3 May 2013

BABAM ÖLDÜ BEN KALDIM...

Tam bir hafta önce babam öldü ben kaldım... Babamın öleceği hiç aklıma gelmemişti. Aklıma geldiği zamanlarda bile ölebileceğini düşünmezdim. Çocukken Allah'ı hayal etmeye çalıştığımda babamın sureti canlanırdı gözümde. Babam çerkez adetlerinin hala bütün katılığıyla olmasa da bir hayli katı uygulandığı bir dönemde doğup büyümüştü. Bilen bilir bilmeyenler için uzun uzadıya anlatacak yerim yok ama şu kadarını söyleyim babamın beni kucağına alıp sevme gibi bir şansı olmamıştı benim hatırladığım yaşlarda. Öyleydi çerkes babaları çocuklarını öpmez kucaklamaz adını anmaz ve sevip okşamazdı. Annelerde pek farklı değildi. Çerkes gelini olmak o dönemde kürek mahkumu olmak gibiydi. İçimdeki en büyük ukde budur,baba deyip boynuna sarılamadım. Eve döndüğüm gecenin sabahı oğlum yatağından kalkıp babaa diyerek boynuma atladığında 43 yıllık gözyaşlarım akıp gitti babamın mezarı kadar sessizce. Niye ben bunu yapmadım bunca zamandır dedim. Yapabileceğim fırsatlarım olmuştu halbuki ama o zamanlar salağın önde gideniydim malesef. Üniversiteyi kazandığım sene bana harika bir yeşil mont almıştı. Gözleriyle gülerdi babam güldüğünde. İşte öyle gururlu gülen gözlerle bana hediye aldığı montu göstermişti de ben şimdi ölesiye pişman olduğum duyarsızlığımla dönüp çıkıvermiştim odadan. O an babama sarılıp teşekkür ederim babacım demek niye zor gelmişti hala düşünüyorum. Yıllar sonra aklım başıma gelmeye başladığında bunu anlatıp ona teşekkür etmiştim ama telefonla. Yüzüne karşı cesaret edememiştim belliki. Babam yorgun öldü. Kalbi çok yorulmuştu. Yıllarca duygularını ifade edemeden yaşamıştı. Ne sevdiğini söyleyebilirdi ne üzüldüğünü. Çok kızgındı bu yüzden. Muhtemelen de en çok dedeme kızıyordu. İkimizde cesur değildik hayata karşı. Sorumluluk almaktan çok çekinirdi babam. Direk bana kalmış bu miras. Başına gelmesini hiç düşünmediği onca şey geldi ahir ömründe. Hele en küçük kardeşinin (sen benim babam gibisin derdi babama) verdiği selamı almayacak kadar mesafe koyması taa kalbinden yaralamıştı. Ortada fol yok yumurta yok oysa. Daha fazla yaşamak istemedi sanırım. Ben tam bir eşşeğim. Bayramdan bayrama yazdan yaza görür olmuştum babamı. Yaşadıkları onca gailede bir gidip bir şeyin ucundan tutmadım. Hoş birader burda olmasa cenazeye de gidemeyecektim ya. Babam da ben de hayata küstük. O yüzden onu çok iyi anlıyorum. O küskün öldü. Ben farkına vardım durumu mu düzeltmekle uğraşıyorum. Babamı düşündüğümde bugün sürekli hatırladığım bir anım var. Benim ayrı bir odam vardı. Tv kuşuydum çocukken. 9-10 yaşlarındaydım sanırım. Tv yi kapatıp yatmıştım ki bir kaç dakika sonra babam kapıyı açıp "uyudun mu " diyerek içeriye seslendi. Ben de "hayır baba uyanığım " dedim. Işığı açıp yanıma oturdu. Gülen gözleriyle "köye gofretçi gelmişti ben de sana gofret aldım" dedi. Çok sevinmiştim. Paketi açtık sonra da tv yi. Babamla birlikte o gece gofret yiyerek tv seyrettik,sohbet ettik. O geceki filmi de hatırlarım "suikastçı" . Çocukluğumun en mutlu gecesiydi. Babam buydu aslında. Herkes uyuduğunda duygularını ifade edebiliyordu sadece. Sadece o gece bana yaşattığı mutluluk bile ona sevap olarak yeter. Beni üniversiteye yolcu ederken Biga Otobüs Terminalinde bana söyledikleri hala kulaklarımda. Bana Asr süresini okuyarak bunun anlamını daima aklımda tutmamı tembihlemiş daima istikamet üzere ol ve sabret oğlum demişti. O mezara sadece babamı değil ömrümün yarısını da gömdüm. Tesellim yok ve çok üzgünüm.

2 yorum:

  1. kaç defa okudum bu yazıyı hatırlsmıyorum. içimde bir hüzün, gözlerimde yaşlar ve biraz umutla. Her okuyuşta babamla meselelerim geldive bnede yakında baba olacağım. Ellerine sağlık abi,iyi ki seni tanımışım. teşekkürler ALLAH işini rast getirsin....

    YanıtlaSil
  2. ben de tekrar yazımı okurken şunun gördüm, içimdeki suçluluk duygusu nasıl da sızıyor kelimelerin arasından. ömrümü hep böyle geçirmişim yaa görüyon mu dostum. Hem yapmıyorum hem de yapmadığım için suçluluk duyuyorum. Geçen hafta onu farkettim ben zengin olmamayı anneme hayır diyemediğim için seçmiştim çünkü o zaman ona hayır dememe gerek kalmayacaktı. Annem hep bana sen bakacaksın dişlerimi sen yaptıracaksın bir tek sana güveniyorum falan gibi görev yükleyici cümlelelre kurarardı. Ben de anneme hayır deme cesaretini gösteremediğim için çareyi başarısız ve parasız olmakta bulmuştum. Onlar beni mutsuz ettiği için bilinçaltında ben de onları mutsuz etmek için bu yolu seçmişim. 19-25 mayıs arası her gün meditesyon ve atalardan özgürmeşme ve yüklerden kurtulmu çalışmlaarı yaptım. Işık hnm bana şöyle demişti; başkalarına ait yükleri çok fazla yükleniyorsun ve evlerin sorumluluklarını bırakma zamanı geldi demişti. İçsel sesimi duymaya ihtilacım olduğunu ve annemden ögürleşme çalışmaları yapmamı çünkü parasal anlamda olumsuz duyguları annemden aldığımı söylemişti.

    Eyvallah yaa ayna tuttun bana.

    Teşekkür ederim..

    YanıtlaSil