1 Haz 2015

SIRADAN İNSANIN BİR ANDA SERİ KATİLE DÖNÜŞMESİ

''hepimizin içinde bir cani pusuda bekler ''

-bu yazı konusu olay tümüyle gerçek olup ibretliktir. gerek '' Kanıt '' adlı dizide gerekse TRT Belgesel kanalında bu olay ayrıntılı olarak drama edilmiştir.-

Yaşlı bir kadın cesedi bulunur ilk önce. Ceset koli bantı ile sarılmıştır. Ne cinayete ne de katile ilişkin hiçbir ipucu yoktur. Birkaç gün sonra bir kadın cesedi daha bulunur 30'lu yaşlarda. Aynı şekilde koli bandına sarılmıştır ve hiçbir ipucu yoktur. Cesedin üzerindeki kıyafette bulunan üzerinde  ''lila 1234'' yazan bir not kağıdıdır tek ipucu. Cinayet masası dedektifleri bunun bir internet şifresi olabileceğinden yola çıkarak araştırma yaparlar ve Aksarayda bir otele ulaşırlar. BUrada yapılan soruşturmada cesedin alman uyruklu bir kadına ait olabileceği bilgisine ulaşırlar. Nihayet aynı otelde kalan ve öldürülen kadının eski eşi olan İsmail Poyraz ismine ulaşılır. İsmail POyraz'ın sorgusundan sonra ikinci bulunan cesedin alman uyruklu (ismi hatırlayamadım Emma Stribe olsun) Emme Stribe olduğu kesinleşir. İsmail POyraz yapılan sorgulamasında cinayet suçlamalarını redder. (İsmail POyraz ve Emma Stribe'nin hikayesi de çok enteresandır fakat burada es geçiyorum). 

Bir süre sonra bir erkek cesedi bulunur. Gene koli bandına sarılmış halde gene hiçbir iz bulunamamıştır. Cinayet masası dedektifleri yaptıkları data taramasında üçüncü ceset hakkında kayıp ilanı verildiğini tespit ederler. Yapılan araştırmalar sonucunda üçüncü cesedin Aksarayda emlakçılık yapan (ismi atıyorum) Muzaffer Semerci olduğu kesinlik kazanır. Soruşturmayı derinleştiren dedektifler Muzaffer Semercinin öldürülmeden önce Aksaraydaki otelde kaldığını tespit ederler. Tekrar otele gelen cinayet masası dedektifleri oteldeki herkesi sorgular. Yapılan sorgulamada Muzaffer Semercinin İsmail Poyraz ile kavga ettiği bilgisine ulaşırlar. İsmail Poyraz tekrar sorguya alınır. 

İsmail Poyraz ifadesinde olayı doğrular. Ertesi gün çocuklarını erkenden gezmeye götüreceği için (Emma Stribe babası görsün diye çocukları alıp almanyadan gelmiştir ve çocuklar otelde babasıyla birlikte kalmaktadırlar) yan odadan gelen gürültüler yüzünden uyuyamadıklarını , gürültünün kesilmesi için yan odaya gidip uyardığını bu yüzden aralarında tartışma çıktığını anlatır ve cinayet suçlamalarını reddeder.

Hakim karşısına çıkarılan İsmail Poyraz tutuklanır. 

Fakat koli bantlı cinayetlerin sırrı hala çözülebilimiş değildir ve İsmail Poyrazın katil olduğunu gösteren kesin deliller yoktur. Soruşturma bu şekilde tıkanmışken hiç beklenmedik bir olay olur.

Aksaray karakoluna , bankadan annesinin emekli maaşını çekmeye çalışan ve maaşı alamayınca bankada kavga çıkaran biri hakkında bir ihbar gelir. Karakola ifade için alına Tahsin Özbalcı'nın şüpheli tavırları üzerine evinde arama yapılır. Evinde yapılan aramada yaklaşık iki ay önce ölmüş ve naftalinle dolu bir sandığa konulmuş bir kadın cesedi bulunur. Ayrıca öldürülen diğer üç cesete ait kimlik ve pasaportlar ele geçirilir. Evde buluna ceset Tahsin Özbalcının annesine aittir ve ölümü doğal sebeplerle gerçekleşmiştir. Tahsin Özbalcı sorguya alınır.

Tahsin, bütün cinayetleri soğukkanlılıkla itiraf eder. Tahsin o meşhur otelde (İsmail Poyrazın kaldığı ve bütün cinayetlerin odak noktasındaki)  resepsiyonda çalışmaktadır.

Tahsin ifadesinde, ilk cinayeti işlediği sıralar otelden ödeme alamadığı için maddi anlamda zor durumda kaldığını o an annesinin emekli maaşının aklına geldiğini fakat annesinin maaş kartının günü geçtiği için atmden para çekemediğini ve annesinin kimliği ile bankaya gittiğini bankadan da maaşı alamayınca görevlilerle tartıştığını güvenlik tarafından dışarı atıldığını çaresiz bir halde eve dönerken annesinin arkadaşı ve komşuları Makbule hanımla karşılaştığını , Makbule hanımın annesini sorduğunu ona annesinin artık evden çıkamadığını aklınında gidip geldiğini konuştukalrını ve sonra ayrıldıklarını anlatır. Tahsin, Makbule hanımdan ayrıldıktan sonra birden aklıma Makbule hanımı annemin yerine bankaya götürebileceğim geldi diye ifadesine devam etti. .
Koşup arkasından yetiştim ve ona durumu anlattım ve annemin yerine geçip benimle bankaya gelmesi konusunda onu ikna ettim ve ertesi gün buluşmak üzere ayrıldık diye ifadesine devam eden Tahsin Özbalcı cinayetlerinide böyle başladığını anlattı. 

O sabah Makbule hanım erkenden kalkmış ve elinde annem için pişirmiş olduğu bir tabak börek ile kapıya dikilmişti. Ne yapacağımı şaşırdım ben onu alacakken o gelmişti. Tereddütle kapıyı açtım ve hemen hazırlanıp çıkacağımı annemin uyuduğunu tabağı bana vermesini ve beklemesini söyledim fakat Makbule hanım , anneni göreyim de öyle gideriz deyip birden içeri girdi . Girer girmez de bu ne kokusu böyle diyerek burnunu tuttu ben bu arada panikle kapının arkasından aldığım bir poşeti kafasına geçirip onu boğdum.( Tahsinin annesi öleli iki ay olmuş ve Tahsin annesinin cesedini naftalinli sandığa koymuştur) . O anda hissetiğim huzuru ve sessizliği anlatamam. Gece koli bantı ile sardığım Makbule hanımı arabama koyup terkedilmiş bir arsaya attım. İşlediğim bu cinayet bana acayip bir huzur vermişti. Bütün gün otelde neşe içinde çalıştım.

Dedektifler annesinin ölümünü niye bildirmediğini sorarlar. Tahsin ifadesinde , on yaşında babasının kendilerini terkettiğini ve annesinden başka kimsesi olmadığını o ölünce yapayalnız kaldığını ve cesedi günlerce sandalyede oturttuğunu annesinin okuduğu gazeteleri almaya devam ettiğini sanki o hala yaşıyormuşçasına onunla sohbet ettiğini ve ceset artık kokmaya başlayınca da naftaklinli sandığa koyduğunu anlatır. 

Tahsin Emma Stribeyi de öldürmeye karar verdiğini zira İsmail ile onu ve çocuklarını havaalanına almaya gittiklerinde İsmaile karşı davranışlarının hoşuna gitmediğini ifadesine ekleyerek cinayet masası dedektiflerini şaşkınlık içinde bırakan ifadesine devam eder.

Emmanın kaldığı oteli biliyordum çünkü Emmayı o otele ben bırakmıştım arabamla. O gece otelin önüne gittim ve onu beklemeye başladım. Heyecan damarlarımda dolaşıyordu. Gece yarısı gibi alkollü olduğu belli şekilde yolda geliyordu. Hemen arabamdan inip onun yanına gittim, çocuklarından birirnin aniden rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırıldığını İsmailin telefonunu otelde unuttuğunu ve onu alıp hemen hastaneye götürmek için geldiğimi söyledim. Hemen inandı ve arabaya bindik . İstanbulu bilmediğinden onu dolaştırıp evimin önüne getirdim arabadan iner inmez eterle bayılttım ve eve taşıdım. Çok kolay oldu. Onu da koli bantıyla iyice sarıp tren istasyonun oraya bıraktım. Gene aynı huzur ve aynı sessizlik bu duygu çok hoşuma gitmeye başlamıştı..

Muzaffer Semerci nin iki yıl önce eşi ölmüştü. Ara sıra otele değişik kadınlarla gelirdi. En son geldiğinde alyansını otelde bırakmış oteli aradı (karısına hürmeten alyansını hiç çıkarmazdı) odaya çıkıp alyansının orada olup olmadığına bakmamamı istedi. Odaya çıktım alyansı odadaydı. Alyansı aldığımı ve gelip alabileceğini söyledim. Ben seni ararım dedi. Akşama doğru arayıp otele gelemeyeceğini oraya bırakmamı istedi. Ben de kimse olmadığını ve akşam eve gelip benden alabileceğini söyledim. Onu da öldürmeye karar vermiştim.

Tahsin Özbalcı , emlakçı Muzaffer Semerciyi de aynı soğukkanlılıkla öldürür ve aynı şekilde bantlayarak terkedilmiş bir binaya bırakır...

Cinayet Masası dedektifinin tanımıyla , Tahsin Özbalcı dışardan baktığınızda son derece güvenilir duran kendi halinde sessiz sakin sıradan bir insan. Ama aynı adam soğukkanlılıkla üç cinayet işlemişti der.Hayatımdaki en garip ve tedirgin edici sorguydu diye ekler. Tahsin Özbalcı hiçbir pişmanlık belirtisi vermez. 

İşte sıradan bir otel çalışanın seri katil olma hikayesini özeti. İrkildim programı seyrederken içimdeki seri katilden korktum...




1 yorum: