Yıl 1982 mevsimlerden yaz aylardan Haziran. O yıl ortaokul birinci sınıfı takdirle bitirmiş okul birincisi mi ne olmuştum , resmimi okulun girişindeki iftihar tablosuna asmışlardı felan.
Köyde çocuk olmak çalışmaktan geri kalacağınız anlamına gelmiyordu. Yaz tatilinde tarla işlerine yardım edilir ve inek çobanlığına gidilirdi.
Normalde kardeşimle birlikte giderdik çobana o gün yalnız gitmiştim. Dört ineğimiz vardı. İneklerden birisini ismi elmastı. İnanılmaz yaramaz ve ziyancı bir inekti. Başından bir dakika ayrılamaz gözünüzü üstünden bir an bile çeviremezdiniz. Adeta bizi kollar ve en küçük fırsatta komşu ayçiçek,mısır tarlalarına ya da yeşil olarak yenilebilecek ne ekiliyse artık dalıverirdi. Görmeniz de durumu değiştirmez siz koşup onu tarladan çıkarana kadar gidebildiği kadar tarlanın ortasın doğru gider ve kıçına yediği sopalara aldırmadan tarlada ekili olan ne varsa artık (mısır,ayçiçeği) ağzına doldururdu. Hatta çayır dedğimiz yerdeki bir komşu mısır tarlasına tüm engellemelerimize rağmen o kadar zarar vermiştiki artık tarla sahibi Yaşar abi babamdan zararının tazminini istemişti. Öyle lanet bir inekti. Kardeşimle çobana gittiğimizde birimiz mutlaka sadece onun başına beklerdi ve güneşe rağmen ekili tarlanın sınırında beklerdik çünkü gölgeye gitmeye kalmaz tarlaya dalardı elmas hanım.Sadece kendi dalmazdı eğer fırsat verirseniz diğerlerini de peşine takar ve harami çetesi gibi tarlayı yağmalalardı.
Dediğim gibi o gün tek başıma çobana gitmiştim. Babaanne tarafından akraba olan hem de kuran hocam olan (aynı zamanda köyün imamıydı) Yusuf Hoca ve kızları benim inek otlattığım tarlanın yakınındaki mısır ekili tarlaya çapa yapmaya gelmişlerdi. Tarlada beş kişi çapa yapıyorlardı ben inekleri getirdiğimde. O güne kadar kendisin sever itibar gösterirdim.
İnekleri tarlaya saldım. Çobana giden bilir ,inekler çayıra girince bir beş dakika çayırda dolanır ve bir yer beğenir ve oradan otlamaya başlardı ve bir birbuçuk saat etraflarında gezine gezine otlarlardı çok kıpraşmadan sağa sola. Neyse inekler tarlaya yerleştiler,gözüm doğal olarak elmasta. Ziyana gidebileceği tek tarla Yusuf Hocaların çapa yaptığı mısır tarlası diğer tarlalar hep çayır çimen. Hocanın tarlasında da beş kişi çapa yaptığından elmasın cesaret edip tarlaya girebileceğine ihtimal vermediğimden bir süre sonra hem selam vermek (adettendir) hem de başarımı paylaşıp onun takdirlerini toplamak dahası hocayı mutlu etmek başarımdan ötürü. (çocukça öyle düşünmüşüm benim okul başarımdan mutlu olur sevinir diye).
Yanlarına gittim selamım verdim o her zamanki mütebessim çehresiyle selamımı aldı hal hatır sordu. Ben de okuldan ve takdirlerimden bahsetmeye başladım.(ara ara dönüp arkaya bakıyorum elmas yerinde duruyor mu diye ) Baktım asayiş berkemal ben hocayla sohbete daldım.Nasıl okul birincisi olduğumu hayallerimi falan anlatıyorum tatlı tatlı muhabbet ediyoruz anlayacağınız. Sonra birden bir hareketlenme bir patırtı oldu.
Yusuf Hoca elindeki çapayı kaldırıp " ineğin tarlaya girmiş burada muhabbet edeceğine ineğine sahip çıksana, başlarım senin takdirlerinden vs" (tabi bunları adigebze söylüyor) saydırmaya başladı. Yüzündeki tebessüm kaybolmuş yerini düşmanca bir kin bürümüştü adeta. Dönüp baktığımda bizim yaramaz inek elması mısır tarlasının yukarısında mısırların tepelerini afiyetle mideye indirirken gördüm. Sen yukarıdan dolaş gel,tarlada insan var falan aldırma ve hangi ara geldin mübarek. Tabi ben ayaklarım götüme vura vura koşup elması tarladan çıkardım en fazla beş on mısırın tepesini koparmıştı ki mısırlar birkaç güne kalmaz eski haline döneceklerdi yani aslında zarar yoktu.
Elması olması gereken yere yani çayıra getirdikten sonra bir beş dakika kendime gelmek için bekledim. Şok olmuştum zira.Yusuf Hocadan öylesine bir tepki hiç beklemiyordum. Kalbim çok kırılmıştı. Tarlasının neredeyse yarısını yedikleri Yaşar abi bile böylesine tepki vermemişti. Hem mısırlar yeniden büyüyecekti ki. Bir yandan kafamdan bunlar geçiyor bir yandan Yusuf Hocanın o dehşet yüz ifadesi gözümün önünden gitmiyordu.
Velhasıl o günden sonra Yusuf Hocaya olan bütün sempatim kayboldu ve ondan nefret etmeye başladım. Gerçek yüzünü görmüştüm. Geçenlerde öldüğünü söylediler,umurumda olmadı hala kalbimin kırık olduğunu farkettim.
Bugünkü cemaat ve iktidar arasındaki dershane çatışması bana bu anımı hatırlattı. Sanırım hocaların mısır tarlası onların gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder