19 Nis 2016

ALTI AY ÖMRÜN KALDI-DUYGULAR VE HASTALIKLAR

Çok yakın bir dostumun babasının kolon kanseri (4.evre) olduğunu öğrendik bu hafta. Aşağıdaki alıntılar ve cümleler bir nebze umut ışığı olabilmek adınadır. Yapılan alıntılar Merve Genç'in Radikal Kitapta , Dida Kaymaz ile yapılan söyleşiden alınmıştır. Beyin kanserinden ölen annemi de yad etmiş olayım buradan...

En başına dönersek bundan dokuz buçuk yıl önce altı aylık bebeğimi kaybettikten sonra çok uzun süre durmayan enteresan jinekolojik kanamalar süreci yaşadım. Bunun ardından bir sürü tetkik yapıldı ve bir kist olduğuna karar verildi. Çocuktan kalan bir parça olabilir dendi. Bütün bu tetkiklerin sonucunda da aslında rahmin ardı ile mide zarı arasında bir tümör olduğu teşhis edildi. Tümörün çok da erken evre değil biraz ilerlemiş, agresif yapıya sahip olduğu söylendi ve tedaviye başlandı. Aradan çok kısa bir süre geçti ve ikinci primerle karşılaştık vücutta. Kolon kanseri. Bununla birlikte ilk kemoterapi süreci başladı. İkinci kemoterapiden sonra çok ciddi bir karaciğer metastazı oldu. Bu nokta da “Sadece altı ay yaşayabilirsin, tümörlerin ikisinin de çok agresif olması ve iki ayrı primer olması yapacağımız tedavilerde elimizi çok kısıtlıyor, çok ağır geçecek, çok yıpratıcı olacak. Zaten bunun sonunda iyi bir şey beklemiyoruz, tedavi olmamak da senin için bir tercih olabilir” dediler ve tercihi bana bıraktılar.

Çok büyük bir duygusal travmaydı. Aslında çok güçlü değildim ama yaşamayı çok istedim. O noktada yaşamayı mı ölmeyi mi seçeceğine dair bir karar vermen gerekiyor

Kitabın isminin 180 olmasının sebebi sadece hastalıktan sağlığa olan bir dönüşüm ya da altı ay yaşayacağım söylendiği ve bunun 180 gün olması değil. Aslında o süreçle birlikte bir durum başladı. Herkesin ruhunun karanlık tarafları var. Ben bu süreçte ruhumun karanlık taraflarını aydınlığa çıkardım. Her insanın içinde olan iyi ve kötü yanlarla yüzleştim. Kötü yanlarımla yüzleşip bunları iyiye çevirebileceğim, ben duygusundan çıkıp biz duygusuna geçebileceğim bir süreç başladı. Benim bu süreçte öğrendiğim en önemli şey iyileşmenin içeriden dışarı olduğu oldu. Sen ne kadar iyi bir onkologla çalışırsan çalış, ne kadar paran olursa olsun, ne kadar iyi bir hastanede olursan ol bütün imkânlara da sahip olsan iyileşme dışarıdan aldığınla değil, içeriden dışarı yansıttığınla gerçekleşiyor. Aslında kitabı yazmamın en büyük nedenlerinden biri bu

Aslında her şeyin başlangıcında hastalığınızın zihinsel nedeni yatıyor. Neden hasta oldunuz? Kanser hastalığında değinilmeyen bir şey var; beden bizimle konuşuyor. Biz de bu durum hep “ah tüh neden” bakış açısıyla ele alınıyor. Vücut o hastalık sana gelene kadar ben buradayım diye bağırıyor. Benim Peru’da çalıştığım doktor Don Juan Vargas’la öğrendiğim bir şey var. Vücutta dört tane bedenin var aslında; ruhsal, zihinsel, duygusal ve dokunduğun eterik bedenin. Ruhsal bedende var olan olay zihinsel bedene geliyor, zihinsel bedende sen onu düşünmeye başlıyorsun. Mesela kıskançlık duygusu. Sevgilini kıskanıyorsun. Bunu zihninde düşünüyorsun. Duygu olarak yansıyor bu. İlişkin bozulacak diye bunu anlatamıyorsun ve duygu da bastırılmış öfke haline geliyor. Bunu sen sürekli yaşamaya devam ettiğinde ve bağışıklık sistemin ilk çöktüğünde bunun yansıdığı organ karaciğer oluyor. Karaciğer bastırılmış öfkeyi ve öfke patlamalarını temsil eden bir organ. Aslında her organın temsil ettiği bir duygu var. Doktorum Umberto’nun çok güzel bir sözü var: “İlaçlar semptomları iyileştirir, hastalık duygudadır. Seni hasta eden duyguyu bulmadan iyileşemezsin.” 

Eşiyle problemli bir ilişkisi olan kanser hastası bir kadın eşi ilk defa hasta olduğunda onunla ilgilendiği için hastalığı sevmeye başlıyor. Bu bilinçdışı yapılan bir şey. Çünkü hastalığın ilk beş yılında ben de hastalığı çok sevdim. Bir taraf iyileşirken bir taraf daha kötü oldu. Ciddi psikolojik travmalarım, hayal kırıklıklarım vardı. Hayatımın en sıkıntılı dönemlerimi yaşadım. Bir çocuğu 6,5 aylıkken normal yöntemlerle doğurtup, o çocuğun mezarını görmek kolay bir travma değil. Ben 48 gün dua ettim; “Allah’ım bana öyle bir dert ver ki ben hangi ülkedeyim adım ne nerede yaşıyorum ve ne yapıyorum bilmek istemiyorum” diye. Bunun ardından 90 gün gibi bir zamanda, tetkiklerin ardından bana kanser teşhisi konuldu. Ben bu hastalıkla birlikte doğru dua etmeyi öğrendim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder