getirir. 

Boşanmak isteyen karısını öldürenler, tecavüzcüler, silahlı şiddete başvuran psikopat tipler, cinsel sapkınlar, park yeri yol verme gibi sudan sebeplerden cinayet sebebi devşirenler, hayattaki başarısız ve ezik tipler, parasıyla makamıyla atar yapan bireyselleşememiş organizmalar vs hep bu onaylanma arızasından kaynaklı patolojilerdir( bu bir genellemedir). 

Soner Yalçın'ın bugünkü köşe yazısında bu konuyla alakalı sayılır okumanız önerilir.

Evet adamın çocukluğundaki patolojinin cezasını niye masum kişiler çeksin ki bize ne denilebilir haklı olarak. Bu da ayrı bahis ve bu yazının konusu değil.

Bizim dışımızda gelişen ve akıl almaz canilikler olarak algıladığımız pek çok vaka bu tip çok basit yoksunluklardan kaynaklanır. İnsan beyninden haberdar olmamanın dışa vurumudur şaşırma duygusu . İnsanın yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz sizi de şaşırtmamalı. Hayvan yaparsa şaşırırım. 

Kendisine bomba bağlayıp patlatan tipi onun zihnine girmeden yargılamak beyhudedir. Bir ödül karşılığında yapmaktadır bunu bu kadar basit bir psikolojik ihtiyacını gidermektedir. Adana'da komşusu karı-kocayı öldüren zatta muhtemelen kendisinden daha üstte gördüğü bu kişileri öldürerek o itilmişlik duygusunu ve öfkesini boşaltmaktadır. 

Böyle soğukkanlı ve akademik cümlelerle olayları irdelemek sahada yaşanan vahşeti de küçümsüyorum demek değildir vahşettir ve cezalandırılmalıdır. Lakin insan dediğiniz tür çok basit duygusal ihtiyaçlarla hayat sürmekte olup bu durum bizi eğitim dediğimiz sistem ve aile yapımızı da bir zahmet bu bilimsel bilgi ve bulgularımızla yeniden dizayn etmek zorunda olduğumuzu kabule zorlamaktadır.    

Ha bu salt kötü adamlar olduğunu da görmemize engel değildir. 

Selfie çılgınlığı , sosyal medyada görünür olmak için atılan taklalar, şöhret tutkusu, prestij elde etmek için ödenen bedeller , beni seviyor musun diye mesaj atan kız gibi günlük hayatın içinde ve fiziksel şiddet üretmeyen durumlar da bu duygunun tatminsizliğinin tezahürleridir.
Benim eski sevgilim şöyle demişti (yeri geldikçe de hep tekrarlardı) babam kuzuları kucağına alır onları okşar ve tatlı sözler söylerdi ve ben o kuzuları kıskanırdım ve babama da beni hiç bu şekilde sevmedin diye de söylenirdim. Tahmin edeceğiniz üzere sevgi arsızıydı , durup durup beni seviyor musun derdi, kucağıma yatıp saçlarımı okşa derdi günde kırk kere arar sesini duymak istedim derdi. Bu işin en fazla ayrılıkla bitecek masum kısmı (ki kaçınılmaz olarak bitti insan boğuluyyor çünkü) bir de bu sevilme saplantısnın mezarda,pavyonda ve akıl hastanesinde biten hikayeleri de var. 

Böyle dostlar bebeğin ağlaması bile kucağa alınıp onaylanıp onaylanmayacağını test etmesidir ( biyolojik ihtiyaçlardan kaynaklanan hariç) .

Boşuna sık sık tekrar etmiyorum sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz diye.

Benim yetiştiğim kültürde anne ve babanın çocuklarını kucağına alıp sevmesi yasaktı gerisini siz düşünün. 

Ortalık psikopat dolu götü kollayın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder