affan dede'ye para saydım,
sattı bana çocukluğumu.
artık ne yaşım var ne adım;
bilmiyorum kim olduğumu.
hiçbir şey sorulmasın benden;
haberim yok olan bitenden.
bu bahar havası, bu bahçe;
uçurtmam bulutlardan yüce.
havuzda su şırıl şırıldır.
zıpzıplarım pırıl pırıldır.
ne güzel dönüyor çemberim;
hiç bitmese horoz şekerim! (Cahit Sitki Taranci)
Gecen gün 6 yasindaki oglum bana durduk yerde " baba, cocuk olmak mi yoksa büyük olmak mi daha güzel " diye sordu. Ben de niye bilmem " cocuk olmak daha güzel " dedim hic düsünmeden ( belki de cok düsünmüsümdür yillardir farkinda olmadan ) .
" Hayir bence büyük olmak daha güzel " dedi oglum verdigim cevaba burun kivirarak.
Oglumun büyük olmakla ilgili hic bir deneyimi olmamasina ragmen büyük olmayi daha güzel görüyordu. Benim ise hem kücük hem büyük olmayi deneyimlemis olmakligimla kendi cevabimdan tatmin olmam gerekirdi ama olmadim.
Bence cocukluk hayatimizin bir bölümü bir dönemi degil tipki anne karnindaki hayatimiz gibi apayri bir yasam formu. Cocuklari kücük insanlar olarak görmek büyük hata.
Thomas Bernhard, cocuklugu icine tikildigimiz cehennemi bir delik olarak tasvir eder ve oradan ancak ebeveynlerimiz öldügünde cikabiliriz. Benim de bu görüse yakin oldugum söylenebilir.
Cocukluguma dönüp baktigimda icimde bir hüzünlü özlem büyüyor benim de lakin oturup üzerinde kafa yordugumda cehennemi manzaralar beliriyor. Travmadan travma begen. Dayak, asagilanma, korku, küfür, envai yara bere, gücsüzlük caresizlik, sürekli büyüklere muhtac olma hali, oyun disinda hic bir özgürlügün olmamasi vs..
Cocuklugumun ilk alti senesi berbattir benim trajiktir hatta...Iyiki büyümüsüm diyorum geriye dönüp bakinca...
" cocuklugun kendini saf bir bicimde akisa birakmasi ne güzeldi, yiten bu iste " Nilgün Marmara
Sanirim biz yetiskinlerin cocuk olmaya bu kadar özlem duymamizin nedeni kendimizi artik akisa birakamiyor olmamiz. Katilasmanin bizi fazlasiyla yoruyor olmasi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder