18 Eki 2012

FELİX...

Bu ara lodostan aklım başımda değil tembellik yapıyorum. Sabah gazetesinde Şeref Oğuz'un yazdığı Felix başlıklı yazıyı okumanızı öneririm. Okumaya üşenenler için yazıdan bir kesit veriyorum aşağıda. .... Felix atlarken annesini izledim;gurur dolu bakışları,"başarabilirsin yavrum"nidalarıyla eşleşiyordu.Bir de Felix'in atlayışıyla dalga geçenlerin annelerini düşündüm.Büyük ihtimalle "evladım icat çıkarma,otur oturduğun yerde" diye büyütülmüşlerdi.Onlarda söz dinlemiş Felix gibi boş işlerle uğraşmak yerine zekalarını insanoğlunun bir merhaleyi daha geride bırakan başarısıyla dalga geçmede kullanmışlardı. Felix eski köye yeni adet getirmişti(inovasyon).Felix icat çıkarmıştı (buluşçuluk). Felix bu gezegende bir tür olarak insanın limitlerine yeni bir tanım getirmişti.Peki biz dün gün boyu ne yaptık? Sistematik bir şekilde Felix'le dalga geçtik. Tıpkı Hezarfen'in uçuşunu sürgüne postalamak gibi. Tıpkı ilk denizaltıyı Haliç'te deneyen çelebiyi halletmek gibi. Tıpkı Devrim'i yürütmeyip ,ilk lokomotif Karakurt'u eritip gömdüğümüz gibi.Tıpkı Anadol'u eşekler yedi iftirasıyla medyada linç edip , ilk uçağı üretip beş ülkeye satmayı başaranımızı "hiç doğmamış"a çevirdiğimiz gibi. Felix'in ekibi,kilosu beş dolardan mal ihraç ederken,kilosu 1.5 dolardan cehalet üretip cari açığı kapamaya çalışan bizlerin işte en büyük sorunu bu sebepten ,akıl açığıdır. Uygarlık tercihimiz Felix'lerle alay etmek olunca, çağı ıskalamak kaderimize dönüşmektedir. Bu hala bir ekonomi yazısıdır ve cari açığa dairdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder