27 Haz 2011

ÇEKİRDEK İNANÇ ÇALIŞMASI

Daha önce (iki yıl önce) ilk çekirdek inanç çalışmasını yapmış ve yazma yeteneğimi kullanmadığım ortay çıkmış ve ve bu blogun açılması ile sonuçlanan süreç yaşanmıştı. Şimdiki amacım ilerleme ve büyüme korkumla ve sonucunda oluşan parasızlıkla ilgili negatif çekirdek inançlarımın kaynağını bulmak ve pür-ü pak olmak.Hayırlı olsun..

1-İlkokul bitmiş ve liseye kayıt yaptırmak için Biga'ya babamla birlikte gitmişiz.Babamın mandıra işletirken birlikte çalıştığı Mehmet Göç'e uğruyoruz.Göç Ticaret. Babam gururlu. Mehmet Göç ile tanıştırıyor. Ortamı ve şehri gözlemliyorum.Şirketler , arabalar, ticaret hayatı falan bana çok karmaşık geliyor. Ben büyüdüğümde iş kurup yönetemem herhalde diye düşünüyorum ne kadar zor bu diye karar veriyorum.Büyümek beni korkutuyor.

2-8-10 yaşlarındayım. Komşumuz Celalettin yeni bisiklet almış. Hepimiz kıskanıyoruz.O gün aramızda şöyle bir tartışma oluyor(sanırım bisiklete binemediğimizden kıskanıyoruz) akşama geliriz bisikleti istersek alırız diyoruz büloyla ben. Akşam oluyor,zıpırlık yapacaz ya gece karanlığı çökünce celalettinin evine gidiyoruz dış kapıyı açıyoruz tam avluya adımımızı atacakken anne babalerı evin kapısında beliriyor,büloyla ben kendimizi balyaların arasındaki boşluğa zar zor atıyoruz. 3 saniye falan farkla yakalanmaktan kurtuluyoruz.Ortalık sakinleşiyor ve biz bisikleti kapının önünden alıp evin bahçesinin içine saklıyoruz. Biz dediğimizi yapmanın gururuyla eve dönüp yatıyoruz. Bİr süre sonra celalettin yanına köyden bikaç kişiyi alıp gelmiş annemle konuşuyorlar.Annemde o uyudu diyor. Ben her şeyi duyuyorum ama kalkmaya cesaret edemiyorum. Sonunda bülenti evden alıp beraberce gittiklerini duyuyorum. Yaptığım şeyden korktum sonradan ve yüzleşmeye cesaret edemedim.

3-Daha da küçük olduğum bir yaştayım.Şu an tam hatırlamıyorum ama çok küçüğüm.O zamanlar çerkez düğünleri tam teşekkül geleneğe göre yapılırdı en az süren bir hafta sürerdi. Köyün en üst mevkiinde hatta köyün ormana girmeden önceki sondan bir önceki evde akranım erdalın ağabeyinin düğünü vardı. Ben o yaşlarda bugün nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde acayip düğün manyağıydım. O zamanki düğünlerde bugünkü dille nedime diyebileceğim gelinin yakın arkadaşlarından birkaçı düğün sonuna kadar geline tahsis edilen odada gelin ile birlikte kalırlardı.(Çerkez adetlerine göre gelin ,gelin geldiği evde düğün boyunca,gelin evi denilen ona tahsis edilmiş olan bir odada ya da evde kalırdı. Yanında da sadece bahsettiğim nedimeler kalırdı ve başka kimse damatta dahil o eve giremezdi gelinde o evden çıkamazdı. Düğün bittiğinde gelin çıkarma denilen tören yapılır ve düğün biterdi.) Nedimelerden birine fena halde abayı yakmıştım..Kızıl saçlı bir hatundu.Düğün boyunca onu görebilmek için erkenden düğün evine gider akşama kadar oralarda takılırdım. Paket lastiği ile portakal kabuğu fırlatmak pek modaydı o zamanlar ben de cebime portakal kabukları doldurur ve ona paket lastiği ile fırlatırdım. O da elindeki süpürgeyle(genelde) beni kovalardı. Sanırım nedimeler arasında en genç olduğu için süpürgeyi hep o yapardı.Düğün bittiğinde o upuzun yol boyunca eve gelene kadar ağladığımı hatırlıyorum( hakkaten mesafe uzaktı çocuk adımlarım için hayli hayli uzaktı).Ben büyüyene kadar kızıl saçlım evlenir ve beni beklemez diye düşünmüşüm. Karşılıksız aşk.(kız bizim köyden değildi.) İlk derin kaybediş acısı ilk büyük yenilgi.Kendimi çok çaresiz hissetmiştim.Tıpkı kardeşime karşı hissettiğim gibi.Tıpkı bülente karşı hissettiğim gibi.

4-İlkokuldayken öğretmenimiz 23 nisan için hepimize bir okuma parçası vermiş ve bunu yazmamızı ve ezberlememizi istemişti. Ben de o zamanlardan varmış demek ki kendini Tanrı gibi hissetmek ve kusursuz olmak saplantısı. Herkes yazmış getirmiş öğretmenimiz imla ve yazı kontrolü yapıyor. Herkes yanlış kelimeler yazmış,cümle atlanmış falan hepsinde bir hata var.Sıra benimkine geliyor kıs kıs gülüyorum bak bende hata bulamayacak ve aferin mücahit diyecek yağlarım eriyecek ve herkese caka satacağım. Ama hayır!? Medeni yazacağıma madeni yazmışım ve cümle olmuş madeni uluslar.Tek hatam ama dağılmama yetiyor. Utancımdan yüzüm kızarıyor ve bozum bozum oluyorum. Olamaz ben de hata olamaz. Ama oluyor geç de olsa anlıyorum ki ben de insanım kusurluyum.

5-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder