9 Ara 2015

BABA CİNNETİ

Geçen hafta Aydın'ın Efeler ilçesinde vuku bulan “baba cinneti”nden bir şekilde haberdar oldunuz muhakkak. 30 yaşındaki eş/baba, boşanmak üzere olduğu 20 yaşındaki karısını barışmak üzere otele davet ediyor. Genç kadın barışmak konusunda istekli olmalı ki, iki çocuğunu da yanına alarak otele geliyor. Çocukların biri 3 diğeri 1 yaşında. Tartışıyorlar. Adam eşini ve çocuklarını öldürerek intihar girişiminde bulunuyor.

Bu olay tekil bir olay değil. Boşanmak üzere oldukları eşleri tarafından çocukları ile birlikte öldürülen kadın cinayetleri üzerinde derinlemesine inceleme yapılması gerekiyor.

IV-
Halk arasında şöyle bir yaygın kanı mevcut: “Yuvayı dişi kuş yapar.”
Yuvayı dişi kuşun yaptığı zamanlar mahalle hayatının, geniş ailenin yaygın olduğu dönemlerdi. Çekirdek ailede dişi kuşun yuvayı tek başına yapmasına imkan yok.

Yaşanılan sıkıntıların önemli bir kısmını “çekirdek aile krizi” olarak değerlendirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Aydın'ın Efeler ilçesinde meydana gelen katliamla ilgili olarak fikrimizi yormaya devam edelim...
Katil babanın barışacağını söylemesi gerçek miydi yoksa tuzak mı?

Gerçek ise, aile otel odasında değil de bir yakınlarının evinde bir araya gelmiş olsaydı babanın cinnet geçirmesi engellenebilir miydi?

Engellenemezdi büyük ihtimal, çünkü adam “Hakkınızı helal edin” demek için ailesine telefonu açmış demek ki niyeti baştan belliymiş diye düşünebiliriz.

“Hakkınızı helal edin” cümlesini dini bütün bir adamın veda cümlesi olarak okuyacaksak o zaman masum yavruları katletmesini nereye koyacağız?

“Hakkınızı helal edin” derken büyük ihtimal kendisini durduracak bir engellenme arayışı içindeydi. Ya da intihar ederek hayatını sonlandıracağını baştan planlamıştı.

Kendisinden on yaş küçük olan eşinin iki defa intihar girişiminde bulunduğunu da hesaba katacak olursak, ailede ciddi bir anlaşmazlık olduğu kesin.

Peki bu anlaşmazlık konusunda geniş ailenin fertleri neden aracı olmayı, hakemlik yapmayı düşünmüyor?
Cinnet ve katliam vakalarının bireysel olduğu kadar toplumsal boyutunu da dikkate almak zorundayız.
Doğru yerden başlamak için ilk sormamız gereken soru şu: Düne kadar kayınvalide baskısı, gelin-kayınvalide gerilimi arasında kıt şartlar atında evlilikler sürerken bugün köyler de dahil olmak üzere evlilikleri imha eden şey nedir? (FATMA BARBAROSOĞLUNUN BUGÜNKÜ MAKALESİNDEN ALINTI)

Fatma Hanım"ın sorduğu soru zihnimizde asılı dursun ve üzeride düşünelim. Benim dikkat çekmek istediğim ise olayın faili babanın psikolojisi. Bir baba ve bir koca nasıl gözü dönmüş bir katil olur ? Bu sorunun bir kültürel bir de fizyolojik cevabı var. Toplumdaki erkek algısı ve özellikle koca ve baba algısı bu işin temeli. Kültürümüzün inşaa ettiği erkek ve kadın tipi arızalı. Bunun üstüne alta beynin çalışma prensipleri de eklenince bu tür vahşetlere tanık oluyoruz maalesef. Peki her boşanan erkek neden karısını ya da çocuklarını öldür müyor ? Bu sorunun yukarıda açıklamaya çalıştığım genel prensipler açısından genel bir cevabı yok.

Her vaka ayrı inceleme konusu. Buradaki mesele failin yargılarının ve amigdalasının tepki eşiğini belirlemek. Yoksa hepimizin defalarca birilerini öldürmek hissi aklımızdan geçmiştir fakat bunu büyük çoğunluğumuz eyleme dökmeyiz zira üst beyin devreye girer ve bizi frenler. 

Olay faili erkek bağımlı kişilik sergilediğinden ve annesinden duygusal ve bilinç düzeyinde özgürleşemediğinden(toplumun ekseri erkekleri gibi) , karısının kendisini terketmesi durumunda maruz kalacağı yoksunluk duygusu amigdalayı tetikler ve bu tetikleme  hayati risk seviyesine yükseldiğinde amigdala bilinci kapatır ve hayati tehdidi ortadan kaldırmak için bireyi harekete geçirir. Olayın kabaca yarı bilimsel (neticede ünvanımız yok) izahı budur. Yoksa aklı başında bir erkek çocuklarını öldüremez.

Failin intihar girişimi ve ailesinden helallik istemesi aklı başında olduğunu göstermez bilakis eylem ve suçluluk duygusu dengesinin yarattığı baskının failin bilincini tamamen kör ettiğini ve eylemin tamamen amigdala kontrölünde olduğunu gösterir. 

Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz..Aklımızı başımıza devşirelim ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder