Bizim köyün sitesine (artık faal değil sanırım uzun zamandır bakmıyorum bir ara kapanmıştı maddiyat yüzünden) bir yazı göndermiştim(o zamanlar kuantum düşünceden habersizdim ve bu blog portakalda vitamin bile değildi). Yazı ile birlikte kendinizi tanıtan bir yazı daha gönderen deniyordu. Ben de kendimi , kendimce anlattığım biraz edebi bir özgeçmiş yazmıştım. Arkadaşlar öz geçmişimi yazı niyetine sitede yayınladılar.
Haberim yoktu. Daha sonra yazın köye gittiğimde hiç beklemediğim birkaç kişi bu yazı sebebiyle beni kutladılar ve yazımı çok beğendiklerini söylediler. O zaman aynı kızım gibi utanmış ve bu anın mutluluğunu çıkaramamıştım.Fakat çok mutlu olmuştum. Aynı mutluluğu ve utanmışlığı askerdeyken yazdığım mektupları komşu kızlarına okutan arkadaşın komşu kızlarının beni tanımak , bu mektupları yazan kişiyle şahsen tanışmak istediklerini söylediğinde de yaşamıştım.
Düşündüm de beni bu hayatta en çok ne mutlu etti diye aklıma gelenler yazma yeteneğimle ilgili aldığım geri bildirim anlarıydı .Çok sevinçli zamanlarım oldu hayatta ama en çok yazdığım zamanlar mutluydum. Bir de iddaadan tam ihtiyacım olduğunda kazandığım ikibin lira beni çok mutlu etmişti. Kazanma duygusu müthiş bir duygu,orgazm ötesi.
Yazmak, bir lanet gibi. Mutlaka okunmak istiyorsun. Niye hayatta ne yaptıkları piç umurunda olmayan adamların seni okumasın istersin. Garip ama istiyorsun. Evet okunmak istiyorum.Hep birilerine yazıyorsun hiç tanımadığın birilerine.Hiç dokunmadığın hiç dokunmayacağın birilerine.Sokakta görsen tanımayacağın birilerine.
Sonrada para için yazmaya başlıyorsun. Hatta kalemin satılık hale geliyorsun. Hatta emirle yazıyorsun. İşin sonu orospuluk yani.
Hepimiz orospuyuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder