11 Eyl 2013

ERDEMLİLER İTTİFAKI(HILFUL FUDUL) VE ÇEKİRDEK YİYEREK ZULMÜ SEYRETMEK

"Zulmedenlere meyletmeyin.Yoksa size ateş dokunur.Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur.Sonra yardım da göremezsiniz" Hud.113 ayet

Mekkede islamiyet öncesi yaşanan bazı olaylar neticesinde Mekkenin ileri gelen bazı kimseleri bir araya gelerek kendi aralarında bir sözleşmeye vardılar ve sivil bir örgüt kurdular(Hılful Fudul). Buna göre:

1- Mekke'de zulme uğrayan birisi olursa (kim olduğuna bakmaksızın) onunla birlikte olacaklardı.

2-Mazlumun hakkı zalimden alınıncaya kadar zalimin karşısında olacaklardı.

3-Maişette eşitlik sağlanana kadar bu antlaşma geçerliydi.

Peygamberimizde bu sözleşmeye daha sonraları katılmış ve islamiyet sonrası da bugün böyle bir organizasyon olsa düşünmeden katılacağını beyan etmişlerdir.

"başkalarına çektirilen ve bizim görüntüler şeklinde izlediğimiz acılarla kurduğumuz düşsel yakınlık, uzakta ıstırap çeken insanlarla ,ayrıcalıklı izleyiciler arasında düpedüz gerçek dışı bir bağ olduğunu düşündürür. Ve bu bağ iktidarla ilişkimizi düzenleyen mistifikasyonlardan biridir. Ne kadar çok sempati duyarsak,acılara yol açan gelişmelerde bir suçumuz olmadığı hissine kapılmamız da o kadar kolaylaşır.Sempatimiz acziyetimizin yanında masumiyetimizin de ilanıdır. "

"      Sonra da Fritz bana hapishanede geçirdiği neredeyse üç yıl boyunca ,orada olmasına katlanmasına sağlayan tek şeyin kitap okumasına izin verilmesi olduğunu anlattı:hapishanedeki yıllarını ingiliz ve amerikan klasiklerini tekrar tekrar okuyarak geçirmişti.
       Arizona'da büyümeyi bekleyen daha büyük bir gerçekliğe kaçmayı bekleyen küçük bir çocukken beni kurtaranın da kitap okumak olduğunu,hem ingilizce hem de çevrilmiş yabancı dillerdeki kitapları okumak olduğunu anlattım ben de ona. Edebiyata ulaşabilmek,dünya edebiyatına ulaşabilmek ,milli kibrin hapisanesinden, zevksizlikten, estetik yoksunluğundan, zorunlu taşralılktan, anlamsız okul eğitiminden ve noksan kaderlerden ve kötü şanstan bir kaçıştı.
       Edebiyat,daha büyük bir hayata yani özgürlük alanına yollanmaya imkan veren bir geçiş belgesiydi,edebiyat özgürlüktü.Özellikle okumanın değerine ve ruhaniliğe böylesine gayretle meydan okunduğu zamanlarda edebiyat özgürlüktür"

"dünyaya bir şey kattım bunun için de ondan bir şey alacağım: kendimi"

"beyaz ırk insanlık tarihinin kanseridir" Susan Sontag.

" anladım ki yanıldık,vahşet karşısında ki opaklığımızı korumayı insanlık sandık fakat bencillikti. O sergideki fotoğraflardan birinde yerde yatan benim kardeşimin cesedi olsa , bir salon dolusu gözlerine inanamayan işime yarar mıydı dersin ?  Üstelik onu anlamak bile acıyı yaşayana yetmezken..
          Etki edebilmek için dahil olmak,dahil olabilmek için önce o acı gerçeğin kendi içine nüfuz etmesine izin vermek gerekmez mi?  O halde sen kaç gülü feda edebilirsin kendi bahçenden,kaçını kurutursun gerçekliğin çölünde yürümek için ?
          Sorun sendeydi hep ve bende,sen ve ben olmakta,kendinden çıkamamakta. İnsan olmayı tümüyle yanlış anladık belki; kendi kendimize olmaya çalışmakta,olabileceğimizi sanmaktaydı hata. Oysa insan dediğin tek başına olunmuyor" (bu paragrafın yazarı ben değilim kim olduğunu da bilmiyorum.Ekşi Sözlükten aldım. Fakat o kadar etkilendim ki döne döne okuyorum ve sürekli aşağıdaki ayeti hatırlayıp duruyorum ve erdemliler ittifakını. Toptan erdemimizi ve insanlığımız yitirdik sanırım. Ateşin azabından bizi kim koruyacak erdemimizi yitirdiysek.Orada yatan cesedin benim kardeşim olsaydı diye aklımıza gelmeden seyredip geçmek beni seni kurtarır mı ? Gezi olaylarına katılan bir eylemcinin daha sonra katılma sebebi olarak; suratına gaz sıkılan kadın resmini gördüğümde o kız benim kız kardeşim olsaydı evde oturur muydum  dedim kendime ve  kendimi Taksim'de buldum demesi takdire şayandır. Burun kıvırabilirsiniz durduğunuz yerden ama kıvrılan her burun zulüm olarak geri döner. Kim olduğuna bakmaksızın gadre uğrayan ya da haksızlığa ve zulme uğrayan yanında koşup yerimizi almadıkça ne insanlık ne de müslümanlık bizim ismimiz olmayacak.) 

“Size ne oldu ki Allah yolunda ve ‘Rabbimiz bizi şu halkı zalim kentten çıkar, bize katından bir koruyucu ver, bize katından bir yardımcı ver’ diyen ezilen erkek, kadın ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75)

Not: bu yazıyı ağlatan kafe eşliğinde okursanız fonda iyi gider. Yaptığımız insanlıkta buraya yazı yazmaktan ibaret işte. Kime ne faydası varsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder