14 Şub 2014

CİNSELLİK VE ESFELİ SAFİLİN-TESTOSTERON İLE DMT HORMONU ARASINDA KALMAK

Tin süresinde Allah ;biz insanı en güzel kıvamda yarattık ve sonra onu esfelisafiline çevirdik ancak iman edip iyi işler yapanlar hariç buyurmaktadır.

Klasik tefsirciler bu ayeti Adem ile eşinin cennetten dünyaya atılması olarak yorumlamaktadır. Modern tefsirciler arasında bu yoruma karşı çıkanlar olmuştur ve biz acizane bu modarn yorumcuların yanında duruyoruz. Benimde katıldığım görüş Adem ve eşinin dünyada yaratılıp korunaklı bir bahçede iskan edildiği ve yasak meyve olayından sonra bu bahçeden çıkarılıp kaderleriyle baş başa bırakıldığı görüşüdür. O yüzden esfeli safilin tanımlamasını dünya olarak değil cinsiyet hormonlarının işlevsel hale gelmesi olarak yorumluyorum. Çünkü Araf-22 de ; adem ve eşinin yasak meyveden tattıklarını ve bu tatma olayından sonra birbirlerinin cinsel organlarını (sev'atuhuma olarak geçen bu tabir arapçada hem ön hem arka organları yani penis-vajina ve anüsü tanımlar) farkettiklerini ve bunu örtmek için bahçedeki yaprakları yapıştırdıklarını beyan etmektedir.

Yani Tin süresinde ifade edilen esfeli safilin tabiri Araf 22 de açıklandığı üzere insanın cinsiyet hormonlarının faaliyete geçmesidir. Gerçekten düşünürsek ergenlik öncesi ve sonrası bedensel ve ruhsal olarak ne kadar değiştiğimizi açıkça görürüz. Zaten mümeyyiz olmak ve dini emirlere muhatap olabilmek için ergin olmak yani dişi ve erkek olmamız gerekmektedir.Cinsiyet hormonları bedenimizi değiştirdiği gibi beynimizi de değiştirir ve hayata bambaşka gözlerle bakmaya başlarız. Bizim imtihan dediğimiz şey cinsiyet hormonlarının çalışmaya başlamasıyla başlar.Ondan önce çocuğuzdur ve hiç bir sorumluluğumuz yoktur.İnsanlık dediğimiz şey testosteron ve östrojenin ürünüdür.

Yasak meyve ile sadece cinsiyet değil genişletici bir yorum ile yeme içme ve boşaltım sistemlerininde faaliyete geçtiğini varsayabiliriz. Yani dünyevi ve hayvani bütün fonksiyonlarımızın harekete geçmesi o yasak meyveden vucuda yayılan proteinlerle gerçekleşmiştir. Yasak meyve insanı hayvanlaştıran(yani bildiğimiz anlamda yaşam formu) bir mekanizmadır aslında. 

Ayetin açık anlatımıyla bu hayvanlaşma o kadar güçlüdür ki insan hüsrandadır-kaybetmiştir. Burada imtihanın ne kadar çetin olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü hayvanlaşmadan insanlaşmak mümkün değildir ve iki ucu keskin bıçak (sırat) üstünde durmaya benzer.

Burada enteresan bir durum söz konsudur.Kundalini yogacılar bu yasak meyve olayı ile epifiz bezindeki en üst ruhaniyetten cinsiyet hormonlarının salgılandığı en aşağıdaki cinsel bezlere düştüğümüzü ve yeniden cinsel bezlerden epifiz bezine doğru enerjimizi yükseltmemiz gerektiğini söylerler.Göz ardı edilmeyecek bir bakış açısı.

Bilimsel olarak baktığımızda epifiz bezi ile cinsiyet bezlerinin birbiriyle ilişkisi kaçınılmazdır.Epifiz bezi cinsiyet hormonlarının salgılanmasını engelleyen aynı zamanda da vakti geldiğinde bunların salgılanmasını sağlayan bezdir. Epifiz bezi üçüncü göz ve göksel olan manevi olanın idraki ve hissedilmesi  yani tanrısal olanın anlaşılması ise cinsiyet bezleri de dünyevi yaşamın devam edebilmesi için bize gereken hayvani yönümüzü sağlamaktadır. Yani biz ilk önce en mükemmel olan epifiz bezi seviyesinde var ediliyoruz,ilhamlara son derece açık ve salt veri toplayan ve işleyen mükemmel bir alıcı beyin. Daha sonra cinsiyet hormonlarının harekete geçmesiyle bütün hissiyatımız aklımız fikrimiz apış aramıza kayıyor ve çoğumuz orada kalıyoruz. 

Bütün mevzu testosteron hormonu ile DTM(dimetiltriptamin) arasındaki dengeyi kurmak. Testosteron hormonunun bütün bünyeyi ele geçirdiği günlük hayatımızda özellikle geceleri testosteron hormonumuzun etkisezleşmesiyle epfiz bezimizi kullanmak ve testosteronumuzu kontrol edebilmeyi öğrenmek. 

Yani mü'min olmak için apış aramızdan üçüncü gözümüze kanatlanmak gerekiyor. Emredilen amellere baktığımızda hepsinin bu cinsiyet hormonlarını kontrol amaçlı olduğunu görürüz.

Fillerde genç erkeklerin buluğa erdiği mas döneminde bu azgın erkekler başıboş bırakılır ve çok katı bir hiyerarşi ve kurallar silsilesi olan sürüde bunlara kimse ilişmez.

Ergenliğe girmiş bir erkeğin(insanları kastediyorum burada filleri geçtik) aynen fillerde olduğu gibi ne kadar azgın olduğunu düşünsenize.Delikanlılık denen bu dönemde kişinin makul olması ve emirlere uyması ne kadar zordur. 

Cinsellik sandığımzdan çok daha önemli ve derin. Cinsellik seks demek değil sadece hayat demek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder