Özel sektörün nefesi tükendi
Halk oylaması öncesi her iki tarafın da ortaya sürdüğü gerekçeleri keyif ve ibretle izleyerek fevkalade mutlu günler geçiyorum. Benim gibi KAOS’a inanan ve insan soyunun bir an önce bu Odin’in terkettiği gezegenden siktirip giderek diğer canlılara huzur vermesini dileyen bir ruh için bizi birbirimize ettiğimiz işkence kadar içaçıcı gelişmeler yaşanamaz başka bir ülkede.
EVET cephesi çorbanın tuzunun biraz fazla kaçtığını farketmiş olacak ki çok değerli yazar Abdulkadir Selvi’ye göre ortamı yumuşatacak ve daha kucaklayıcı bir uslupla kampanya yürütecekmiş. Doğrudur; dün hemen örneklerini gördük. Çok sayın Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş basına seslendi:
“Terörün propaganda gücüne karşı medyanın uyanık olması lazım. Çok açık söylüyorum, medya bu konuda inşallah bundan sonra, mecburen ayağını denk almak durumunda kalacak. Ben bunu söylediğim zaman bazıları eleştirdiler ama kusura bakmayın, bu kadar terörle mücadele eden bir ülkede medya ‘dingonun ahırı’ değildir”. (T24)
Ardından çok sevdiğim ve korkunç saygı duyduğum Süleyman Soylu tonu daha da yumuşattı Kılıçdaroğlu’na seslenirken:
“Adamlarını derle topla. Terör örgütünün propagandasını yapmasınlar. Onlara zemin hazırlamasınlar. Milletimizi istismar etmesinler. Burada bu millet istiklal mücadelesi yapıyor. Kimin tarafındasın, neyin tarafındasınız siz?… Şu referandum bitsin bak neler olacak”.
İşte özlediğimiz barışçıl, sosyal tutkal mahiyetindeki kampanya. HAYIR kampı ise kerizlikte EVETçilerden geri kalmıyor. Sosyal medya Aliyev’in kıymetli zevcesi Mihriban Hatunu başkan yardımcısı yapmasını Türkiye’ye örnek göstererek güçlü başkanlığını zararlarını anlatılıyor güya. Canım kardeşlerim, benim Mihriban Hatun gibi zevcem olsa değil başkan yardımcısı yapmak, Tanrıça ilan ederim be. Yan bakana savaş açar, onu için Taç Mahal değil Taş Mahal inşa ettiririm. Ahhhh Mihrrrrrriban Hanım..Bir dakka! Dost, kardeş ve de müttefik bir ülkenin devlet başkan yardımcısı hakkında sıcak hayaller görmek hakaret suçuna giriyor mu yoksa? Hii…….Hemen konuya döneyim.
Büyük Çin düşünürü Yao Ming “Gelen buldozeri görmeyen çekirge, kargalara yem olmaya mahkumdur” buyurur. Ben sizi o sondan sakınmak isterim. Gökkubbedeki ilahi işaretleri görün ver korkun kardeşlerim. Türkiye’de özel sektör tükendi artık. Bu öyle sıcak havada döner-pilav üstüne dik bir yokuş çıkarken yaşanan geçici bir nefes darlığı da değil, kalp yetmezliği. Finito. Arrividerci!
Özel sektöre dayalı kalkınma modeli bitti. Artık şantaj, haraç ve gaspa dayalı modele geçiyoruz.
Hangi işaretler diye sorabilirsiniz tabii, ama bu soru sizin hakkaten burnunuzun ucunu görmediğinizi anlstır bana. Bir ülke düşünün, adını Krapistan koyalım, öylesine güçten düşmüş ki firmaları artık teminat gösterip kredi alamıyor. Bunu gören devlet toplam kurumsal stoğunun %20’si kadar kredi garantisi veriyor. O-ha! %20 lan bu, %2 değil.
Bitmişlik en resmi ağızdan, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ilan ediliyor: “Büyük ihalelerdeki teminat sorununu çözeceğine inandığım yeni bir kurumu devreye soktuk. Türkiye Varlık Fonu, müteahhitlerimizin projelerine de ciddi bir destek verecektir”. A-ha, demek ki artık müteahhitlerimiz kendi başlarına yurtdışında kredi bulamıyor. Hani bu mega-projeler fevkalade karlı yatırımlardı? Eğer müteahhitler bunları bitirip, işletip para kazanamadıkları için kredi bulamıyorsa, Varlık Fonu nasıl strateçik yatırımcı çekecek? Cevap var mı? Yok. Çünkü strateçik yatırmcıyı çekeçek strateçik akıl yok.
Hükümeti en çok kızdıran eleştiri “Burası muz cumhuriyeti mi?” “Burası çadır devleti mi?” Haklıdırlar da, çünkü bunlar çok adi ve şerefsizce yapılmış suçlamalar, belden aşağı. TC, ne muz cumhuriyeti, ne de çadır devleti. TC, Orta Asya’dan getirdi 2.000 yıllık zengin geleneği ile bir haraç ve gasp kabilesidir. Çok mu iddialı? Büyükanne maaşını zorla sendikalar gibi sivil toplum kuruluşlarına finanse ettiren kim? 1.5 milyon genç ve korumaya muhtaç vatandaşa iş bulacaksınız, ama subvansiyon bütçende ödenmez, yine işçiden haraç olarak aldığınız İşsizlik Fonu’nu soyarsınız. Ardından da iş dünyasına şantaj yaparsınız: İşçi almazsanız ifşa ederim ha! Tek şantaj bu da değildir. Kredi vermezsen de ifşa edilirsin. Döviz bozdurmazsan vatan hainisin.
Manzara yavaş yavaş şekilleniyor mu kafanızda? Sırada büyük holdinglere zararda olan şirketlerin kakalanması var. Yakında uzun süredir AKP’nin icraatına ses çıkarmayan, CHP’ye destek olmayan o patronlar artık ceplerindeki servetin onlara değil AKP’ye ait olduğunu görecek ve Türkiye’de kapitalist piyasa ekonomisi bitecek.
Bu argumanlar size çok politik gelebilir, ama daha somut örnekler de var. Açın, TEPAV’ın araştırmasını okuyun:
“Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kasım 2016 verilerinin değerlendirildiği TEPAV İstihdam İzleme Bülteni’nin 59. sayısında Kasım 2016’da sigortalı ücretli çalışan sayısı Kasım 2015’e göre 140 bin, KOBİ’lerdeki sigortalı ücretli çalışan sayısı ise 156 bin azaldı. Diğer bir deyişle Kasım 2015’e göre çalışan sayısındaki azalış KOBİ çalışan sayısındaki azalıştan kaynaklandı”.
Ya…. bitirdik KOBİ’leri. Daha vahim örnekler var. TUIK revizyonuna göre, 2012-2015 arasında büyümenin motoru inşaat sektörü olmuş. Dün ParaAnaliz’de Finansinvest raporunu yayınladık:
“Zayıf ekonomik faaliyet beklentisi ile birlikte bu endişe verici işaretler birlikte değerlendirildiğinde, hükümetin iç talepteki zayıflığı telafi etmek için altyapı harcamalarını artıracağı yönündeki söylemlerine rağmen, 2017 yılında özel inşaat sektöründe kasvetli bir görünüm bekleniyor”.
Daha kasvetli bir görünüm ise ticari inşaat sektöründe var:
“Son yıllarda en fazla yatırım çeken alanların başında gelen Türkiye ofis pazarında kiralama ve satış talepleri 2016 yılında düşmeye başladı. 5.1 milyon metrekarelik bir ofisin olduğu pazarda, ekonomideki daralmanın yanı sıra bir anda çok fazla ofis arzının pazara girmesi ofiste büyümenin gerilemesine neden oldu. Bundan dolayı boş kalan ofis sayısı artarak yüzde 23.6’lara yaklaştı. Diğer taraftan pazara yeni yapılan ofislerin girmeye devam ettiği görülüyor”. (Dunya)
Turizm? Can çekişiyor (IMF raporu).
Enerji: Millet kaçmak için can atıyor.
Bankalar: Kar etmeleri yasak artık.
Perakende: Yabancı markalar “Auf Wiedersehen” dedi.
Beyaz eşya, kahverengi eşya, molibya: KDV indirimleri ile ayakta duruyor ve halk oylamasından sonra sudan çıkmış balığa dönecek.
Tebrikler bize. Samimi olarak söylüyorum, Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar’ın en dinamik ve girişimci özel sektörünü bitirdik tükettik ve bezdirdik. Şimdi devlet eliyle büyümeye kalkışacağız. Onu da beceremeyeceğiz. En son aşamada iktidarın sürmesi için servetlerin el değiştirmesi var. Süleyman Soylu söylüyor işte:
“Şu referandum bitsin bak neler olacak”.
Hiç şüphem yok. Bendeniz Bakü yolcusuyum.
(paraanaliz-atilla yesilada)
FÖŞ
Facebook sayfalarımı ziyaret edin
https://www.facebook.com/ayesilada
Twitter: @AtillaYesilada1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder