14 Ara 2012

FIGHT CLUB YA DA RUH FIŞKIRMASI

"-Raymond Hasel ne olmak istiyordun. -Veteriner olmak istiyordum. -Ehliyetini alıyorum. Evini de biliyorum. Eğer 6 hafta içinde sınavlara girmezsen gelip seni öldüreceğim.Haydi şimdi git. Tyler konuşur; yarın Raymond Hasel'in en güzel günü olacak ve hepimizden daha lezzetli bir kahvaltı yapacak." Bu sahne ile birlikte yağmurlu gecede ters yola arabayla girip Tyler'in Edward Norton'a sürekli ölmeden önce ne yapmak isterdin sorusunu sorup arabayı sürmeye devam ettiği ve sonunda şarampole yuvarlandıkları sahneyi kafamın içinde döndürüyorum. Bu filmi geçen salı akşamı tek başıma oturup seyrederken evvelki seyretmelerimde görmediğim pek çok ayrıntıyı şaşırarak gördüğümü farkettim. Tyler bize hayatımızın temel sorularını soruyor. Cevabımız nedir ? Tyler bizlere,tüketim toplumunun cendereye aldığı ruhlarımızın kurtulmak için bir yol bulabileceğini , fışkırmaya tutkulu ruhlarımızın en akla gelmedik bir yöntemle bir dövüş kulübünün kanlı zeminine düşen darbelenmiş bedenlerden özgürlüğü tadabileceğini veciz bir şekilde anlatır. Tyler kendini gerçekleştirememiş biz fanilerin bilinçaltı çığlığıdır. Hepimizin içinde dışarı çıkmak isteyen bir Tyler Durden vardır. Kavga ederek özgürleşme fikri bence çok yaratıcı. Hiç kavga etmemiş biri olarak,kavganın insanı ne kadar güçlendirebileceğinin kokusunu alabiliyorum. Tam bir özgürleşme eylemi. Bunu yapabilen insan hayatta kendini ifade sorunu asla çekmez ve muhteşem bir güven duygusu kazanır. Tyler ,insanları dövüştürerek onları korkularından kurtarıyor. Bir çilehane misali kapitalizmin dejenere ettiği ruhumuzu arındırıyor. Dövüş kulubünde kavga ettiğimiz karşımızdaki partner değildir aslında. Meydana çıkıp kendi zavallılığımıza meydan okuruz. Alt ettiğimiz kendi güçsüz sahte benimizdir. Kavga sonunda kendimizle tanışırız. Film de kanlar içindeki yüzlerde gördüğümüz huzur ve tebessüm bu duygudan beslenir. Kişi artık kendisiyle tanışmıştır kendi öz benliğiyle. Artık korkusuzdur. Çünkü sistem korkularımızla esir almıştır bizi. Meditasyonun zirvesidir dövüş kulubü. Attığımız ilk yumrukla korkularımızdan arınır yediğimiz ilk yumrukla da bütün utançlarımız uçup gider. Bir nevi mürşittir,gurudur Tyler. Tyler'in Edward Norton'un evini havaya uçurması sembolik olarak sahte benliğimizden ve dış dünyanın ezici baskısından ve doğrudan kapitalizmin köleliğinden özgürleşme anıdır. O andan itibaren yol değişmiştir. Artık hakikatle muhatap olmuştur kahramanımız. Vahiy almış nebi gibi hakikatle temas etmiştir. "önce teslim olmalısın. her şeyden önce korkmayı bırakıp, bir gün öleceğini kabullenmelisin. sadece her şeyi kaybettikten sonra özgür kalabiliriz" Tyler'in Norton'un elini yakarken söylediği bu ibareyi düşünün derim. Ben düşünüyorum. Ve son söz " hayatını değiştirmek istedin. bunu kendin yapamıyordun. olmak istediğin her şey oldum. yani ben. görünmek istediğin gibi görünüyor, istediğin gibi sevişiyorum ve asıl önemlisi senin olmadığın kadar özgürüm." Bu konu daha çok su götürür..Belki devam ederim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder