Dün Norveç konusu geçince , ekşide norveç başlığını okuyordum ki aşağıda kopyaladığım yazıya rast geldim. Ekşi mahalle soytarısı dolu ama sağlam bünyelerde yok değil. Zarri lakaplı arkadaşın yazısında bahsettiği türklerin NOrveç'te yaptığı rezillikler bana Japonya'da türklerin yaptığı rezillikleri hatırlattı. Yok artık diyenler türkler öyle şey yapmaz diyenler yoktur herhalde. Dün ahmaklık dedim ya neden bu topraklarda bu kadar ahmak çıkıyor ??? Neden ??? Neden akılsızlık ve ahlaksızlık fışkırıyor bu topraklardan.
Japonyaya türkler ilk gittiklerinde (Nagoya temerküz yeri türklerin) japonlar tarafından çok büyük saygı gördüler. Lokantalarda ilk başlarda türklerden para alınmıyordu o derece saygı duyuyorlardı. Sonrasında bizimkiler her yerde olduğu gibi bokunu çıkardılar. Nagoya'da gazete ve sigara satılan kutular var atm gib. Para atıyon sigaranı gazeteni alıyorsun. Bir de kahve makinası gibi makinalar var. Bizimkiler ilk önce bu aletleri soymaya başladı.. Hatta birisi bu makinalardan birini gece vinçle söküp götürmüş. HIrsızlık kavga dövüş de cabası. Nagoya'da belediye bu makineleri kaldırmak zorunda kalmış artık baş edememiş. El üstünde ülkeye kabul edilen türkler bir yıl içinde istenmeyen adam haline gelmişler. Lokantalarda para alınmayanlar lokantalara sokulmamaya başlandı. Japonlar tuttuklarını memlekete postalamaya başladılar. Özellikle Ordu nüfusuna kayıtlı olanların ülkeye girişini gayri resmi olarak yasakladılar. Pasaport kontrolünde eğer Ordulu olduğunuz anlaşılırsa daha havaalanından deport ediliyorsunuz. Geçen ya da iki üç sene olmuştur belki bir arkadaşın nüfus kaydını değiştirdik mahkemeden Japonya'ya gidebilsin diye.

Birkaç sene önce Japonya'dan gelen bir Ordulu ile sohbet ediyorduk adam aynen şöyle dedi; ben insanlığı ve sevgiyi Japonya'da öğrendim..Zamanında biz cahil kafayla çok yanlış yaptık adamlara.
Ulen Nagoya'da , filipinlisi , venezuellalısı , kolombiyalısı hintlisi çinlisi var. var oğlu var. Be amına koduğumun dengesizi o kadar millettten adamın aklına gelmiyor da senin niye aklına geliyor aleti vinçle sökmek ? Kapkaççılık ruhumuza işlemiş amına koyim.
Neden bizden çıkyor bu tür adamlar ???
2006 yılında Almanya'da yapılan dünya kupasındaki görüntüleri hatırlarsınız Almanya 3. olduğunda. Arabanın camlarından sarkmış kutlama yapan alman türk karışık tipler üstelik korna çalarak. Spikerde ballandıra ballandıra anlatıyor almanları da alıştırdık diye. Be akılsız bunu mu öğrettik adamlara öğrete öğrete . Ha bir de rüşvet almayı öğrendiler.. Dünyaya katkımızda korna çalarak araçtan sarkarak kutlama yapmak oldu. Dallamalık nobeli olsa kesin alırdık...
Dertlendim gene..Bizim bir müvekkil vardı bir gün şöyle dedi bana hırsla, ulan bir daha konyalı biriyle iş yaparsam hepsi mi şerefsiz bunların . Buyrun Norveç ve türkler..

iskandinav insanlarının var ettiği kuzeybatı avrupa ülkesi. ortadoğu'da doğup büyümüş, bölgesinin kültürüyle harmanlanmış türkiye insanı tarafından coğrafya, ekonomik şartlar, gelişmişlik, kültür mevzularında şanslı bulunup türlü övgülere mazhar oluyor. tabii daha fazla olsun, örnek alınsın. bunu hepimiz istiyoruz değil mi cevat? müslüm, salih, feridun, berkecan öyle değil mi oğlum? petrol zenginiymiş adamlar, kişi başı yıllık gelirleri yüz bin dolarmış, adillermiş, dürüstlermiş anlatılıp duruyoruz. tarihten beri, ta ki 1960'lara kadar bu insanların sadece balık ve patates ile beslendiklerini, ellerinde başka hiçbir kaynak olmadığını biliyor musunuz? çoğunuz bilmiyor anlaşılan. orasına burasına sulandığınız iskandinav kadınının kepeği deniz suyuyla karıp ekmek yaptığını, tuttuğu balıkları deniz kenarından topladığı yosuna sarıp yediğini? bilmiyorsunuzdur bunu da. peki isveç'in "hiçbir boka yaramıyorsunuz, kaynak sağlamıyorsunuz, hem ayrılıkçı hem de israfsınız" deyip bu ülkeyi ve insanlarını bir kenara attığını? bilin kardeşim, bunları da bilin. bir zamanlar bu adamların açlıktan kırıldığını, soğuktan donarak öldüklerini de yazsın birileri. bu yüzden balığı ve balıkçıları kutsal görür, çok değer verirler. senin öpüp alnına koyduğun parayı hala önemsemiyorlar, kültürlerinin önüne geçirip modernleşip birilerine benzeyelim demiyorlar. iki kuruş parası olunca cilalı arabayı altına çeken, islamcısının bile altın varaklı kapılar taktırdığı evlerde kuzu çeviren bir milletin evladı nasıl anlar bunları? ayda 5 bin lira kazanınca herkese burun kıvıran sen değil misin burakcığım? narvesen'de sana sosisli sandvic satan jonas ya da oda'nın hesabında bir milyon kronu öylece duruyorken, bütün bankalar şahsına kapıları sonuna kadar açıyorken onun işine devam ettiğini, bunun yanında eğitimini sürdürdüğünü, anasından babasından harçlık almadığını; yani üreten bir insan olduğunu, savurgan olmadığını, harcanacak parayı kendini geliştirebilecek bir şeyler için kullanması gerektiğinin bilincinde olduğunu bilelim. önce o yapıyı, kültürü, toplumu ve devleti var eden karakteri tanıyalım. bu ülkenin parlamento üyeleri tramvaya biniyor, bisikletle meclise gidiyor. parasını oturup sayamayacağın adamlar tanıdım, adamlar koşarak işe gidiyor. sabah sporları çekip koluna kronometresini takıyor, yol kenarından patır patır yardırıyor lan adam. bak kendine, iki kuruşun olunca çekiyorsun mersoyu. o alamıyor mu sanıyorsun? 18 yaşına gelmiş her norveçlinin cebinde yüz bin kronluk kredi kartları vardır. banka arabasını alır, ayda 3000 kron ödersin der. bak seviye bu, ayıkıyor musun gardaş? sen zenginleştikçe rahatlık seviyeni arttırıyorsun. şimdi sana bu imkanları versem ve bir daha bu imkanlar alınmayacak dersem okur musun? hafız açıp gazete bile okumazsın. sen ki gittiğin tiyatroyu, operayı etiket diye kullanıp markası göğüste bulunan tişörtler alıyorsun. en fazla yarısını okuyabildiğin kitap hakkında atıp tutup iki ressam ismi ezberleyince fularla cihangire akıyorsun. lan sana fazla orası, o kitle sana fazla anlamıyor musun? senin dünyan ortadoğu. onlar nasıl ki kendi karakterleriyle yaşadıkları ülkeyi yarattı, sen de aynı şekilde kendi coğrafyanı yarattın. yaşadığın yer senin yansımandır, uyan bence.
doğasıyla, yer üstü ve yer altı zenginlikleriyle, ticaret hacmiyle dünyada eşi zor bulunan bir ülkede yaşıyorken din gibi, milli kimlik gibi ahmakça şeylerle kafanı doldurarak; nereden ne kadar kırpsam, devleti nasıl dolandırsam, işçileri nasıl sömürüp semirsem diye çırpınarak vakit harcayacağına devlet kavramını en üstte tutup insanını odağa alsan, midenin alacağından fazlasına göz koymasan sen de bir norveç'e sahip olmayacaksın mı sanıyorsun? gelin beraber sahtekarlıklarıyla norveç yasasını baştan aşağı değiştiren türkiye insanını tanıyalım. 3 bin krona şirket kurup buna ek ortaya koyacağın 10 bin kronla (yaklaşık 4 bin lira) dükkanını açabildiğin norveç'te pos aldığın banka sana milyonlarca kron borç hakkı tanıyordu. ciğeri beş para etmez insanımız ne yaptı bilin. içi boş banka kartını bağlantısını kestiği pos makinasından geçirip 3-5 milyon kron (1-2 milyon tl) satış gösterdi. daha sonra bağlantıyı sağlayıp bankanın tanıdığı imkanı kullandı. banka bu harcamayı doğru sayıp hesabına çektiği tutarı ekledi ve bizim puştlar ertesi gün bankanın hesabına yatırdığı bu parayı türkiye'ye wu aracılığıyla gönderdi. üçüncü gün çekilen kartta para olmadığını anlayan banka bu puştları arayıp durumu bildirdi. bu ciğersiz puştlar da paramız yok diyerek çaldığı parayı taksitlere böldürdü önce, adına kayıtlı her şeyi kardeşine devredip borcu ödemedi. ne oldu? kanun değişti. artık borca sınırlama getirildi. devlet esnafına güvenmemeye başladı.
üç kardeş bir norveçliyle sırayla evlendi. okuyun midesizler: yer konya tavşançalı. o villalar var ya emekle değil, hırsızlıkla bina edildi. homo erectus görünümlü o ayılar norveç'in vatandaşına olan sınırsız itimadını kullandılar. vatandaşlık yasası değişti. önceden yerleşmesi ve göçü çok rahat olan bu ülke şimdi türkiyeli olduğunu öğrenince bin takla attırmaya başladı. imam nikahıyla düzüp düzinelerce çocuk peydahladığı kadını köyünde bırakıp norveçli kadınlarla resmi nikah kıydı bu puştlar. adres hep aynı bölge olunca büyük elçiliğine yazı gönderen norveç makamları, bu boz ayıların imam nikahlı olduklarını, norveçli kadınların kullanıldığını öğrendi. sonra bir yasa, artık kadının tek ifadesiyle vatandaşlığın elinden alınır oldu. 1500 konyalıyı bahsettiğim araştırma neticesinde listeleyip kimliklerini geri alarak geri postaladı norveç: kanun çıkardı kanun!
bir norveçli çalmaz. yalan söylemez norveçli. din, duygu sömürmez. 80 yaşında market kasiyeri gördü bu gözler. yer moa/aalesund. amfi coop'a gidip bakın, perçemini maviye boyamış ihtiyar tam 80 yaşında. paraya ihtiyaç duyacak en son kitledir yaşlılar norveç'te. ama kasiyer olarak, balıkçı olarak, çiftçi olarak görürsünüz bu insanları hep. ne olacaktı ya, türkiye gibi bir ülke mi olacaktı norveç? 35-40 yaşında rüşvetle "malulen emekli" olan adamlarla dolu etrafınız. havadan maaş için engelli raporu alanlar ya? en kıdemliniz bile döner sermayesinden çalmıyor mu çalıştığı kurumun? haydi yalan deyin?
gitmek bir schengen vizesine bir de ist-osl uçak biletine bakar kaplanlar, zor değil. ama duramazsın, tutunamazsın genç adam. çünkü senin ülken türkiye. sen türkiyelisin. senin en büyük sorunun tanrının varlığı. senin gibi pespayelerle dolu o ülke. devleti, bankayı, toptancıyı, esnafı, vatandaşı dolandıran pespayelerle dolu o ülke. yok sana yer, kalmadı.
size tek tavsiyem önce kendinizi, sonra çevrenizi değiştirmeniz. norveç'e gitmeyin, yapamazsınız. siz ancak kendi norveçinizi yaratarak rahata erersiniz. gerisi tıraş. demedi demeyin türkiyeliler. bu sebepledir ki yaşadığınız coğrafyayı övgülere mazhar hallere getirin. övün, övünün, övündükçe gelişin, büyüyün ve imrenilecek bir hale gelin.
haydi saçmalıyor olayım. o halde bana değil her şeyini satıp alanya'ya, side'ye yerleşen ve türkiye'de ölmek isteyen norveçlilere sorun bunları. aha, adres de verdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder