Birkaç gün içinde ilgim alanıma giren bazı olayları paylaşmak istiyorum.
1-TRT Okul tv de pazar akşamları "Kendimi Tanıyorum" adlı bir interaktif kişisel gelişim programı var. Polat Doğru ve Ebru Üzümcü yönetiminde. Polat Doğru'yu Doğan Cüceloğlu ile birlikte Sky Tv de yaptığı programdan hatırlayabilirsiniz. BU haftaki programın konusu "biz" bilinciydi. Polat Doğru kendi geçmişinden bir hikaye anlattı bu programda.
" Çocukken bizim bir eşeğimiz vardı bu eşek gün geldi yaşlılıktan gözleri kör oldu.O zamanlar köylerde işe yaramayan hiç bir şey olmazdı işe yaramayan hiç bir şey evde tutulmazdı. Bu tür hayvanlar dağa bırakılır ve gerisini doğa hallederdi.Bizde öyle yapacaktık çünkü artık işimize yaramıyordu. Ertesi sabah dedem bunu duyduğunda buna şiddetle itiraz etti ve kulağıma küpe olan şu konuşmayı yaptı; "bu hayvan bize 18 yıl hizmet etti ve çok işimizi gördü onca yükümüzü taşıdı o bizim bir parçamız artık işe yaramıyor diye onu sokağa atamayız. Bu eşek ölene kadar damda kalacak ve ona bakacağız" dedi. Benim dedem ne okul bitirmişti ne de filozoftu ama biz bilincinin farkına varmıştı ve hepimizin birbirimizin parçası olduğunu biliyordu."
Hisse alına..
2-Beni şok eden olay ise futboldan.Alex olayı değil onu aşan başka bir olay oldu. Kasımpaşa Metin Diyadin'i kapıya koymuştu biliyorsunuz. Dünya çapında bir teknik direktörle çalışacağız Metin Diyadin bizim gelecek vizyonumuza uymuyor demişti kulüp başkan yardımcısı. Ben de Mourinho'yu getirecekler herhalde diye düşünürken dün açıkladılar yeni teknik direktörü;Şota.
Şok oldum..Şok şok.. Şomşok oldum hatta. Akşam Sergen de aynı şeyi söyledi programda ağzım açık kaldı diyor inanamadım diyor. Türkiye böyle işte diyor.
Hakkaten hala şoktayım. Bunu izah edecek bir akıl var mı bilmiyorum.Bizi yöneten akıl bu mudur ?? Allahtan bu işleri bırakalı çok oldu da rahat konuşabiliyorum.
Kasımpaşa taraftarı olsam muhtemelen evin yolunu bulamazdım şaşkınlıktan.
3-Tekirdağda iki günlükken ana-babası ? tarafından terkedilen ve Tekirdağ Sevgi Evinde bakılan bebek öldü. İsmi yoktu şimdi de cismi yok. Sevgi evi olsa da ismi bebeciğin yüreğini ısıtmaya yetmiyor,sevgiyle dolmuyor yavrucak , insan evladı illede ana kucağını istiyor. Memeden emmek annesinin sıcaklığında sarıp sarmalanmak istiyor.
Dayanamadı yüreciği terkedilmeye ve 1.5 aylık ömrünü sevgi evinde sevgisizlikten bitirdi.
Bize emanetti ne ona ne ana-babasına sahip çıkabildik.
Allah affetsin cümlemizi..
Biz bilinci dedik ya yukarda işte demek istediğim o. O bebek bizden bir parçaydı. Benim çocuklarımdan bir farkı yoktu hoş çocuklarda benim değil ya işin aslına bakarsanız.
Hepsi bize emanet. Hepimiz biriz ve bütünüz.
Mevzu budur.
4- Semih Kaplanoğlu dün akşam bir cümle sarfetti "bir film çek" adlı programda. Bugüne kadar bize hep var olmaktan söz edildi.Oysa mesele var olmak değil yar olmakmış. Kime yar olacaksın işet mevzu bu dedi.
Ve noktayı koydu. Eyvallah.
Bir de şunu eklemek istiyorum , kızım dün gece beni çok güldürdü. Çocuk aklının nasıl çalıştığını bir kez daha hatırlattı bana. Dişlerini fırçalıyordu yanıma geldi. Baba ben her gün dişlerimi fırçalıyorum dedi. Aferin kızım dedim.Baba dedi bakteriler her yerden gelebilir mi? Evet dedim ama niye sorduğunu anlamadım. Peki baba bizim dış kapıdan da geçebilirler mi dedi. Orda koptum ben. Meğer annesi bunu tırsıtmış bakteriler şöyle böyle diye.
İlahi kızım seni seviyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder