9 Eyl 2013

DÜĞÜNLER,YİTİRİLEN BİR GELENEK

Hafta sonu bir akrabanın nikahı vardı. Biz de iştirak ettik maaile. Düğün gecesi şundan iyice emin oldum ki toplum olarak tamamen savrulmuşuz.

Düğün dediğin şey bir toplumun ruhunun aynasıdır. Düğün her topluluk için bir sembol niteliği taşır. Düğün bizi diğer toplumlardan farklılaştıran ve bizi kaynaştıran en önemli törendir. Çünkü düğün ile birlikte aileyi ve toplumu inşaa edersin.

Düğünler bugün itibariyle şu şehirde kapitalizme hizmet eden ritüellere dönüşmüş ve manasını yitirmiştir. Geleneksel olandan geriye hiç bir şey kalmadığını basit bir gözlemle görmek mümkün.

Pazar öglen gibi oğlan evine gittik(oğlan tarafıyız). Herkes kuaförde. Benim hanımla kızım da kuaföre gittiler saçını başını yaptırmak için.Akşama doğru ancak kuaför faslı bitti ve düğüne gelen bütün hatunlar (nineler hariç) saçı başı yapılmış olarak eve doluştular. Bir müddet daha gelin arabasının süslenmesi beklendikten sonra gelin alıcı konvoyu olarak akşam ezanına yakın kız evine yola çıktık.Neyse kız evinde de fazla oyalanmadan Aksaray'a düğün salonuna doğru konvoy hareket etti.

Saat sekiz sularında düğün salonuna vardık ve yerleşmemiz falan derken saat dokuz gibi nikah kıyıldı. Düğün pastası kesildi ,takı takıldı ve gelin damat ilk dans sonra oyun havaları derken saat onbuçuk gibi biz salondan ayrıldık.

Bütün o kuaför eziyeti ve kıyafet seçimi falan bu iki saat tantana için.

Bu düğünler bence tam bir saçmalığa dönüştü. Arabesk bir şey ama arabeskte bir formdur netice olarak. Ama bu yeni yetme düğün anlayışı tam bir amorf. Şekilsiz ve ruhsuz. Ne düğün ne ritüel. Ne gelenksel ne modern.

Benim hiç anlamadığım şey mesela gelin damat dansı. Ya biz öyle ya da böyle müslüman -türk bir toplumuz onu geç düğünler dışında gidip kimsenin dans ettiği falan yok. Bir fransız şansonu eşliğinde dans eden bir gelin damat resmi bu toplumun hiç bir yerine oturmuyor. Modernleşme maceramızın bizi getirdiği nokta,türk fransızlar.

Sonra anlamsız ve sıkıcı bir takı töreni. Bu takı takma işi ne zaman peyda oldu anlamadım doğrusu. Şöyle bir şey oluyor kim ne takıyorsa not ediliyor sonra da yeri ve zamanı gelince aynı takı takılıyor karşılık olarak. Bu takı takma işi tam bir arabesk. İçinde gösteriş ve misilleme ahlaksızlığı var. Kırgınlık ve dedikodu üretiyor sadece.

Küçücük bir alanda oynamaya çalışan bir grup ve havasız bir salonda karşındakinin ne dediğini anlamaya çalışarak (gürültüden) vakit geçiren masalar dolusu bıkkın insan.

Oğlan Çanakkale yörüklerinden kız Kastamonulu. Ama insanlar Ankaralı Namık türküleriyle oynuyor. O da acayip. Misket oynamayı bilen de yok açıkçası. Öylesine meydanda salınıyorlar. Oysa ne beklersin; bindallı ve köçek. Köçek olmamasına hele çok şaşırdım. Köçeksiz bir kastamonu düğünü. Bunu da gördüm.

Hoş bizim düğün demek her şey demek olan çerkesler bile artık bu saçma salon tantanasına teslim oldu ya daha ne diyim.

Bir de Emirganlarda fotoğraf rezilliği eklenmiş bu anlamsız düğün telaşesine.

Düğün iki temel aşamadan oluşur. Birincisi eğlence ikincisi merasim. Eğlence dediğin de meydanda açık havada olur öyle havasız sinemadan bozma düğün salonlarında değil.  Toplum şehirleşirken taşradaki geleneklerini şehirleştiremedi çünkü uygun fiziki ortam kurulmadı.Ne evlerimiz ne de sokaklarımız ve mahallelerimiz buna uygun. Merasim kısmından geriye hiçbir şey kalmadı.

Bugün ruhsuz,neşesiz ve eğlencesiz sadece yorgunluk ve borç bırakan düğünümsü düğünler var. Herkes şikayet ediyor ama değiştirmeye cesaret eden yok.(ilk önce yapılacak şey bu düğün salonu garabetinden kurtulmak,gerisi düzelir sonradan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder